ÖRTÜNME VE TESETTÜR - Papatyam Forum

Papatyam Forum

Go Back   Papatyam Forum > ..::.DİNİ KONULAR.::. > Dini Sohbetler

Dini Sohbetler Bütün Merak Ettikleriniz, Öğrenmek İstediğiniz Tüm Konuları ve Sohbetleri Bu Bölümde Bulabilirsiniz...

Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Alt 15 February 2007, 21:11   Mesaj No:1

u2s

Papatyam Paylaşımcı Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:u2s isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 835
Üyelik T.: 12 April 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 256
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart ÖRTÜNME VE TESETTÜR

ÖRTÜNME VE TESETTÜR

Tesettür, şer’an örtülmesi gereken yerleri örtmek demektir.

Bir kimsenin örtmesi gereken ve başkasının bakması haram olan yerlerine avret yeri denir.

Örtünmenin gâyesi, başkasının bakışlarından korunmak ve ırzı, meşrû olmayan isteklerden sakınmaktır. İnsandaki edeb ve hayâ duygusu, örtünmeyi gerektirir. Örtünmede asıl gâye, Cenâb-ı Hakk’ın rızâsını kazanmak olmalıdır.

Kadının örtülü olması, hürriyetini kısmak için değil, bilakis şeref ve iffetini korumak içindir. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de:

"Ey Peygamber! Zevcelerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına, dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu, onların tanınıp eziyet edilmemelerine daha uygundur. Allâh çok yarlıgayıcıdır, çok esirgeyicidir." buyurulur.

İslâm Dîni, örtünmeyi emretmekle kadını muhâfaza etmek, onun kıymetini arttırmak ve hürmete lâyık bir insan olduğunu ortaya koymak istemiştir. Dış etkilerden korumayı istediğimiz her şeyi örtü ile muhâfazaya çalıştığımız da bir gerçektir. Örtünme ile ilgili olarak Nûr sûresinin 31. âyet-i celîlesinde:

"Mü’min kadınlara söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar,ırzlarını korusunlar, ziynetlerini açmasınlar! Bunlardan görünen kısmı (yüzler ve eller) müstesnâ, başörtülerini, yakalarının üstüne koysunlar..." buyurulur.

Hz. Âişe (r.anhâ), ilk başörtüsü uygulamasını şöyle anlatır:

"Allâh ilk muhâcir kadınlara rahmet etsin! Onlar âyeti inince, etekliklerini kesip bunlardan böş örtüsü yaptılar."

Yine Safiyye bint-i Şeybe şöyle anlatır:

"Biz Âişe ile birlikte idik. Kureyş kadınlarından ve onların üstünlüklerinden söz ediyorduk. Hz. Âişe (r.anhâ) dedi ki:

"Şüphesiz Kureyş kadınlarının birtakım üstünlükleri vardır. Ancak ben, Allâh’a yemîn olsun ki, Allâh’ın Kitâbı’nı daha çok tasdîk eden ve bu Kitâb’a daha kuvvetle inanan ensâr kadınlarından daha fazîletlisini görmedim. Nitekim en-Nûr Sûresi’ndeki âyeti inince, onların erkekleri bu âyetleri okuyarak eve döndüler. Eşlerine, kızlarına, kızkardeş ve hısımlarına bunları okudular. Bu kadınlardan her biri, eteklik kumaşlarından, Allâh’ın Kitâbı’nı tasdîk ve O’na îmân ederek başörtüsü hazırladılar. Ertesi sabah, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in arkasında başörtüleriyle sabah namazına durdular. Sanki onların başları üstünde kargalar vardı."

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz:

"Allâh bülûğa ermiş kadının namâzını, başörtüsüz kabul etmez." buyuruyorlar. Başka bir hadîs-i şerîflerinde: "Kadın avrettir (örtünmesi gereklidir. Sokağa) çıkınca, şeytan onu daha câzip gösterir." buyurur.

Bunun için kadının evden dışarıya çıkışında güzel koku sürünmesi hadîs-i şerîfde yasaklanmıştır:

"Bir kadın koku sürünerek dışarı çıkar ve koku ulaşsın diye bir topluluğun yanına giderse, zinâya bir adım atmış olur."

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in baldızı ve Hz. Ebûbekir’in (r.a.) kızı Esmâ, bir gün ince bir elbise ile Rasûlullâh (s.a.v.) ’in huzuruna girmiş, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz de ondan yüzünü çevirerek:

"Esmâ! Kadın bülûğa erdikten sonra, -mübârek ellerine ve yüzüne işâret ederek- şundan ve şundan başka yerinin görünmesi câiz değildir." buyurmuşlardır.

Erkeklerin de dışarıda gözlerini muhâfaza etmeleri ve yolda yürürken ayaklarına bakarak yürümeleri tavsiye edilmekte ve tasavvufda bu duruma "nazar ber-kadem" denilmektedir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, Hz. Ali (r.a.)’a şöyle buyurmuşlardır:

"Ey Ali!

Bakış, bakışı izlemesin! İlk bakış, sana âid (mübah), sonraki ise sana âid değildir."

Buradaki ilk bakışdan maksad, elde olmadan meydana gelen göze çarpmalardır.

Bir başka hadîs-i şerîfde de şöyle buyurulur:

"Bir müslüman erkeğin gözü, (mahremi veya nikâhlısı olmayan) bir kadının güzelliklerine takılır da, sonra (Allâh’dan korkarak) gözünü ondan sakınırsa, Allâh Teâlâ ona ibâdet ecri verir. Ve o kimse, kalbinde ibâdetin tadını bulur."

Ayrıca, mahrem olmayan kadın ile erkeğin birbirine dokunması, musâfaha etmesi ve tokalaşması helâl değildir. Hadîs-i şerîfde buyurulduğu gibi bu da, elin veya dokunan uzvun bir zinâsıdır:

"Gözlerin zinâsı bakmaktır. Kulakların zinâsı dinlemektir. Dilin zinâsı konuşmaktır. Elin zinâsı yapışmak, tutmaktır. Ayağın zinâsı da yürümektir. Nefis ise, (bu kötü işleri) sever, temennî ve arzu eder....". Hz. Âişe (r.anhâ) yemin ederek anlatıyor ki:

"Rasûlullâh’ın eli aslâ yabancı bir kadının eline değmemiştir.." (166)

Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyuruyor:

"Birinizin başının, demirden bir şişle dürtülmesi, onun için, nâmahrem bir kadına dokunmasından daha hayırlıdır."

Örtünmekten maksad, avret yerlerini, hem görünmeyecek ve hem de vücûd hatları belli olmayacak şekilde kapatmaktır. Binâenaleyh, teni gösteren şeffaf elbise, örtü sayılmaz. Böylesi, uzvu daha câzip gösterir. Nitekim Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, bu konuda şöyle buyurur:

"Cehennem halkından iki sınıf var ki, ben onları görmedim.. (Fakat onlar birgün türeyecektir): Ellerinde sığır kuyrukları gibi kamçılar bulunup onlarla halkı döven insanlar, bir de giyinmiş, fakat çıplak olan (yâni vücûdun çirkin yerlerini örtüp câzip kısımlarını açan veya tenin rengini gösteren ince elbise giyenler), vücûdlarını sağa sola eğip çalımlı olarak yürüyen ve başları Horosan develerinin hörgüçleri gibi (saçları kabartılmış) olan kadınlar... (İşte) bunlar, cennete giremezler, kokusunu da hissedemezler. Halbuki cennetin kokusu, şu kadarlık yoldan alınır."

Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, giyim, beden veya davranışlarıyla erkeğe benzemeye çalışan kadına ve kadına benzemeye çalışan erkeğe lânet etmiştir:

"Kadınlardan erkeklere benzeyenlerle, erkeklerden de kadınlara benzeyenler bizden değildir."

Abdullâh b. Abbas (r.anhümâ)’dan nakledilmiştir:

"Nebî (s.a.v.), erkekleşen kadınlarla, kadınlaşan erkekleri lânetledi. Ve:

"Onları evlerinden çıkarınız!" buyurdu."

Abdullâh b. Ömer (r. anhümâ), Allâh elçisinin şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

"Üç kimse vardır ki, cennete giremez ve kıyâmet günü Allâh onlara rahmet nazarı ile bakmaz:

1. Ana-babasını dinlemeyen kimse,

2. Erkeklere benzemeye çalışan kadın,

3. Eşini kıskanmayan koca."

Hülâsa müslüman hanımı, kendi cinsine âid giyim ve davranışlara özenmeli, erkeklere âid elbise ve tavırlara meyletmemelidir. Zîrâ her cins, kendi özellikleri içinde bir değer ifâde eder. Bunun için kadın, yüzü ve bileklere kadar elleri hariç olmak üzere vücûdunun geri kalan kısımlarını, temiz, sade ve diğer kadınlara örnek olacak tarzda muntazam olarak örtmekle yükümlüdür. İşte bu kadındır ki, başkalarına hürmet, şefkat ve muhabbet telkin eder. Dînimizin yücelttiği ve Cennet’in ayaklarının altında olduğunu müjdelediği kadın da budur.
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Papatyam Forum Ana Kategori Başlıkları

Cevaplar Son Mesajlar
TESETTÜR İLE İLGİLİ SORU VE CEVAPLAR umut Dinde örtünmenin yeri 0 04 June 2008 11:54
NAMAHREME BAKMAK VE TESETTÜR umut Dinde örtünmenin yeri 0 04 June 2008 11:35

Yeni Sayfa 1

www.papatyam.org Ana Sayfa

Tefekküre Davet Köşesi

Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın

                       Instagram         

Papatyam alemdarhost.com sunucularında barındırılmaktadır.