|
Öyküler & Hikayeler Bu Bölümde Türk ve Dünya Edebiyatından Öykülere, Hikayelere Yer Verebilir, Yorum Yapabilirsiniz... |
|
Seçenekler |
21 April 2006, 20:42 | Mesaj No:1 |
Durumu:
Papatyam No :
792
Üyelik T.:
24 March 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
|
Bİr Sevda Masali
Bİr Sevda Masali Zamanın içinde geçmişin kendisinde biraz kızgın biraz yorgun bir çoban varmış. Yine bir gün koyunlarıyla beraber dağlarda gezerken güneşin bunaltıcı sıcağı ve dağ tepe gezmenin verdiği yorgunlukla bir söğüdün altına oturur ve başlar kavalına çalmaya. Kavalından dökülen nameler ilerde büyük bir sanat eserinin öncülüğünü etmektedir. Kavalını çalarken uykusu iyice bastırmıştır ama uyursa kuzuların başına bir hal geleceğinden korktuğu için uyuyamamaktadır. Uyuyamasa da hayal kurmaya başladığı sırada sıcağın ve yorgunluğa dayanamayıp uyuyakalmıştır. Daha sonra rüyasında beyazlar içinde bir kız görür ve aşık olur. Günler birbirini kovalar ancak kızla konuşma cesaretini bir türlü gösteremez. Her geçen gün iyiden iyiye bağlanmaktadır. Ama kimse bu derdine ortak olmamaktadır her ne kadar kendi derdini kendi çözen biride olsa ilk defa omzunu dayayacak bir dost aramaktadır. Maalesef yine yalnızdır. Ona her gün mektuplar, şiirler, şarkılar yazar rüyasında ama çoğunu beğenmeyip yırtar atar. Bu süreç böyle devam edip gider ama artık dayanacak takati kalmamıştır. Bir gün yanına gider ama birde ne görsün parmağında bir alyans. Beyninden vurulmuşa döner ve bu işin aslını öğrenmek için kadıya gider. Kadının kapısını çalar ve içeri girer: "Selamın aleyküm"der çoban "Aleyküm selam"der Kadı "Sizin engin bilgilerinize dayanarak bir şey sormak istiyorum" "Tabi evladım" "Ben deliler gibi bir kız vurgunum" "Ne kadar güzel bir şey bu, sorun nedir?" "Sorun, onun parmağında bir yüzük gördüm ve buna gerçekten çok üzüldüm" "Nasıl bir yüzüktü?" "Gümüş, fazla işlemesi olmayan sade bir yüzüktü" "Peki hangi elinin parmağında takalıydı" "Sağ elinin yüzük parmağında efendim" "Sana bir şey söyleyeyim oğul! Yüzük vardır kelepçe gibidir bu yüzüğü takan insanlar birbirinden hiçbir zaman kopmaz, yüzük vardır sadece formalite icabı takılır sorun onu takmak değil taşımaktır. Onun için sana bir nasihat "Gördüğün her şeyi gerçek sanma ama gerçek değil deyip de aldırmazlık yapma"der kadı ve çoban yanından teşekkürlerini sunarak ayrılır. Çoban, kadının yanından ayrıldıktan sonra aşığını tanıyan birilerini bulmak için yola koyulur, kasabaya gelir. Sorar soruşturur ve onu tanıyan birine rastlar ancak o hiçbir şey bilmemektedir sevdalısı hakkında. İyice çıkmaza giren çoban artık kaybedecek hiçbir şeyinin olmadığını düşünerek sevdalısıyla konuşmaya karar verir. Ancak konuşmak için bir türlü ortam bulamamaktadır. Düşünür taşınır ve bir name yazar yazdığı nameyi kapısının önüne bırakır ve kaçar. Ondan sonra beklemeye koyulur. Aradan kısa bir zaman geçtikten sonra bir name gelir, hemen mahfazayı yırtarak açar, içinde yazılı olanları okuduktan sonra sevinçten çılgına döner. Tam o sırada çok şiddetli bir fırtınayı hisseder ve gözlerini açtığında her şeyin bir rüya olduğunu anladıktan sonra büyük bir üzüntü yaşar ve bu üzüntü bununla sınırla kalmamaktadır kafasını kaldırıp etrafına baktığında ona emanet edilen yüzlerce koyunun kurtlar tarafından talan edildiğini görür. Ama rüyasında gördüğü kızın her şeyi kaybedecek kadar değerli olduğu gelir aklına ve kafasını yerden kaldırdığında o nur yüzlü sevgili tam karşısındadır, hiçbir şey söylemez alır kavalı eline rüyadan önce çaldığı nameyi çalar ve üzerine şu sözleri yazar: Eski bir gelinliğe Bir bakır bileziğe Annemden kalan bu yüzüğe RAZIYSAN GEL BENİMLE Bir tanrım var bir de sazım Şu dünyada yapyalnızım Yarınımdan umutsuzum RAZIYSAN GEL BENİMLE Bazen aç bazen susuzluk RAZIYSAN GEL BENİMLE Bir lokma ekmeğe Bir yudum su içmeye Yine de şükretmeye RAZIYSAN GEL BENİMLE Bir tanrım var bir de sazım Şu dünyada yapyalnızım Yarınımdan umutsuzum RAZIYSAN GEL BENİMLE Bazen aç bazen susuzluk RAZIYSAN GEL BENİMLE
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz |
22 April 2006, 14:21 | Mesaj No:2 |
Guest
Durumu:
Papatyam No :
Arkadaşları:
Cinsiyet:
|
Bİr Sevda Masali
Yüreğimi zinciledim
Ellerimi kelepceledim Yinede durmadı kalemım Kırdım sonunda kalemi Kestim cezasını İsyanlarda suan tüm kelimeler Cümlelerim haykırıslarda Dınlemedı hükmünü yüreğim Kırdı zincilerini Kesti benim cezamı Şimdi kırılan kalemlerin Yakılan kağıtların yerine Duvarları kağıt etti Parmaklarımı kalem Mürekkebimse kanım oldu Tükenene kadar yazmaya devammm |
22 April 2006, 15:22 | Mesaj No:3 |
Durumu:
Papatyam No :
792
Üyelik T.:
24 March 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
|
Bİr Sevda Masali
Kac gecedir seni uyuyorum, Seni uyaniyorum kac sabahtir, Bilmiyorsun ! Ismin hala dudaklarimda gizli, Seni iciyorum sabah aksam kac dumandir, Gozlerimde tutuyorsun. Seni agliyorum kac damladir, Seni guluyorum, Bilmiyorsun ! Kac siirdir seni yaziyorum kalbime Seni ciziyorum kac resimdir Seni cagiriyorum turku, turku, Bilmiyorsun ! Kac gundur seni usuyorum, Sana yaniyorum kac haftadir Bilmiyorsun ! Kac buluttur islaniyorum askindan Yuzum sen, gozum sen, sacim sen oldun. Kac aynadir sen duruyorsun karsimda Kac ormandir yaniyorsun yuregimde Bilmiyorsun ! Kac olumdur oluyorum ardindan Kac mezardir gomuyorum askini, olmuyor. Seni neden sevdigimi, nasil sevdigimi Bilmiyorsun ! Kac gecedir seni uyuyorum, Seni uyaniyorum kac sabahtir Bilmiyorsun ! Kac zamandir sana ihtiyacim var; Bilmiyorsun !
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz |
04 May 2006, 09:52 | Mesaj No:5 |
Durumu:
Papatyam No :
834
Üyelik T.:
11 April 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:39
|
Bİr Sevda Masali
beni karanlıkta yalnız bıraktın
ve bir sahtekar gibi bana acı verdin konuşmaya gerek yok açıklama yapmak için yorulma hiçbirşey tekrar aynı olmayacak ve aşkımız hiçbir zaman yeniden canlanmayacak bana pişmanlıklarından bahstme. bi daha asla ruhumu okşayamayacaksın ve asla kalbimin derinliklerine inemeyeceksin yalanlarını duymak istemiyorum wowww,artık çok geç sana kızgınım ex aşkım, senden nefret ediyorum ölümü hissediyorum derince ve anlıyorum her şeyin sonunda yalan olduğunu ruhum ve kalbimle savaşıyorum senden kurtulmaya çabalıyorum...
__________________
[url=http://imageshack.us]http://img208.imageshack.us/img208/1...ooooooojl5.gif |
04 May 2006, 11:14 | Mesaj No:6 |
Durumu:
Papatyam No :
792
Üyelik T.:
24 March 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
|
Bİr Sevda Masali
Yaşanmış Bir Sevda Masalı
“(*)Dünyada iki gül olsun, biri kırmızı biri beyaz, sen beni unutursan kırmızı gül solsun, ben seni unutursam beyaz gül kefenim olsun”. “Bir söylenceye göre düşman iki ailenin çocukları olan Ali ile Zehra biribirine ölesiye sevdalıymışlar. İki genç daha çocukken ailelerinin düşmanlığına rağmen, gönül verip sevmişler biribirilerini. Aşkları, gökle- yerin aşkı kadar büyük, çiçekle suyun-aşkı gibi temizmiş… Günler gecelere, geceler günlere akıp giderken, herkes aşkına göre almış hisesini hayatın pınarından.. Yıllar su gibi akıp gitmiş, Ve yöre de herkesin dilinde Zehra kızın güzelliği söylenir, Zehra kızın güzelliği konuşulur olmuş. Taa.. topuğuna kadar inen saçları, simsiyah gözleri, inci dişleri, kıpkızıl dudakları, pembe yanakları ve tanrı heykelleri gibi kusursuz bedeni ile perileri kıskandıracak kadar güzel ve alımlıymış… Derken Ali ile Zehra büyüyüp evlenme çağına erişmişler ama evlenmelerine her iki tarafta bir türlü razı olmamış. İki düşman aile arasında kavgalar başlamış, günlerce silahlar patlamış… Zehra ile Ali de çevrelerine aşklarını, biribirine bağlılıklarını kanıtlamak için evlerini terkedip iyi yürekli bir çobanın yardımıyla uzak bir vadideki mağaraya gizlenip yıllarca orada barınmışlar. Zehranın kardeşleri her yeri aramış taramışlarsa da hiç bir yerde izine rastlamamışlar. Epey bir zaman yabani meyveler, bitkiler, kökler yiyerek ve geceleri çobanın köyden taşıdığı yiyeceklerle yaşamını sürdürmüşler… Dolunaylı gecelerde iki derin vadi arasındaki mağaranın önünde oturup, alt tarafından çağıl çağıl akan sulara bakarak dağlara, taşlara türküler yakmışlar. Zehra kızın saçları gece, gözleri yıldız, bakışları gökkuşağını andırırmış. Baktıkça rengarenk bir ahenk sararmış vadinin içini… Her sabah gün burada aşkla başlayıp, aşkla bitermiş… Kuşların inceden soluyuşu, ağacların nazlı nazlı sallanışı, yaprakların hışırtısı bir başka güzelleştirirmiş çevreyi… Renk renk, desen desen çicekler içinde, pınarların da akışıyla bu renk ve ahenk harmonisi, iki gönül coğrafyasının ve iki yurek ikliminin mutluluğuyla uzayıp gitmiş günler… Genç adam sevdiği kıza her gün hayran hayran bakarak sazına sarılıp türküler dizermiş ırmaklara… Dağ, taş dillenirmiş sesinde… Sevdiğinin gözleri denizin incileri, dişleri mercan, saçları gecenin karanlığı, gülüşü bahar gülü kadar güzelmiş, güldükçe cangülleri saçılırmış dağa, taşa… Sonra Zehra kızın kardeşleri iz sürüp yatmışlar pusuya. Herşeyden habersiz dağlara, kayalara saz çalıp sevdiğinin ceylan gözlerine türküler söyleyen Ali tek kurşunla kayadan aşağı yuvarlamışlar. Ağıt yakıp saçlarını yolan Zehra kız Ali nin acısına dayanamayıp ümitsizliğe kapılarak oda kendini aynı uçurumdan aşağı bırakır. İkisi yan yana gömülür. Sonraları kızın baş ucuna ak, erkeğin başucunda al bir gül fidanı çıkar ve her bahar yeşerip biri ak biri kırmızı gül açarak biribirine sarılarak tekrar kavuşurlar hiç ayrılmamak üzere.... Yelpınarın suyu gövdelerine değdikçe ağlamışlar, iri iri yaşlar süzülmüş yapraklarından… Beyaz duvağını takıp tomurcuğuna, ağıtlar yakmışlar kayalara dönüp sırtını munzur dağına. Ne zamanki acısı, ne zamanki hasreti işlemiş kayalara bu iki çiçeğin, paramparça olmuş kayalar, her parça kızıl bir ağgül olmuş kanamış. Yıllarca pınarlar kan akmış… Tarifsiz bir acı çökmüş her yana… İşte o gün bu gündür her bahar biribirine kenetlenen bu iki çiçeğin olduğu yerde ağlama ve inilti sesleri duyulur geceleri… Halk arasında mağaranın önünde gömülü olduğuna inanılan bu iki sevgilinin aslında ölmediklerinin, onların değişik zamanlarda değişik şekillerde göründüğüne dair rivayet edilir. Halk arasında hala iki sevgilinin, iki çiçeğe dönüşerek yaşadıklarına inanan yörenin gençleri. Bu söylentilerin de etkisiyle olacak ki, her bahar mağarayı ziyaret ederek dilek tutup kısmet ve murat duası ederler… Rüzgarın sesi bu yörelerde her gece yaşanmış efsaneleri fısıldar. Bazen yaşlı bir ninenin anlattığı masalda dillenir, bazen de bir sazın tellerindeki ezgide...
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz |
04 May 2006, 11:21 | Mesaj No:7 |
Durumu:
Papatyam No :
810
Üyelik T.:
29 March 2006
|
tşk
eline yüreğine sağlık
Sevmek Cesaret İster Fırtınalı deniz gibiyim Kabardıkca kabarıyorum Acılarla boğuşuyorum Beni sevmek cesaret ister Bazen bulut gibi dolarım Bazen barut gibi olurum Bazen volkan gibi kaynarım Beni sevmek cesaret ister Sanırsınki kaf dağı benim Sanırsınki kalpsiz biriyim Sanırsınki sevmeyi bilmem Beni sevmek cesaret ister Çılgınlık var benim kanımda Ferhat,Mecnun neki yanımda Leylam olmak istiyorsunda Beni sevmek cesaret ister
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz |
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Papatyam Forum Ana Kategori Başlıkları |
Cevaplar | Son Mesajlar |
GÜL MASALI | pamukKALE | Öyküler & Hikayeler | 0 | 13 March 2008 14:30 |
Su ve Sevda | PESTEMAL | Deneme & Düz Yazılar | 2 | 05 July 2006 10:29 |
Masallarin Masali | Mekansiz | Yakılacak Şiirleriniz | 0 | 08 April 2006 16:39 |
Tefekküre Davet Köşesi |
|
Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın |