NASÎHAT VE ALLAH’A DAVET - Papatyam Forum

Papatyam Forum

Go Back   Papatyam Forum > ..::.DİNİ KONULAR.::. > Cuma Sohbeti

Cuma Sohbeti Hayırlı Cumalar, Bütün Cuma Mesajlarınıza Bu Bölümde Yer Verebilirsiniz...

Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Alt 14 February 2014, 14:15   Mesaj No:1

umut

Papatyam Editörü
Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:umut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 1242
Üyelik T.: 19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:61
Mesaj: 13.567
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart NASÎHAT VE ALLAH’A DAVET

NASÎHAT VE ALLAH’A DAVET

NASÎHAT VE ALLAH’A DAVET
استعيذ بالله : ومن احسن قولا ممن دعا الي الله و عمل صالحا و قال انني من المسلمين
الحديث : الدين النصيحة
Muhterem Mü’minler,
Hutbemiz NASÎHAT VE ALLAH’A DAVET hakkındadır.
Nasihat, lügatte öğüt vermek, iyi ve hayırlı işlere davet etmek, kötü ve şer olan şeylerden nehyetmek, bir işi sadece Allah rızası için yapmak gibi, bir çok manayı ifade etmektedir. Nasihat, Arapça’nın muhtevası en geniş kelimelerinden biridir. Hatta bazı lügat alimlerinin ifadesine göre, Arapça’da “nasihat ve felah” kelimeleri kadar dünya ve ahiret hayırlarını bünyesinde toplayan başka kelime yoktur.
Mâide Suresi’nin 2. Ayet-i Kerimesi’nde mealen: “İyilik ve takvâda birbirinizle yardımlaşınız” buyurulduğu üzere, mü’minlerin din kardeşlerine nasihat etmeleri ve onları Allah’a iman ve itaate davet etmeleri, İslam Dini’nin ehemmiyetle üzerinde durduğu ve çok büyük kıymet verdiği hususlardandır.
Zira Cenab-ı Hak, Fussılet Suresi’nin 33. Ayet-i Kerîmesi’nde şöyle buyuruyor: “Ben şüphesiz müslimanlardanım deyip salih ameller işleyerek Allah’a davet eden kimseden daha güzel sözlü kim olabilir?”
Mealini verdiğimiz ayet-i celîlenin tefsirinde, bu şerefli işi kimlerin yaptığı ve bu işin nasıl yapılacağı, şu şekilde izah edilmiştir: “Allah’a davet, Enbiyâ’nın ve verese-i enbiyâ olan büyüklerin yoludur. Çünkü bu ayet-i kerîme başta Peygamber Efendimiz (s.a.v.) olmak üzere onun izinde giden ve basîret ile Allah’a davet eden Evliyâullah’ın hepsine şamildir. Allah’a davet, tevhid ve itaate davet demektir. Ki bunun varacağı yer de likaullah’a davettir. Hulasa Allah’a davet en güzel sözdür. Ancak böyle olması iki şarta bağlıdır: Birinci şart, İslamdır. Davet eden müslimanlardan olmalı, davetine hiç şirk karıştırmayarak, ‘Rabbimiz Allah’tır deyip sonra istikametle giden” halis mü’minlerden bulunmalıdır. İkinci şart ise, o davet yalnız kuru bir laftan ibaret kalmamalı, hâli kâline muhalif olmamalı, amel-i salih ile beraber olmalıdır. Yani evvela kendini düzeltmeli, kendisi ilahî ahlak ile ahlaklanmalı, amelleri sözüne şahit olacak şekilde çalışarak, salih amel yaparak davet etmelidir.”
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu hususla alakalı olarak bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyorlar: “Din nasihattir.” Kendisine ‘Kimin için nasihattir?’ denilince, “Allah için, Kitabullah için, Rasülullah için, eimme-i müslimîn için” buyurmuşlardır.
Dinin Allah için nasihat olmasında ilk merhale Allah’a imandır. O’na şirk koşmamak, O’na ibadette bulunmak ve ibadetlerde ihlaslı olmak, daima Allah’a itaat üzere olmak, O’na isyandan şiddetle kaçınmak, Allah için sevmek, Allah için buğz etmek, Allah’a itaat edene dost, isyan edene düşman olmak, nimetlerine şükretmek, insanları bunlara davet ve teşvik etmek… Bunların hepsi Allah’a imanın ve O’na davetin icaplarıdır.
Dinin Kitabullah için nasihat oluşunda da ilk merhale imandır. Bir mü’min bütün semavî kitapların Allah katından indirildiğine ve Kur'an-ı Kerim’in o kitapların sonuncusu ve hepsi üzerine şahit olduğuna inanır. Kur'an-ı Kerim’in Allah kelamı olduğu, O’nun tarafından gönderildiği ve O’nun tarafından muhafaza edileceği, kul sözlerinden hiç birinin ona benzemediği ve onun bir ayetinin bile benzerinin getirilemeyeceği gibi hakikatleri can-ü gönülden kabul eder. Yine Kur'an-ı Kerim’i okumak, anlamak ve hükümleriyle amel etmek, onu Müslüman nesillere öğretmek, muhafazası hususunda onlara mesûliyetlerini hissettirmek, ona dil uzatanlara karşı müdafaa etmek gibi hususlarda, azami derecede gayret gösterir. Kur'ân ilimlerinin her birini öğrenmek, neşretmek, muhkemini, müteşabihini, nâsih ve mensûhunu, umum ve hususunu bilip öğretmek için çaba sarfeder. Bütün bunlar Dinin Kur'an-ı Kerim için nasihat oluşu ile alakalıdır.

Dinin Rasülullah için nasihat oluşu da şu manaları ifade eder : Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in Allah’ın kulu ve rasulü olduğuna ve Allah katından getirip tebliğ buyurduğu esaslara iman etmek. O’nu sevip ona itaat etmeyi, Allah’ı sevip Allah’a itaat olarak kabul etmek. Zira Cenab-ı Hak: “Habibim de ki; eğer Allah’ı seviyorsanız bana tabî olun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın” , “Resule itaat eden muhakkak Allah’a itaat etmiştir” buyuruyor. Yine Allah’ın rasulünü dost edinenleri dost, O’na düşman olanları düşman bilmek, O’nun sünnetini ihya edip hayata geçirmek, bid’at ve bid’atçilerden uzak durmak, sünnet ilimlerini öğrenmek, bunları başkalarına öğretmek, O’nun ahlakıyla ahlaklanmak, edebiyle edeplenmek gibi hususların hepsi dinin Rasülullah için nasihat oluşunun ifade ettiği manalardır.
Görüldüğü üzere nasihat sadece öğüt vermek manasını değil, çok daha geniş ve muhtevalı manaları ifade etmektedir.
Muhterem Mü’minler,
Nasihat ve Allah’a davet hususunda Sahabe-i Kirâm, Tâbiîn ve ondan sonraki devirlerde yaşamış olan İslam büyükleri çok büyük gayretler göstermiş, mühim hizmetler ifa etmişlerdir. Silsile-i Sâdâtımızın büyüklerinden İmam-ı Rabbânî (k.s.) Hz. din-i İslam’ın ve İslam ahkamının tervîc edilmesi hususunda evlatlarına birçok mektuplar yazmış ve onlara nasihat etmiştir.
“Evlatlarım, Sizler Allah’ın memuru, Rasülullah’ın memuru, Kitâbullah’ın memuru, Füyûzât-ı ilâhiye’nin tevzî memurlarısınız. Yegane vazîfeniz batağa düşmüş olan ümmet-i Muhammed’in evladını bataklıktan kurtarmak, gaye, Rızâ-i İlâhî’dir.” buyuran ve Allah yolunda çok büyük hizmetler yaparak, yüzbinlerin irşad ve hidayetine; milyonlarca insanın dinini, kitabını öğrenmesine vasıta olan Hz. Üstazımız, evlatlarını dünya gözüyle son defa gördüğü son dersinde, onlara şu hadis-i şerif ve hadis-i kudsî’yi talim buyurarak, nasihat ve Allah’a davetin kıymetini ifade etmişlerdir:
“Yâ Ebâ Râfî, Senin iki elin vasıtasıyla Cenab-ı Hakk’ın bir kişiye hidayet vermesi, senin için üzerine güneşin doğup battığı her şeyden daha hayırlıdır.”
“Yâ Dâvûd, iman ve taatımdan uzaklaşmış olan bir kulu bana getirmen, benim için insanların ve cinlerin ibadetinden daha sevimlidir.”


__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR **********
KALEGÜNEY
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Papatyam Forum Ana Kategori Başlıkları

Cevaplar Son Mesajlar
Allah’ın Takdirine Kulun Aklı Ermez umut Dini Hikayeler 0 14 January 2012 10:38
Allah’ı hatırlamak için hangi duaları okumak gerekir? PESTEMAL Hadis ve Ayetler 0 09 November 2010 11:01
ALLAH'A TESLİM OLMAK İÇİN BİR DAVET. umut Çözüm Kuran Ahlakı 0 23 August 2009 17:09
ALLAH’A İMAN umut İtikat esasları 0 01 June 2008 14:34
Evlilik insanı Allah’a yaklaştırmalı mavera Dini Sohbetler 1 06 June 2007 12:09

Yeni Sayfa 1

www.papatyam.org Ana Sayfa

Tefekküre Davet Köşesi

Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın

                       Instagram         

Papatyam alemdarhost.com sunucularında barındırılmaktadır.