Mevlana’dan 6 Altın Hitabet Kuralı

[PESTEMAL]

Mevlana’dan 6 Altın Hitabet Kuralı

Yaptığımız konuşmalar bin kişiyi de hedef alsa en önemli anahtarlardan birisi karşımızdakilerin ilgisini çekmektir. İlgi çekmek de öncelikle konu seçiminde odaklanır. Konuşma bir gruba hitaben yapılacaksa onların ortak alanlarının saptanması ilginin konuşma üzerinde kalmasına yardımcı olacaktır.



Önceki yüzyıllara ışık tutmuş, ilim irfanı yüksek insanlar ile bugün karşılaşıp konuşma fırsatımız elbette yoktur. Ancak ağızdan ağza ya da yazılarak bir sonraki çağlara devredilen eserleri sayesinde bu kişiler hakkında detaylı bilgi sahibi olabilme fırsatımız vardır.



Bunlardan biri hatta en önemlilerinden birisi hiç şüphesiz hayatının uzun bir dönemini Konya’da geçirmiş olan Hazreti Mevlana’dır. Kente damgasını vuran ve neredeyse onunla beraber anılan Hazreti Mevlana’nın en önemli özelliklerinden birisi de Hitabet Sanatı ile yakından ilgili olması ve kiminle nasıl konuşacağını bilmesiymiş.



“Kim olursan ol yine gel.” gibi kısacık bir cümle bile onun felsefesini ve hayata bakış açısını ne de güzel özetlemektedir. Onun gibi olabilmek zor olsa da yaptıklarından esinlenmek hiç de zor değil. Gelin dilerseniz Hazreti Mevlana’nın en önemli özelliklerinden birisi olan kitlelere seslenme ve hitabet sanatında nelere öncelik verilmesi gerektiğine kısaca bir göz atalım.



İnsanları Konuşmalarınızla Kırmayın ve Sözlerin Büyücüsü Olun:

İnsanları kırmamak her alanda gayret gösterilmesi gereken bir konudur. Ancak, özellikle birden fazla insana hitap konusu ayrıca üzerinde durulması gereken bir meseledir. Kişilerin incinebileceği, onurlarının kırılabileceği konulardan uzak durulmalıdır.

Söyleneceklerin olumsuz cümleler içermemesine dikkat etmek insanları kırmamak için bize yardımcı olacaktır. İyi bir konuşmacı aynı zamanda ‘Sözlerin Büyücüsü’dür.



Herkesin Anlayacağı Dilde Konuşmanın Bir Yolunu Bulun:

Kimi zaman Türkçe konuştuğumuzu zannetsek de araya karıştırılan bazı yabancı ve eski kökenli kelimeler herkes tarafından anlaşılamayabilir. Önemli olan ise ne kadar bilgili olduğumuzu ispatlamak değil insanların anlayacağı dilde konuşabilmektir. Özellikle farklı kesimlere hitap edildiğinde herkesin anlayabileceği, sıkılmadan dinleyebileceği bir ortalamayı tutturabilmek önemli bir ayardır. Unutmayalım; sonuç olarak biz ne dersek diyelim anlaşılmamız karşımızdakilerin sınırlarına bağlıdır. Verdiğiniz mesajların kısa, açık, anlaşılır ve net olmasına özen gösterdiğinizde bu problem ortadan kalkacaktır.



Ortak Konular Üzerinde Yoğunlaşmaya Gayret Edin:

Yaptığımız konuşmalar bin kişiyi de hedef alsa en önemli anahtarlardan birisi karşımızdakilerin ilgisini çekmektir. İlgi çekmek de öncelikle konu seçiminde odaklanır. Konuşma bir gruba hitaben yapılacaksa onların ortak alanlarının saptanması ilginin konuşma üzerinde kalmasına yardımcı olacaktır. Bunun için de ilgili grubun iyi tanınması gerekecektir.



Örneklerle Desteklemeye Özen Gösterin:

Konuşmalar esnasında sadece genel konular üzerinde durmak yeterli olmaz. Örnekler, hele de yaşanmış örnekler vermek karşımızda bulunanların ilgisini çekecek ve onların sıkılmamasını sağlayacaktır.



Sesinizi ve Vücut Dilinizi Doğru Şekilde Kullanın:

Sesiniz ne fazla yüksek ne de alçak olmalı. Yüksek olması karşınızdakileri rahatsız edebilecekken alçak olması hiç anlaşılamamanıza yol açacaktır. Oysa sesinizin tonunu duruma ve ortama göre ayarlamak dinleyicilerin üzerinde olumlu bir etki yaratacaktır. Vücut dilinizse bir başka dikkat edilmesi gereken unsurdur. Dikkatlerin üzerinizde olduğu bir ortamda gereksiz el kol hareketleri yaparak insanların ilgisini kaybetmekten kaçınmanız gerekecektir.

Görünüm önemlidir:

Konuşmalarınızı her ne kadar aklınız ve kalbiniz ile yapsanız da dışarıya verdiğiniz görüntü önemlidir. Özellikle insanların üzerinde bırakılan ilk izlenim için giyim kuşamınızın da durumu desteklemesi gerekecektir. Giyim tarzı, kullanılan renkler insanlar üzerinde belli bir güven oluşturmak adına bize yardımcı olacaktır.

Belki Hazreti Mevlana’nın yüceliğine erişebilmek ve kitleleri onun gibi etkileyebilmek mümkün değil. Ancak bu kısacık kurallara dikkat edip özen göstererek onun yolunda ilerlemek mümkün. Ne dersiniz?

Sevgiyle kalın.







Patricia Muradi

[email protected]

www.gencgelisim.com