|
Deneme & Düz Yazılar Bu Bölümde Türk ve Dünya Edebiyatından Deneme ve Düz Yazılara Yer Verebilir, Yorum Yapabilirsiniz... |
|
Seçenekler |
08 June 2006, 12:33 | Mesaj No:1 |
Durumu:
Papatyam No :
834
Üyelik T.:
11 April 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:39
|
YAŞAMAK YÜREK İSTER....
YAŞAMAK YÜREK İSTER.... Yaşamak yürek ister; belki de bu yüzden dünyaya gelenlerin çok azı yaşar. Çoğunluğu yalnızca yaşadığı günü kurtarır, var olmakla yetinir ve kendi varlığı altında ezildikçe ezilir. Değiştiremeyeceği gerçekleri olduğu gibi kabul etmek ve bu değişmezlikten kendine yeni bir yaşam sevinci yaratmak da yürek ister; değiştirebileceğini değiştirmeye çalışmak da. Sanıldığı gibi insanı korkutan; dünya, zorluklar, yaşam koşulları ya da başkaları değildir. İnsan en çok kendisinden korkar; kendi duygularından, kendi güçsüzlüklerinden, kendi zaaflarından, kendi acılarından, kendi coşkularından ürker. Yaşama her dokunuşunda, duygularının alevlenip kendisini yakacağından çekinir. Onun için kaçar yaşamdan, aşktan kaçar, öfkeden, hareketten, sevinçten, kendisinden kaçar. Korku yüzünden yaşanamamış bir yaşamı ellerinde taşımaktan yorularak, kendisine uydurduğu bin bir türlü mazeretle yaşama arkasını dönmeye, gizlenmeye uğraşıp, gizliden gizliye yok olmaya çabalar. Korku kendine acımayı getirir; kendini zavallılaştırmaya baslar yaşamdan korktukça. Yaşamla yüz yüze gelmektense ağır ağır erimeyi tercih eder. Korktukça azalır gücü; korkuyla yaralanan bedeni artık en küçük bir dokunuşta acıyla inler. Her acıda korkusu biraz daha artar ve girdap gibi çeker içine güçsüzlük onu. Kendi korkusuna kalkıp kader der sonra, korkuyu değiştirilmez bir gerçek, alnına yazılmış bir yazgı olarak görür. Yeni bir aşkın düşüncesi bile titretir onu. Kalabalıktan korktuğu kadar yalnızlıktan da korkar. Hayatın hiçbir haline dayanamaz durumlara gelir. Sırtında yaşayamadığı hayatı, önünde yaşanacak günleriyle, kendi geçmişiyle geleceği arasında sıkışır kalır artık. Kendi duygularıyla kuşatılır; döndüğü her yanda bir düşman gibi kendi duyguları çıkar karşısına. Şu yana dönse orada bir mutluluk vardır ama o mutluluğu değil mutluluğun arkasında gölgesi sezilen acıyı görür. Bu yana döndüğünde bir isyanın şevki vardır ama o isyanın çekiciliğini değil o isyan için ödenecek bedelin ağırlığının fark eder. Beri yanında bir aşk bekler onu ama o aşkın arkasından gelebilecek terk edilme ihtimaline diker gözlerini. Her kıpırtıyla örselenebileceğinden çekindiği için kıpırdayamaz bile yerinden; yaşama yaklaşabilmek için bir tek adım bile atmaya yetmez cesareti. Ona sevinci gösterseniz; 'ya sonra' diye sorar! Aşkı gösterseniz, gene aynı sorudur onun aklını kurcalayan; 'ya sonra'! Öfke, coşku, dostluk, sevişme, başkaldırı, direnme hep aynı soruyu sürükler peşinden; 'ya sonra'. Bilinmeyen bir 'ya sonra' için bilinenlerin hepsini ıskalamayı kabullenir. Ama ne garip, duygularından, yaşanacakların sonrasından korkanlar, acıdan sakınanlar çeker en büyük acıyı. Yaşanmamış bütün duyguları zehirli sarmaşıklar gibi boy atıp ruhlarına dolanır. 'Sonrası umurumda bile değil' deyip yaşamla kucak kucağa gelenlerden çok daha fazla yarayı yaşayamadıkları için alırlar. Yakınıp dururlar; çektikleri acılardan söz ederler. Acıyı da çekerler gerçekten ama acıdan korktukları için bunca acıyı çektiklerini görmezler bir türlü. Yaşamanın cesaret istediğini fark edemezler. Onun için çok az insan yaşar; çoğunluk yalnızca gününü kurtarır. Yaşanmamış günlerin altında inleyen çaresiz bir köle gibi yitik bir hayatı taşır güçsüz omuzlarında. Kendi gerçeklerimiz, kendi duygularımızdır bizi böylesine ürküten; çatal diliyle tıslayan bir yılan görmüş tavşan gibi kendi kendimizi hareketsiz bırakan. Ve ne kadar çok korkarsanız, korkunuz o kadar artar. Ne kadar yaşarsanız, cesaretiniz o ölçüde bilenir. Yaşayamıyorsanız eğer, bu başkalarından dolayı değildir. Sizi güçsüzleştiren, sizi çaresizleştiren, sizi isyanlardan alıkoyan, değiştiremeyeceklerinizi kabul etmenize engel olan, değiştirebileceklerinizin üstüne gitmenize izin vermeyen, sizi yaşatmayan, sizin kendi korkularınızdır. YAŞAMAK YÜREK iSTER ÇÜNKÜ.
__________________
[url=http://imageshack.us]http://img208.imageshack.us/img208/1...ooooooojl5.gif |
08 June 2006, 15:38 | Mesaj No:2 |
Durumu:
Papatyam No :
882
Üyelik T.:
23 May 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
|
:)
ELİNE YÜREĞİNE SAĞLIK CERENİMO
GÜZEL BİR KONUYU DERİNLEMESİNE İŞLEMİŞSİN PAYLAŞIMIN İÇİN TEŞEKKÜRLER ... Kendi gerçeklerimiz, kendi duygularımızdır bizi böylesine ürküten; çatal diliyle tıslayan bir yılan görmüş tavşan gibi kendi kendimizi hareketsiz bırakan. Ve ne kadar çok korkarsanız, korkunuz o kadar artar. Ne kadar yaşarsanız, cesaretiniz o ölçüde bilenir. Yaşayamıyorsanız eğer, bu başkalarından dolayı değildir. Sizi güçsüzleştiren, sizi çaresizleştiren, sizi isyanlardan alıkoyan, değiştiremeyeceklerinizi kabul etmenize engel olan, değiştirebileceklerinizin üstüne gitmenize izin vermeyen, sizi yaşatmayan, sizin kendi korkularınızdır. ... HAYAT İNSANIN KENDİYLE BAŞLAR KENDİYLE DEVAM EDER VE KENDİNDE BİTER. Bir korku konusu aldı başını gidiyor hayırlısı bakalım HAYATA, YAŞAMAYA NE KADAR POZİTİF BAKARSAK O KADAR POZİTİF GÖRÜNÜR. BİRİLERİNİN HAYATINI YAŞADIĞINI YAŞARSAK, HEM KORKARIZ HEMDE NEDEN KORKTUĞUMUZU BİLE BİLMEYİZ. Korkmak istiyorsan eğer yeterince korku ve gerilim filmi var vizyonda. Bunu birilerinin hayatını yaşayarak birilerinin yönlendirmesine girerek korkmaya gerek yok HAYAT SÜRPRİZLERLE GÜZELLİKLERLE DOLU. YAŞAMAKDA GÜZEL YAŞAMIN GÜZELLİĞİNİ TATMAKDA. KENDİMİZ OLMADIĞIMIZ SÜRECE HER TÜRLÜ AKSİLİK, KORKU BİZİMLEDİR. BAŞKASI DEĞİLDE KENDİMİZ OLURSAK EĞER HAYATTA YAŞAMAKTA GÜZELLİKLERDE HEP BİZMLEDİR.
__________________
SEVMEK GÜZEL ŞEY SEVİLMEKTE ONUN KADAR
SEVİPTE SEVİLMEMEK ACIDIR ÖLÜM KADAR YALNIZLIK ALLAHA MAHSUSTUR HER CANLI BİR DOST ARAR TAŞIN KALBİ YOK AMA ONU DA YOSUNLAR SARAR |
08 June 2006, 16:32 | Mesaj No:3 |
Durumu:
Papatyam No :
834
Üyelik T.:
11 April 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:39
|
YAŞAMAK YÜREK İSTER....
BEN TEŞEKKÜR EDERİM BU GÜZEL YORUMLAR İÇİN SAGOLUN...
__________________
[url=http://imageshack.us]http://img208.imageshack.us/img208/1...ooooooojl5.gif |
08 June 2006, 17:12 | Mesaj No:4 |
Durumu:
Papatyam No :
553
Üyelik T.:
07 October 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:10.Köy
Yaş:63
|
rs
Yan-ı-l+ış+lık
Oscar Wilde: “Ben dehamı hayatıma harcadım.” der. Hayat her anı düşünülmesi gereken bir zekâ oyunudur sanki... Bu oyun içerisinde türlü “yanlışlık”lar yaparız elimizde olmadan. Bazen sonradan gülerek hatırlayacağımız “yanlışlık”lar bazen de telafisi imkânsız “yanlışlık”lar... Aslında “yanlış” yapmadan hayatın geçmeyeceğini biliriz. Ama bir türlü kabullenemeyiz “yanlış” yaptığımızı. Sürekli bir aldanış ve avunma içindeyizdir. Yaptığımız bir iş “yanlış”sa muhakkak buna bir sebep bulmak zorundayızdır. Bu arada bulduğumuz bütün sebeplerde nedense biz hiç suçlu değilizdir. Her zaman karşı taraf suçludur. Neden iyi işleri biz yapmışızdır da “yanlış”ları başkası yaptırmıştır? Bu hayatımızda kusursuzluk aramamızdan mı kaynaklanıyor acaba?.. Her ne kadar “yanlış”larımızın sebebini başkasının üzerine atmaya çalışsak da yaptığımız “yanlış”ları her hatırladığımızda -ne kadar zaman geçerse geçsin- yüreğimiz acır, hele kimi zaman öyle sızım sızım sızlar ki bu acı hiç dinmeyecek sanırız. İşte bu zamanlarda artık “yanlış”larımızın kendimizden kaynaklandığını düşünürüz. Artık kendimizle baş başayızdır. Ve artık kendimizi kandıramayız... Zamanın her şeye ilaç olduğu ve her şeyi unutturacağı söylenir. Doğru mudur, bilmem. Bana hiç unutturuyormuş gibi gelmez. Sadece dindirir. Bir yağmur gibi... Hâlbuki herkes gibi ben de hayatın bir “yanıl”sama olduğunu, bir gün her şeyin biteceğini, olanı olduğu gibi almanın gerektiğini bilirim. Kabullenemem... Kusursuzluk isterim. Kusursuzluk nedir acaba? Yanlış yapmamak mı?.. Ne saçma! Şu yönlerimizi de unutmamak lazım: Kendi yaptığımız “yanlış”ların affedilmesini, mazur görülmesini isteriz; fakat nedense başkasının yaptığı “yanlış”ları kabullenemeyiz ve affedemeyiz. Çünkü kusursuzuz, bizim yaptığımız “yanlış”ların bir sebebi var!.. Ne garip, bazen hayatı bahanelerle geçiştirdiğimizi düşünüyorum. Ama bahaneler bile “yanlışlık”ları örtmüyor. Kendimizin “yanlış”larını kabullenemezken başkalarının yaptığı “yanlış”ları yüzlerine vurmak da ayrı bir yönümüz... En çok da bu yönümüze acıyorum. Bu arada kendinin “yanlış”sız olduğunu iddia edenleri de unutmamak lazım. Onlara da ayrı bir acımak gerekiyor. “Yanlış”lık yapmaktan korkmadan yaşamak, “yanlış”larımızı benimsemek, kendimizi suçlamamak, “yanlışlık”larımıza bahaneler bulmaya çalışmamak, kendi “yanlış”larımızı kabullenmeye çalıştığımız gibi başkalarının yanlışlarını da kabullenip affedici olmak, kusursuzluk aramamak ne güzel şey!.. http://www.hurriyet.com.tr/agora/art...2&aid=1937
__________________
[size=10pt]ŞU FANİ DÜNYADA BAKİ GİBİ YAŞIYORUZ
BİRDE HASTAHANE KÖŞELERİNDE[/size] |
23 January 2007, 12:54 | Mesaj No:5 |
Durumu:
Papatyam No :
834
Üyelik T.:
11 April 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:39
|
YAŞAMAK YÜREK İSTER....
teşekkürler...
__________________
[url=http://imageshack.us]http://img208.imageshack.us/img208/1...ooooooojl5.gif |
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Papatyam Forum Ana Kategori Başlıkları |
Cevaplar | Son Mesajlar |
İster evli İster bekar olun mutlaka okuyun | u2s | Erkeklere Özel | 0 | 07 February 2008 17:17 |
Yaşamak Yürek ister… | REHA | Öyküler & Hikayeler | 0 | 08 August 2007 12:17 |
Aynaya Bakmak Yürek İster | PESTEMAL | Deneme & Düz Yazılar | 1 | 17 April 2007 11:06 |
DAVA...YÜREK İSTER | u2s | Dini Sohbetler | 0 | 15 February 2007 22:30 |
Eylül'ü Sevmek (Yürek İster) | Papatyam | Şiir Bahçesi | 2 | 11 May 2006 21:02 |
Tefekküre Davet Köşesi |
|
Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın |