Mutsuzluk ki çaresi var... - Papatyam Forum

Papatyam Forum

Go Back   Papatyam Forum > ..::.ÖYKÜLER & HİKAYELER.::. > Deneme & Düz Yazılar

Deneme & Düz Yazılar Bu Bölümde Türk ve Dünya Edebiyatından Deneme ve Düz Yazılara Yer Verebilir, Yorum Yapabilirsiniz...

Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Alt 27 November 2007, 23:29   Mesaj No:1

PESTEMAL

Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:PESTEMAL isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 145
Üyelik T.: 16 February 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 3.815
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Mutsuzluk ki çaresi var...

Mutsuzluk ki çaresi var...

[size=18px]Tutunamıyoruz hayata

Tutamıyoruz hayatı...

Gittikçe büyüyen acı bir gerçek var çevremizde; insanlar mutsuz ve hayattan kopuklar.

Yorgun ve yenilmiş insan manzaraları o kadar çok ki!

Sanki yanlış bir çağda, yanlış bir zamanda, yanlış bir mekânda yaşıyor gibiyiz.

Aslında sorun çağda, zamanda, mekânda değil, tek tek insanlarda.

Hayata dair acemiliklerimiz var, bilgisizliğimiz var.

Bu acemilik içinde derin bir anlam problemi yaşıyoruz.

Anlam yükleme ve anlam yüklenme probleminin oluşturduğu kaosla birlikte insan, insanlığa ait olmaktan çıkıp ten kafesine düşüyor.


Çığ gibi büyüyor mutsuz kalabalıklar.

Olmuyor.

Mutsuz ve umutsuz hiç olmuyor.

Bizden bir şey olmuyor, gelip gelip gidiyoruz dünyadan iz bırakmadan.

Kalıcı bir insanlık hali düşmüyor zamanın ruhuna bizden.

Büyük acılar da eğitemiyor örselenmiş ve cilalanmış ruhumuzu.

Bir kıvamsızlıktır yaşadığımız.

Yaşamamış gibi yaşıyoruz.

Buraya hiç uğramamış, bu dünyada hiç doğmamış gibi ölüyoruz.

Meydanlar alabildiğine boş olsa da dikemiyoruz ruhumuzun heykelini.

Gül bitirmek varken neden yakarız gülleri?

Neden çöle çeviririz bin bir renkli bahçeleri?

Sular çekilir, yağmur kesilir, toprak taşlaşır bizimle.

Niye bu kadar bereketsiziz, niye bu kadar şükürsüzüz?

Olmuyor.

Kaslarımızdan en önce düşüncelerimiz, ruhumuz çok zayıf.

Büyük iddiaların ve büyük ideallerinin ardında geçmiyor hayatımız.

Adanmışlık yok bizde, yenilmişlik var

Büyük düşlerin içine düşmüyoruz gölgelerimiz.

İnsan ki, merhamete muhtaçtır. Çekildiğinde merhamet üzerimizden yeniliriz, kimi zaman kendi gücümüze, kimi zaman da kendi dışımızdaki güçlere.

Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer yok bizde.

Dirilişe çağıran şairin, şairlerin sesleri değmiyor içimize.

Zaferleri ki, tarih kitaplarında, eski meydanlarda, müzelerde, fermanlarda bırakalı çok oldu.

Ne masal, ne menkıbe ne de bir şiir üretemedik yıllar boyu.

Ağıttır bize düşen, dilimize pelesenk olan.

Büyük düşleri düşleyemez olduk.

Kendine takılı kalan bir küçüklüktür halimiz.

Takıntılıyız.

Zayıfız, aciziz, çaresiziz, kırılganız, dayanıksızız.

Küçük de olsa bir isyan kıpırtısı var damarlarımızda dolaşan.

Bu bir ışıktır ve yeri gelmişken mutsuzlara ve mutsuzluğa soruları sıralamaya devam edeyim.

Neden büyük ideallerin insanı değiliz?

Neden bizden kahraman çıkmaz?

Neden çağlara ulaşmaz sesimiz?

Neden düşmanız kendimize?

Niye acınaklı, kenarda kalmış bir hayatı yaşamayı yeğleriz?

Neden yabancıyız içimize?

Neden tanımayız kendimizi?

Neden fırsat vermeyiz aklımıza, duygularımıza, ellerimize, bedenimize, gözlerimize.

Neden derin değiliz?

Neden sevmiyoruz kimseyi?

Neden firar etmeyiz sevgisizlik zindanlarından?

Neden hicretle yola koyulmayız bahar ülkesine?

Güneşe giden yolcu çıkmaz mı aramızdan?

Karanlığa mahkum mu kaderimiz?

İrfan ve idrak çok mu uzakta bizden?

Şimdi bir kere daha, bir medeniyet tasavvurumuz, bir insanlık duruşumuz, çağa gerilmiş değerlerimiz, estetiğimiz, mimarimiz, müziğimiz, sözümüz, özümüz neden olmasın?

Yontulmamış bir ağaç parçası gibi üstümüze yapışan kabalık, köksüzlük ve ruhsuzluk yakışıyor mu insana?

Ama böyleyiz.

Ya hayat bizi beğenmiyor ya da biz hayatı.

Tutunamıyoruz hayata

Tutamıyoruz hayatı

Çünkü iyi beslenmiyoruz.

Gövdemizin aksine fikrimiz ve ruhumuz iyi beslenemiyor.

Açız aç

Çağlara seslenen büyük insanlık sesinden, büyük insanlık durumlarından, büyük dalgalardan habersiziz.

Eşyaya mahkûm bir hayatın içinde, ne zindanlarda şahlanan büyük hayatları, biliyoruz, ne de saraylarda tükenen küçük hayatları.

Bir umut filizlenmiyor bu açlıkta, bu sessizlikte, bu mevsimde, bu dedende, bu zamanda, bu yabancılıkta

Neden hayatı ıskalıyoruz?

Neden sonsuza uğurlamak-uğurlanmak varken ölümü öldürüyoruz.

Ölüm ki terbiye eder, açlığımızı giderir, doyurur bizi.

En büyük ihaneti kendimize ettiğimizden olacak, büyük hayal kırıklıkları, büyük acılar, büyük yenilgiler peşimizi bırakmıyor.

Boğuluyoruz bir kaşık suda.

Başarıları tek kişilik yaşar, acıları on kişilik çekeriz omuzlarımızda.

Gittikçe ağırlaşırız, bir daha uçma iradesi belirmez düşüncelerimizde.

Unuturuz uçmayı, olmayı, varmayı.

Olumsuzluğu ve başarısızlığa demirleriz hayatın geriye kalanında.

Yalnız yaşar ve yalnız ölürüz biz.

Kimse için bir anlam taşımadığımız gibi, kimsenin de bizde anlamlı olmasına izin vermeyiz.

Sevgisizliktir sebebimiz.

Sevgisizlik bencilleştirir, bencillikle bir kere daha yenilir ve kenara atılırız.

Hayatı zorlaştırmaktır marifetimiz.

Çünkü başarısızlığımıza, yenilgimize, mutsuzluğumuza, dağınıklığımıza bir mazeret gerektir.

Kendine yoğunlaşmak yerine, yerli yersiz herkesi yolumuzun üzerinde rakip görmeye ne kadar yatkınız.

Kendi varlığının sırlarına erememiş, kendi arşına yürüyememiş biz emeksiz ve çilesizler için mutsuzluk, umutsuzluk, idealsizlik göklerden gelen bir ikazdır.

Bu ikaz ki, ölüleri diriltmek içindir.

Ölmüş duyguları, düşünceleri, idealleri diriltmek için.

Şevk ve Aşk gelip de bizi heva havuzundan çıkartmadıkça bu ikazın cezaya inkılap etmesi an meselesidir.

Mutsuzluk ki çaresi; hayatı-ölümü ve ikisi arasına gerili duran insanı ciddiye almaktan geçer.

İnsan ki, eşsiz bir sanat eseridir, isterse çağları delip geçer ve hep var olur, var edenin adıyla.

İnsanı yaşatan anlamdır, insanlığa aidiyet duygusudur, idealleridir, sevgidir, aşktır, yanmamış güllerdir&


Yorgun ve yenilmiş insan manzaraları o kadar çok ki! Sanki yanlış bir çağda, yanlış bir zamanda, yanlış bir mekânda yaşıyor gibiyiz. Aslında sorun çağda, zamanda, mekânda değil, tek tek insanlarda. Hayata dair acemiliklerimiz var, bilgisizliğimiz var. Bu acemilik içinde derin bir anlam problemi yaşıyoruz.[/size]



mehmed gündem
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz
Alıntı ile Cevapla
Alt 28 November 2007, 10:14   Mesaj No:2

u2s

Papatyam Paylaşımcı Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:u2s isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 835
Üyelik T.: 12 April 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 256
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Mutsuzluk ki çaresi var...

cık olmamış bu sahika beğenmedim en azından şu geldi aklıma bizden önceki insanların acemiliği yokmuydu acaba onlar neden daha mutlu bir yaşam sürüyorlardı bu zamana göre yada neden daha saygılı ve sevgi doluydular bu alıntıyı beğenmedim sahika kusura bakma :cry: :cry: :cry: :?:
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Papatyam Forum Ana Kategori Başlıkları

Cevaplar Son Mesajlar
MUTSUZLUK KADERİ KAVRAYAMAMAKTIR umut Çözüm Kuran Ahlakı 0 11 April 2009 15:00
Mutsuzluk şişmanlatır PESTEMAL Beslenme ve Diyet 0 20 March 2008 10:45
Mutsuzluk şişmanlatır PESTEMAL Sağlık ve Hastalıklar 0 12 March 2008 15:28
Tehlikelidir Mutsuzluk. PESTEMAL Deneme & Düz Yazılar 0 10 November 2006 15:32

Yeni Sayfa 1

www.papatyam.org Ana Sayfa

Tefekküre Davet Köşesi

Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın

                       Instagram         

Papatyam alemdarhost.com sunucularında barındırılmaktadır.