BİR DOST - Papatyam Forum

Papatyam Forum

Go Back   Papatyam Forum > ..::.ÖYKÜLER & HİKAYELER.::. > Öyküler & Hikayeler

Öyküler & Hikayeler Bu Bölümde Türk ve Dünya Edebiyatından Öykülere, Hikayelere Yer Verebilir, Yorum Yapabilirsiniz...

Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Alt 04 May 2006, 10:55   Mesaj No:1

cerenimo

Papatyam Paylaşımcı Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:cerenimo isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 834
Üyelik T.: 11 April 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:39
Mesaj: 498
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart BİR DOST

BİR DOST

Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın…
“Nereden çıktın bu vakitte” dememeli, bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında;
“Gözünün dilini” bilmeli; dinlemeli sormadan, söylemeden anlamalı…
Arka bahçede varlığını sezdirmeden, mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi köklenmeli hayatında; sen, her daim onun orada durduğunu hissetmelisin. ihtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli, kovuklarına saklanabilmelisin.
Kucaklamalı seni güvenli kolları,
…dalları bitkin başına omuz, yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı…
En mahrem sırlarını verebilmeli, en derin yaralarını açıp gösterebilmelisin; gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz…
Onca dalkavuk arasında bir tek o, sözünü eğip bükmeden söylemeli, yanlış anlaşılmayacağını bilmeli.
Alkışlandığında değil sadece, asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli.
Övmeli alem içinde, baş başayken sövmeli ve sen öyle güvenmelisin ki ona, övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin, “hak ettim” diyebilmelisin.
Teklifsiz kefili olmalı hatalarının; günahlarının yegane şahidi…
Seni senden iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaş…
Gözbebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin.
Ve sen ağladığında, onun gözünden gelmeli yaş…

* * *

Böyle bir dostum var benim.
Pek sık görmesem de hep yanımda olduğunu bildiğim, yalansız riyasız dertleşebildiğim.
Kuşağımın en iyisiydi hilafsız…
Beraber okuduk, birlikte koştuk son 20 yılın amansız parkurunu…
Katılasıya ağladık, doyasıya güldük yol boyu… Ekmeğimizi ve acılarımızı bölüştük. Çocuklar doğurduk, büyükler gömdük.
Sonunda yara bere içinde oraya buraya savrulduk.
Buluştuk geçenlerde…
Bitaptı; kayan bir yıldız kadar ışıltılı, bir o kadar yorgun:
“- N’apıyorsun” diye sordum.
“- Seyrediyorum” dedi; “çaresizce, öfkeyle, şaşkınlıkla ama sadece seyrediyorum”.
Seyrettiği; kuşağımızın en kötülerinin, pespayelik yarışında ipi ilk göğüsleyenlerin zirveye hak kazanmalarındaki akıl almaz gariplikti.
İyiliğin ve ustalığın bu kadar eziyet gördüğü, kötülüğün ve yeteneksizliğin bunca ödüllendirildiği bir başka coğrafya var mıydı acaba?
Okuldaki ideallerimizden, gençlik coşkumuzdan söz ettik bir süre; tozlu raftaki bir kitabı yıllar sonra merakla karıştırır gibi…
Ülkemizin kaderini değiştirmeye azimliydik mezun olurken; lakin karanlığını boğmaya yemin ettiğimiz ülke, karanlığına boğmuştu bizi…
Pazarda görsek tezgahından meyve almayacağımız adamların cenderesinde bir ömür geçirmiş, tünelden çıkış sandığımız ışığın, üstümüze gelen kamyonun farı olduğunu çok geç fark etmiştik.
Velhasılı ne sevebilmiş, ne terk edebilmiştik.
Krizde geçmişti bütün gençliğimiz; ve şimdi çocuklarımıza tek devredebildiğimiz, çok daha ağırlaşmış bir kriz…
“- İşte” diye iç geçirdi kadim dostum, “…bunları seyrediyorum bir kenardan sessizce…”

* * *

İşte en çok da böyle zamanlarda bir dostu olmalı insanın…
Yıllarca aynı ip üstünde çalışmış, cesaretle ihanet arasında gidip gelen bir salıncağın sınavında birbiriyle kaynaşmış iki trapezci gibi güvenle kenetlenmeli elleri…
“Parkurun bütün zorluğuna rağmen dostluğumuzu koruyabildik, acıları birlikte göğüsleyebildik ya; yenildik sayılmayız” diyebilmeli…
Issızlığın, yalnızlığın en koyulaştığı anda, küçücük bir kağıda yazdığımız kısa, ama ümitvar bir yazıyı, yüreğe benzer bir taşa bağlayıp birbirimizin camından içeri atabilmeliyiz:
“Bunu da aşacağız!
İmza: Bir dost!..”



Yazan : Can DÜNDAR
__________________
[url=http://imageshack.us]http://img208.imageshack.us/img208/1...ooooooojl5.gif
Alıntı ile Cevapla
Alt 04 May 2006, 11:39   Mesaj No:2

REHA

Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:REHA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 553
Üyelik T.: 07 October 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:10.Köy
Yaş:63
Mesaj: 1.867
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart rs

1 saatlik dost..

-yaşanmış bir hikâye-

hızlı bir çalışma temposunun ardından saatin beş olduğunu kat nöbetini devretmeye gelen hemşire arkadaşlar sayesinde fark etmiştik. yoğun bir servisti çalıştığım servis, çocuk servisleri hastanelerin en yoğun ve gürültülü olan servisleridir. artık günün yoğunluğu geçmiş servis sessiz bir hal almıştı aksam tedavilerini henüz bitirmiş ofiste cay içmeye gitme telasındaydım çünkü o günün ilk çayını içme fırsatı yakaladım diye kendi kendime üşünüyordum.kep dağılmış saç bas karışmış yorgun bitkin bir haldeydim tedavi odasından çıktığımda .aynada kendimi tanıyamadım ofise geldiğimde hemşire odasının telefonu çalıyordu . oturduğum yerden büyük bir güçlükle ayağa kalktım ve telefona gittim karsıdaki ses acilde trafik yaralılarının olduğunu içlerinde çocuklarında bulunduğunu damar bulamadıklarından dolayı acile yardıma gelmemi söylüyordu. tüm yorgunluğumu unutmuş hızla acil servisine yönelmiştim ki diğer telefonda nöbetçi hekimin icapçı beyin cerrahi hekimiyle gelip gelmeme konusundaki tartışmasını duydum. nöbetçi hekimin sesi ortalığı çınlatıyordu:

- ne yapalım? bırakalım olsun mu bu insanlar? gelmek zorundasınız!
- gittiğiniz davet beni ilgilendirmez! nöbet değiştirseydiniz çok önemli bir davetti madem.
- siz hipokrat yemini etmediniz mi ?

konuşma böyle sürüp giderken gelen asansöre binerek koşarak acil servisine gittim her yer kan revan içinde ağlayan koşuşturan yakınını bulmaya çalışan bir yığın insan vardı bu kalabalıkta sağlıklı bir is nasıl yapılırdı bilmiyordum ama her kez elinden geleni birilerine bakma gayretini gösteriyordu. acil serviste yatak kalmamış sedyelere insanlar yatırılıp ilk müdahale yapılıncaya kadar bekletiliyor yetersiz kalan personel yerine hastaları yukarı sevk edilen servise aileleri çıkartıyordu. onca kazazede içinde basında kimsesi olmayan ama durumu da oldukça ağır 15-17 yas arası bir genç vardı gerekli müdahalesi yapılmış fakat sevk edildiği beyin cerrahi hekimi henüz görev yerine elmediği için orada bekletiliyordu. kendime ait serum ve edavileri uyguladıktan sonra o çocuğun başına giderek ilgilenmeye çalıştım şuuru yerindeydi konuştuklarımı anlıyor fakat cevap veremiyordu son anlarını yasadığını görüyor ve yalnız olduğu için korkunç derecede üzülüyordum onu orada yalnız bırakamıyordum.zaten ben onunla ilgilenirken acil ervis boşalmış,tüm hastalar gerekli servislere dağıtılmıştı. ellerimi sımsıkı tutuyordu, bırakma dercesine gözlerinden yaşlar süzüldükçe kendimi ben de tutamaz hale gelmiştim, eğildim yanaklarından öptüm. "bırakmayacağım seni sakin ol, üzülme sakın" diyordum hiç tanımadığım, daha önce hiç görmediğim bu insana anlatılmaz bir yakınlık hissediyor, sanki onun acısının aynisini çekiyordum.

çok acı çekiyordu hem yalnızlığından hem de geçirmiş olduğu beyin travmasından .ne kadar süre daha onunla kaldığımı hatırlamıyorum. avucumu bırakmasıyla kendime geldim. o artık aramızda değildi, bu dünyayı terk etmişti ve ben gelmeyen doktoru suçluyor içimden lanetler yağdırıyordum.derken beyin cerrahi hekimi gelmişti. hastanın daha doğrusu ex (ölmüş) ölmüş gencin üzerindeki çarşafı almam söyledi.çarşafı kaldırdığımda doktorun hiç bir şey söyleme fırsatı olmadan yere düştüğünü gördüm.

ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. yemekli bir davetten gelmişti. acaba çok mu sarhoştu ya da kalp krizimi geçiriyordu diye düşünürken diğer hekim arkadaşları olaya müdahale etmişlerdi bile. ölen o gencecik insanin babasıydı bu doktor ve kendi evladının tedavisi için çok geç kalmıştı ne yazık ki. kötü günde oğlunun acısıyla felç geçirmiş ve görevine yeniden dönememişti .

.....

seni yeniden andım kerem ruhun şad olsun hayattaki bir saatlik dost bana yıllardır yaşattığın tecrübeyle dost kalan dost .. 1986


dostluk her gün 2-3 kere telefonla konuşmak değildir...

dostluk yapılması gereğine inanılan telefon görüşmeleri sırasında diğer insanların dedikodusunu yaparak karşılıklı bir şeyler paylaşıldığını zannetmek değildir...

dostluk; dost bildiğin kişinin en ince detaylarını bilme ihtiyacı gereği değildir...

dostluk; dost bildiğin kişinin senin en karışık detaylarını bilmesi gerektiği de değildir...

dostluk her hafta 3-5 kere görüşmek değildir... 1 ay, 1 sene, 5 sene seni aramayan, senin de aramadığın bir insani birdenbire arayıp, dertleşmek, hatır sormak istersen ve o insan da seni geri çevirmez ve sanki daha az önce konuşmuşun gibi kaldığınız yerden konuşmaya devam ederse, ve daha da önemlisi bu 1 ay, 1 sene, 5 sene ayrılığa rağmen bu insanin başı gerçekten sıkıştığında yardımına koşacak ilk insanlardan biriysen ve ayni şekilde onun da öyle
olduğunu biliyorsan emin ol ki..... o kişi senin dostundur... sen de o'nun...

" her tur ilişki avuç içinde duran kum taneleri gibidir. avucumuzu sıkmadan, gevşekçe tutarsak, kum taneleri kaymaz, durur. avucumuzu kapatıp, sıkmaya başladığımız an kum taneleri parmaklarımızın arasından akmaya baslar bir kısmını tutmayı basarsanız da, çoğu akıp gider. ilişkiler de böyledir. esneklik varsa, diğer insana saygı duyuluyor ve özgürlük tanınıyorsa ilişkiler bozulmaz. ama diğer insani çok bunaltırsanız ilişki de yavaş yavaş bozulur ve biter. hayatta pek çok insanla karsılaşırsın ama sadece gerçek dostlar senin kalbinde bir iz bırakır."

gerçek dostlarınızı bulup hiç kaybetmemeniz dileğiyle!!!

gulen yuzunuzun solmamasi dilegiyle...



http://www.sipidik.com/hikaye.asp?id=102
__________________
[size=10pt]ŞU FANİ DÜNYADA BAKİ GİBİ YAŞIYORUZ

BİRDE HASTAHANE KÖŞELERİNDE
[/size]
Alıntı ile Cevapla
Alt 04 May 2006, 12:11   Mesaj No:3

cerenimo

Papatyam Paylaşımcı Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:cerenimo isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 834
Üyelik T.: 11 April 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:39
Mesaj: 498
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Re: rs

Alıntı:
REHA Nickli Üyeden Alıntı
1 saatlik dost..

" her tur ilişki avuç içinde duran kum taneleri gibidir. avucumuzu sıkmadan, gevşekçe tutarsak, kum taneleri kaymaz, durur. avucumuzu kapatıp, sıkmaya başladığımız an kum taneleri parmaklarımızın arasından akmaya baslar bir kısmını tutmayı basarsanız da, çoğu akıp gider. ilişkiler de böyledir. esneklik varsa, diğer insana saygı duyuluyor ve özgürlük tanınıyorsa ilişkiler bozulmaz. ama diğer insani çok bunaltırsanız ilişki de yavaş yavaş bozulur ve biter. hayatta pek çok insanla karsılaşırsın ama sadece gerçek dostlar senin kalbinde bir iz bırakır."

gerçek dostlarınızı bulup hiç kaybetmemeniz dileğiyle!!!

gulen yuzunuzun solmamasi dilegiyle...



http://www.sipidik.com/hikaye.asp?id=102
İNANIN ÇOK ETKİLENDİM ÇOK GÜZEL BİR YAZI TEŞEKKÜR EDERİM ELLERİNİZE SAĞLIK......
__________________
[url=http://imageshack.us]http://img208.imageshack.us/img208/1...ooooooojl5.gif
Alıntı ile Cevapla
Alt 04 May 2006, 12:24   Mesaj No:4

gebzelim

Papatyam Paylaşımcı Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:gebzelim isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 810
Üyelik T.: 29 March 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:34
Mesaj: 223
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Gerçek dost

Kuşun soğuk yerlerden sıcak yerlere göç etme vakti gelmiştir. Ve kuş uçmaya başlar. Günler aylar geçmiştir ve kuş uçmaktan o kadar yorulmuşturki artık uçamaz hale gelmiş, Ve yere düşmüştür. Yorgunluktan kanadını kıpırtadacak hali yoktur ve havada çok soğuk olduğundan kuş donma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Oradan öküz arabasıyla geçen köylünün öküzünden çıkan dışkı tam kuşun üzerine gelmiştir. Ve soğuktan ölmek üzere olan kuş bu dışkı sayesinde ısınmaya başlamıştır. Bir süre sonra kuş eski gücüne kavuşmuş ve dışkı sayesinde ısınmıştır. artık dışkının içinde ötmeye başlamıştır. Oradan geçen kedi bu sesleri duyar, dışkıyı açarak kuşu yer. buradan çıkarılacak ders ;
Bize her çamur atan düşman olmayabilir,
bize her çamurdan çıkaran dost olmayabilir.

Gerçek dost bulmak zordur. Ya tekdir yada yoktur.

saygılar
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz
Alıntı ile Cevapla
Alt 04 May 2006, 12:49   Mesaj No:5

Mekansiz

Guest
Avatar Otomotik
Durumu:
Papatyam No :
Arkadaşları:
Cinsiyet:
Mesaj: n/a
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:
Takdir Et:
Standart BİR DOST

Bir bir söner şehrin ışıkları. İnceltilmiş yalnızlık sözleri salınır; koyu lacivert gecenin koynunda... Yalnızlığın da imitasyonu sürüldü piyasaya diye geçirirsin içinden, gülümsersin.
Bir sigara yakar, usulca aralarsın perdeyi. Buz tutmuş camın alnına değdiği yerde tütmeye başlar, yitirilmiş sevdaların pişmanlığı...
Arka sokaklardan boğuk motor sesleri işitirsin. Bilirsin her gidenin bir yere vardığını... Ama yollar kendine öncedir, varamaz bir yere, bunu da bilirsin.
Uzar gider köpek ulumaları, ıssız caddeler boyunca... Buğulanmış cama harfler çizersin. Anlamlı hiçbirşey kalmamıştır aklında...

Eğilirsin. Bir kitap alırsın kitaplığın en alt rafından... Okumak isteyip istemediğini bilmezsin. Rastgele karıştırırsın sayfaları. Kemirmeye başlar içini, geceyi uzatmak için kurduğun tüm tuzakların boşa gitmesi... Sabahın ilk ışıklarına yakalanmaktan korkarsın. Alelacele bırakırsın kitabı bir sehpaya. Unutursun gece lambasını kapamayı, yorganı üstüne çekersin...

Bilirsin her gidenin bir yere vardığını...
Ama yollar kendine öncedir, varamaz bir yere.
Bilirsin...
Alıntı ile Cevapla
Alt 04 May 2006, 12:54   Mesaj No:6

cerenimo

Papatyam Paylaşımcı Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:cerenimo isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 834
Üyelik T.: 11 April 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:39
Mesaj: 498
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart BİR DOST

Alıntı:
Mekansiz Nickli Üyeden Alıntı
Bir bir söner şehrin ışıkları. İnceltilmiş yalnızlık sözleri salınır; koyu lacivert gecenin koynunda... Yalnızlığın da imitasyonu sürüldü piyasaya diye geçirirsin içinden, gülümsersin.
Bir sigara yakar, usulca aralarsın perdeyi. Buz tutmuş camın alnına değdiği yerde tütmeye başlar,

Bilirsin her gidenin bir yere vardığını...
Ama yollar kendine öncedir, varamaz bir yere.
Bilirsin...
HEPİMİZİ HERŞEYİ BİLİRİZDE YAPMAYIZ NEDENSE
TEŞEKKÜR EDERİM....
__________________
[url=http://imageshack.us]http://img208.imageshack.us/img208/1...ooooooojl5.gif
Alıntı ile Cevapla
Alt 04 May 2006, 12:56   Mesaj No:7

cerenimo

Papatyam Paylaşımcı Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:cerenimo isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 834
Üyelik T.: 11 April 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:39
Mesaj: 498
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Re: Gerçek dost

Alıntı:
gebzelim Nickli Üyeden Alıntı
Bize her çamur atan düşman olmayabilir,
bize her çamurdan çıkaran dost olmayabilir.

Gerçek dost bulmak zordur. Ya tekdir yada yoktur.

saygılar
YORUM İÇİN TEŞEKKÜRLER...
__________________
[url=http://imageshack.us]http://img208.imageshack.us/img208/1...ooooooojl5.gif
Alıntı ile Cevapla
Alt 04 May 2006, 13:02   Mesaj No:8

mevlutgunes

Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:mevlutgunes isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 164
Üyelik T.: 01 March 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:Afyon/Bolu
Mesaj: 971
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart BİR DOST

Tİlkİ İle Kurt


Tilki ile Kurt

Tilki ormanda gezmektedir. Bir ağacın dalında asılı bir geyik budu görür. Açtır ama şüphelenir, kontrol etmeye baslar ve görür ki bu bir tuzak. Geyik butu bir iple bombaya bağlıdır. Epeyce uzağa gider ve başını kollarının üzerine koyarak yatar, biraz sonra kurt gelir, butu görür ve yatan tilkiyi de tabii. Tilkiye sorar:

- Ne yapıyorsun dostum ?

Tilki cevap verir:

- Hiç, yatıyorum.

- Burada bir but var.

- Evet var.

- Neden yemedin ?

Tilki sakince cevap verir:

- Bugün orucum.

Kurt kendinden emin:

- Ben yiyeyim o zaman

Tilki, "Buyur afiyet olsun" der. Kurt, buta uzanır uzanmaz bir patlama olur: ortalık toz duman. Kurt yaralanır. Kurt hareketsiz, perişan halde yatarken, tilki sakince butu yemeye başlar. Bunu gören kurt :

- Lan şerefsiz, hani oruçtun ?

Tilki, pişkin pişkin :

- Biraz önce top patladı duymadın mı ?
__________________
img]http://img321.imageshack.us/img321/8944/alaksresi7dg1fk7ca8xj1zm.gif[/img]
Alıntı ile Cevapla
Alt 04 May 2006, 13:07   Mesaj No:9

cerenimo

Papatyam Paylaşımcı Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:cerenimo isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 834
Üyelik T.: 11 April 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:39
Mesaj: 498
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart BİR DOST

Alıntı:
mevlutgunes Nickli Üyeden Alıntı
Tİlkİ İle Kurt
?
PAYLAŞIM GÜZEL SAĞOLUN...
__________________
[url=http://imageshack.us]http://img208.imageshack.us/img208/1...ooooooojl5.gif
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Papatyam Forum Ana Kategori Başlıkları

Cevaplar Son Mesajlar
BİR DOST' A mevlutgunes Yakılacak Şiirleriniz 5 06 April 2007 08:35
DOST? EDALI Yakılacak Şiirleriniz 3 02 March 2007 13:46
BİR DOST.... cerenimo Öyküler & Hikayeler 3 20 May 2006 12:55

Yeni Sayfa 1

www.papatyam.org Ana Sayfa

Tefekküre Davet Köşesi

Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın

                       Instagram         

Papatyam alemdarhost.com sunucularında barındırılmaktadır.