|
Deneme & Düz Yazılar Bu Bölümde Türk ve Dünya Edebiyatından Deneme ve Düz Yazılara Yer Verebilir, Yorum Yapabilirsiniz... |
|
Seçenekler |
26 August 2006, 11:52 | Mesaj No:1 |
Durumu:
Papatyam No :
809
Üyelik T.:
29 March 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:aşkın olduğu he
|
TUZLU KAHVE(okuyun çok güzel)
TUZLU KAHVE(okuyun çok güzel) kıza bir partide rastlamıştı harıka bırseydı o gun peşinde okadar delıkanlı vardıkı partının sonunda kızı kahve içmeye davet etti kız parti sonunda dikkatini çekmeyen oğlanın davetine sasırdı ama tam bır kıbarlık gösterisi yaparak kabul etti hemen kösedeki küçük cafeye oturdular delikanlı okadar heyecanlıydıkı kalbinin çarpmasından konusamıyodu onun bu halı kızında huzurunu kaçırdı ben artık gıdeyım demeye hazırlanırken delıkanlı garsonu çağırdı bana bıraz tuz getırırmısınız dedı kahveye koymak için yan masalrdan bıle saskın yuzler delıkanlıyabaktı kahveya tuz delıkanlı kıpkırmızı oldu utangaç ama tuzu kahvesıne doktu içmeye basladı kız merakla garıp bır ağız tadınız var dedı delikanlı anlattı: çocukken denız kenarında yasardık hep denız kenarında ve denızde oynardım denızın tuzlu suyunun tadı ağızımdan hiç eksık olmadı bu tatla buyudum ben bu tadı çok sevdım kahveme tuz koymam bundan ne zaman o tuzlu tadı dılımde hıssetsem çocukluğum denız kenarındakı evımızi mutlu ailemi hatırlıyorum annem ve babam hala odenız kenarında oturuyolar onları ve evımızı oyle ozluyorumkı bunları soylerken gozlerı nemlenmıstı delıkanlının kız dınledıklerınden çok duygulanmıstı içini bu kadar samımı doken evını ailesını bukadr ozleyen adam evi aileyi seven biri olmalı evını dusunen evını arayan evını sakınan bırı ev duygusu olan biri kızda konusmaya basladı onunda evı uzaktaydı çocukluğu gıbı oda ailesini anlattı sırın bır sohbet olmustu tatlı ve sıcak vede sohbet oykumuzun harkulade baslangıcı olmustu tabı bulusmaya devam ettıler ve herguzel oykude olduğu gıbı prenses prensle evlenmıstı vede sonuna kadar çok mutlu yasadılar prenses ne zman kahve yapsa prensıne içine tuz koydu hayat boyu onun boyle sevdiğini biliyodu çünkü 40 yıl sonra adam ayat veda ettı ve karısına aç diye bir mektup bıraktı söyle diyordu satırlarında sevgilim birtanem lütfen benı affet butun hayatımızı bır yalan uzurıne kurduğum için beni affetsana hayatımda bır kere yalan soyledım tuzlu kahvede ilk bulustuğumuz gunu hatırlıyormusun öyle heycanlı ve gergındımkı seker dıyecekken tuz ağızımdan çıktı sen ve herkes bana bakarken okadr utandımkı yalanla devam ettım bu yalanın bızım ilişkımızın temelı olacağı hiç aklıma glmemıstı saan gerçeği anlatayı defalarca dusndum ama her defasında korkudan vazgeçtim simdi oluyorum ve artık korkamam için hiç bir sebeb yok işte gerçek ben tuzlu kahve sevmem o garıp ve rezıl bı tat ama senı tanıdığımdan itibaren o rezil kahveyi içtim hemde zerre pişmanlık duymadan senınle olmak hayatımın en mutlu anı ıdı ben bu mutluluğu tuzlu kahveye borçluyum dunyaya bır daha gelsem herseyı yenıden yasamk senı yenıden anımak ve butun haytımı senınle geçirmek isterdim ikinci bir hayat boyu tuzlu kahveyı içmek zorunda kalsamda yaşlı kadının gözyaslarını mektubu sırılsıklam ıslattı laf açıldığında kadının bır tuzlu kahve nasıl birsey diye sordu gözleri nemlendı kadının ve çok tatlı dedi
__________________
<<<KEşKe_Bir_Vİtrİn_CamIndAn_İçEri_DüşsEm de_Cam_ParÇalaRı_Benİ_ŞeRiTLer_HaliNDe_KeSSeDe_RuH uMlA_BedEnİm_aYNı_oLSa!!!>>> |
28 August 2006, 10:28 | Mesaj No:2 |
Durumu:
Papatyam No :
778
Üyelik T.:
16 March 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:Kastamonu
|
TUZLU KAHVE(okuyun çok güzel)
Çok Özel Bir Hikaye
Kendini bildi bileli mor menekşeyi çok severdi. Çocukluğunun geçtiği ikikatlı evin bahçesinde bahar geldiğinde mor mor açar, mis gibi kokarlardı..Annesi mor menekşeleri hep duvar kenarına dikerdi.. gölgeyi sever menekşelerderdi..Oysa ögretmeni bitkilerin güneş ışınları ile fotosentez yaptığını anlatmıştı onlara .Bitkiler güneş ışığına muhtaçtı.Mor menekşeler ne tuhaf bitkilerdi , her bitki güneşi severken,onlar nedengölgeyi tercih ediyorlar diye düşündü durdu Hande...Küçük, ufacık aklı ile aslında menekşelerin diğer çiçeklerden farklı olduğunu keşfetmişti, işte belki de menekşeler bu yüzden bu kadar güzeldi.Herkesden farklı olursan, bu hayatta değerli olursun yargısına varmıştı.Daha o yıllarda farklı olmak için uğras vermeye başladı. ilk olarak, okulda kimsenin yanına oturmak istemediği Hacer'in yanına oturmak istiyorum ögretmenim diyerek başladı farklılıklarla süren hayatı. Hacer bile şaşırmış şaşkın şaşkın bakıyordu onun yüzüne. Hacer çok dağınık, biraz anlama zorlukları olan problemli bir ailenin kızı idi. Hande ise mühendis Kamil Beyin biricik kızı. Ögretmen pek oturtmak istemedi önce Hacer'in yanına Hande' yi. Daha sonra bir tatsızlık çıkmasın diye öğretmen Hande'nin annesini çağırdı. Annesi eve geldiklerinde Hande'ye sordu : - Neden yavrum Hacer in yanına oturmak istiyorsun? Hande cevap verdi : - Geçen baharda menekşeler ekiyorduk hani anne, o gün sen bana menekşeler güneşi sevmez demiştin, oysa her bitki güneşi sever. Menekseler farklı, belki de bu yüzden bu kadar güzeller. Hacer'in yanına kimse oturmak istemiyor. Ben farklı olmak istiyorum. Belki Hacer de güzeldir, onu fark etmek istiyorum, dedi. Annesinin ağzı açık kalmıştı. İlkokul 4.sınıf öğrencisi kızının olgunluğuna hayran kalarak - peki kızım kimin yanında istersen oturabilirsin, " dedi. Pazartesi Hande Hacer'in yanında oturmaya başladı. Hem Hande tedirgindi, hem Hacer.Birbirleri ile hiç konuşmuyorlardı. Diğer kızlarda soğumuştu Hande'den. Nasıl Hacer gibidağınık, bir şeyi, iki kere anlatınca anlayan fakir bir kızın yanına oturmayı istemişti.En çok alınan doktor Cemal Beyin kızı Esin'di. Anne babaları her hafta sonu görüşüyorlar, Hande ve Esin birlikte oynuyorlardı. Nasıl olur da kendi yerine Hacer'i seçerdi. Çok gururu kırılmıştı Esin'in. Hande ile konuşmuyordu.Birgün Hande ve ailesi Esinlerle dağ köylerinden birinde gerçekleştirilecek bir panayıra katılmak için sözleştiler. Hande gene Esin'in somurtacağını bildiği için gitmek istemiyordu.İçin için de Hacer'e kızmaya başlamıştı arkadaşları ile arasının bozulmasına sebep olmuştu.Neden sanki bu kadar dağınıktı, neden her şeyi iki kerede anlıyordu? Yoksa aptal mıydı?Sonra menekşeleri hatırladı hemen düşüncelerinden utandı. Hacer farklı diye yargılamaması gerekiyordu. Hacer'in, kimsenin bilmediği güzelliklerini keşfedecekti. Buna tüm gücü ile inandı. Panayıra gittiklerinde Esin somurtarak karşısında oturuyordu, Hande ile konusmuyordu. Hande canı sıkıldığından biraz dolaşmak için annesinden izin aldı. Köy yolunda yürümeye başladı. Hava iyice soğumuş ve ayaz iyice artmıştı, kar atıştırmaya başlamıştı. Hande karı çok seviyordu, yürüdü, yürüdü. Köye gelmişti. Bir evin önünde durdu. Evin penceresinde ki saksıya gözü ilişti. Gözlerine inanamıyordu, bunlar mor menekşelerdi. Ama kıştı ve menekşeler soğuğu hiç sevmezlerdi eve dogru bir adım attı. Kapıda beliren gölgeyi çok sonra fark etti bu Hacerdi. Hande'ye gülümsüyordu. - Hoşgeldin Hande buyurmaz mısın?, dedi. Biraz ürkek, şaşkınlıkla kapıya doğru ilerledi Hande ve içeri girdi. Oda sıcacıktı odun sobası her yeri ısıtmıştı. Menekşeler diyebildi sadece Hande... - Bu soğukta ? Hacer gülümsedi ; - Onlar annem için, annem onları çok sever. Sonra yatakta yatan kadını fark etti Hande. "Annen hasta mı?" dedi. "Evet 2 sene önce felç oldu ona ben bakıyorum, bizim kimsemiz yok, birtek ineğimiz var onunla geçiniyoruz. Ama tüm işler bana baktığı için derslere çalışacak pek vaktim olmuyor, dedi Hacer utanarak. Bir de bizim köyden şehre araç yok, bu yolu her gün yürüyorum o yüzden de çok yorgun okula geliyorum dersleri anlamakta güçlük çekiyorum. Hande'nin gözleri dolmuştu. Dışarıdan gelen ses ile kendine geldi. Annesi onu arıyordu. Çok merak etmiş olmalıydı. Dışarıya koştu ve annesine sarıldı, ağlıyordu. Bir müddet sonra anne bu Hacer diye tanıştırdı sıra arkadaşını. Hacer'in yaptığı sıcak çorbadan içtiler birlikte. Hande annesine anlattı Hacer'in hayatını, ağlayarak. "Bir şeyler yapalım anne" dedi. O hafta annesi ve Hande, Hacerlere gidip annesi ve Hacer'i kendi evlerine taşıdılar. Hacer artık Handeler den okula gidip geliyordu, ne dağınıktı, ne de aptal. Sınıfın en iyi öğrencisi olmuştu. Seneler geçti Hacer ve Hande bir arkadaş değil, iki kız kardeşlerdi artık. Mor menekşeler Hande'ye Hacer'i armağan etmişti. Hacer'e ise hem Hande'yi, hem hayatı. Seneler sonra ikisi de evlendi. Hacer şimdi bir doktor. Hande'den vicdanın ne kadar önemli olduğunu öğrendi, hastalarına vicdanıyla birlikte şifa dağıtıyor. Hande ise bir ögretmen. Çocuklara farklı olan şeyleri sevmeyi de ögretiyor. Bir kızı var adı, Hacer Menekşe. Hayatta en çok sevdiği iki şeye birini daha ekledi Hande. LÜTFEN SEVGiNiZE ÖNYARGI KOYMAYIN. HERŞEY SEVİNCEYE KADAR FARKLIDIR SEVDİKTEN SONRA İSE SEVGİNİN DİLİ HEP AYNIDIR
__________________
[size=10pt]Nice insanlar gördüm üstlerinde elbise yok... Nice elbiseler gördüm içlerinde insan yok...[/size] http://img208.imageshack.us/img208/2...msultanub8.gif |
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Papatyam Forum Ana Kategori Başlıkları |
Cevaplar | Son Mesajlar |
TUZLU FISTIĞIN FAYDALARI | umut | Sağlık tavsiyeleri | 0 | 23 January 2011 18:30 |
TUZLU KAHVE | Nurbanu | Deneme & Düz Yazılar | 1 | 04 July 2007 14:57 |
Tuzlu Kahve | igzuma | Öyküler & Hikayeler | 1 | 09 September 2006 23:33 |
TUZLU KAHVE | cerenimo | Öyküler & Hikayeler | 4 | 23 May 2006 19:37 |
KAHVE ÇEKİRDEKLERİ | erce169 | Öyküler & Hikayeler | 1 | 03 April 2006 11:27 |
Tefekküre Davet Köşesi |
|
Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın |