Mağarada hiç gül açmadı ki… - Papatyam Forum

Papatyam Forum

Go Back   Papatyam Forum > ..::.ÖYKÜLER & HİKAYELER.::. > Deneme & Düz Yazılar

Deneme & Düz Yazılar Bu Bölümde Türk ve Dünya Edebiyatından Deneme ve Düz Yazılara Yer Verebilir, Yorum Yapabilirsiniz...

Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Alt 16 May 2006, 10:26   Mesaj No:1

REHA

Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:REHA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 553
Üyelik T.: 07 October 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:10.Köy
Yaş:63
Mesaj: 1.867
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Mağarada hiç gül açmadı ki…

Mağarada hiç gül açmadı ki…

Mağarada hiç gül açmadı ki…

Birbiriyle içten bir temastan uzak gözlerin denetiminde sevgiden konuşulur çay molalarında, teneffüslerde. Ah susuzluk, senin yerini kim doldurabilir…Çöl olma korkusundan her yere ağaçlar dikilmiştir üstelik. Gövdelerine çakıyla isimlerini çizerken gençler, çöle dönüşen ruhlarının ardınca savrulurlar bir uçurumdan öteki uçuruma. Gülün de ticareti vardır ne de olsa. Alınıp satılabilen bir nesnedir gül. “Sevgililer günü için özel sipariş alınır!”
Gülün anlamı dikeninde saklı kalmıştır.
Son yıllarda aşk temalı kitapların çok satması bizi sevindirmeli mi kaygılandırmalı mı bilemiyorum. Kime sorsanız sevgiden yana olduğunun bir göstergesi olarak “sevindirici, hiç olmazsa okunuyor.” Cevabını almak mümkün.
Heyhât bu sadece bir dekor düzeltme.
Gizliden gizliye büyüyen şey içimizdeki boşluk. Hayatımız bir görevler zincirinden ibaret olunca sevgiyi de araya sıkıştırıveriyoruz…Olmadı sevgililer günü yapıyoruz yılın yirmidört saatlik kısmını.
Aslında yitirdiğimiz şey o eski aşklar falan değil.. “Ayrılık uzaklara gitmek değil, içini dökmekten vazgeçmektir” diyordu bir şair. İçimiz bir başkasına dökülemeyecek kadar katılaştı mı sahiden? Mağara devrini çoktan kapatmışken iletişim çağında içimize yeni mağaralar mı açtık? Bu yüzden mi dinlemeyi unuttuk biz?… Bir başkasının hikayesini, rüyalarını paylaşmayı?...Paylaşmaya değer bulmadığımız anlar her geçen gün bir uçurum büyütüyor içimizde oysa. Ve anlaşılmak kaygısı ilk mısrası oluyor hayatımızın. “Kimse beni anlamıyor” derken anlamını yitirmiş sözcükler çevreliyor dilimizi. Demek ki önce kendinden uzaklaşıyor insan. Kendine has kelimelerinden uzaklaşıyor. Kapılıp gidiyor ışıklı vitrinlere, kampanyalara…Kendi olmaktansa herkes gibi olmak kolay geliyor insana. Herkes gibi olunca da ortak kelimeler kullanıyoruz. Ortak sorunları konuşurken….
Nerde o eski aşklar?
Ezberlenmiş sözcüklerle başlıyor sohbetler. Sorular, o bildik cevabı olan sorular? Sözlü sınavı yapar gibi peş peşe…Ama cevap sahibi gerçekte dinlenilmediğinin farkında. Aklımız başka yerde çünkü. Saat üçte şuraya yetişeceğim, beşte evde olmam lazım, sekizde maç var…Ne demiştin?
Böylesine bir günde bir başkasına ne kadar zaman ayırabiliriz ki?
“Hiç arayıp sormuyorsun?”
“Yaşıyor musun?”
Yaşıyoruz. Kendi kozamızda, kendi başımıza. İletişim çağında yalnızlıklar büyüterek. Aşk romanları okuyup, dizi seyrederek. Ama işte sabah kahvaltımızın bile tadı yok… Asık suratımızla örtüyoruz içimizdeki çocuğu. Gergin adımlarla geçiliyor kaldırımlar. Çantamızda çok okunan bir aşk romanı bile hafifletmiyor yükümüzü. Kendi derdimiz yetmiyormuş gibi bir de onların derdini sırtlanıyoruz kamburumuz çıkarcasına.
Şikayetçi olmaya hakkımız var mı?
Oysa insanlıkla aynı yaştadır aşk. Mağaralardan çıkarken bir parçasını düşürmüş değildir. Ya da tekerleğin altında kalmamıştır aşk. Mağara duvarlarına çizilen resimle mobil telefona gönderilen resmin heyecanı aynı değil midir? Kaç şiir yazılmıştır bu güne kadar sevgiliye? ( Sahi herkes aynı dili konuştuğuna göre neden bitmez şiir yazma eylemi? )
Yontma taş devrinden bilişim çağına insanlığı taşıyan en önemli faktör sevginin üretken gücüdür. Ve sevgi varlığından hiçbir şey kaybetmemiştir. Son yıllarda artan şikayetler sevgiyi fastfood yiyeceklerle karıştırmış olmanın yarattığı hazımsızlıktır o kadar.
Heyecan dolu bir maçta oynayan futbolcunun duyguları ile spor yazarının yorumu arasındaki farkı anlamakta fayda var. Yoksa tribünlerde hep bir ağızdan bağırmaya devam edeceğiz. “Sevmek yok, ölmek var!”
Ah bir de hayatın uzatma dakikaları olsa…
http://www.dergibi.com/deneme/ayrinti.asp?id=107
__________________
[size=10pt]ŞU FANİ DÜNYADA BAKİ GİBİ YAŞIYORUZ

BİRDE HASTAHANE KÖŞELERİNDE
[/size]
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Papatyam Forum Ana Kategori Başlıkları

Cevaplar Son Mesajlar
Karadenizli'nin Günahı…. umut Serbest Atış 0 21 January 2012 10:20
Tepemdeki Güneş… umut Diğer Futbol Haberleri 0 03 January 2010 23:49
Her şey zıddı ile bilinir… PESTEMAL Deneme & Düz Yazılar 0 13 April 2009 22:13
GERİ DURAN HAYAT(LAR)…… hasankeskin Öyküler & Hikayeler 0 04 June 2008 09:04
Gitme ölürüm… igzuma Şiir Bahçesi 1 31 July 2007 14:10

Yeni Sayfa 1

www.papatyam.org Ana Sayfa

Tefekküre Davet Köşesi

Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın

                       Instagram         

Papatyam alemdarhost.com sunucularında barındırılmaktadır.