TAN - Papatyam Forum

Papatyam Forum

Go Back   Papatyam Forum > ..::.ÖYKÜLER & HİKAYELER.::. > Deneme & Düz Yazılar

Deneme & Düz Yazılar Bu Bölümde Türk ve Dünya Edebiyatından Deneme ve Düz Yazılara Yer Verebilir, Yorum Yapabilirsiniz...

Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Alt 03 October 2006, 09:55   Mesaj No:1

Papatyam

Papatyam Site Yöneticisi
Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:Papatyam isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 1546
Üyelik T.: 11 March 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
Mesaj: 1.864
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart TAN

TAN


TAN KIZILLIĞI

Ortaköy’deki Ufuk çay bahçesi…Denize karşı Türk kahvelerini yudumlayan yaşlı sevgililer,kıyıda balık tutan adamlar,bir köşeye çekilip koca kitabını okumaya çalışan turkuaz etekli kız,elleri cebinde uzaklara bakan bir delikanlı,torununa günlük koşuşturmalarından dert yanan nine,sohbete dalmış iki kadın,volkmeninden çıkan müziği dalga sesine tercih eden bir genç,elinde alışveriş torbaları,her halinden şehirli olduğu belli süslü bayan,işten henüz çıkmış ya yarınki toplantının hesabını yapan ya da yorgunluklarını bu eşsiz manzaraya bırakan takım elbiseli üç iş adamı…Yine tıka basa dolu çay bahçesi.Bu kalabalığın az ötesinde duran beyaz plastik bir masa ve iki sandalye.Ha yıkıldı ha yıkılacak kirli beyaz bir duvar sinsice izliyor o plastik masa ve iki sandalyeyi.Ben duvarın ardında yine sessiz,yine mahzun,yine kırılmış o masadaki iki kişiye bakıyorum.Biraz da kıskanarak…
Doğanın da bir garezi var bana,belli.Babasıyla dalga geçen yaramaz bir çocuk gibi vücuduma fırlatıyor sert oyuncaklarını.Yüreğimi yerinden oynatırken sert fırtınalar,günün bu vaktinde kızıl olan ağaç yapraklarının üzerinde pineklemekte pamuksu meltemler.Yaz canlanırken her yerde kırk sonbaharda gönlüm hep.Uzun parmaklarım kimse görmesin diye kapatırken ıslak yüzümü,akşamsefaları inadına açıyor pembe kollarını.Bir mevsimlik hayatlarıyla bu yaz mevsiminde her gecemi şenlendiren ateş böceklerini kıskandırır yaştayım ama her akşam şu gri beyaz duvarın ardından köşeye çekilmiş fısıldayan o iki kişiyi izlerken gizli gizli kaç kere ölüp dirildim kim bilir?...
O iki kişi… Biri Derin…En yakın erkek arkadaşım.Sırdaşım,can yoldaşım, dostum…Ya da ben öyle sanıyordum.Masmavi gözleri vardır benim gibi.Limitlere bağımsız yaşar hayatı.Sever,sevilir.Belki de bu benzer özelliklerimizdi birbirimize ‘’bağlanmamıza’’ sebep.Bağlanmak diyorum çünkü biz görünmez,ince keman yaylarıyla bağlıydık.Bir araya geldiğimiz yerlerde bir armoni,bir nota yahut bir kafiye olurduk. İnsanlar benden daha az tanırdı onu, ama daha çok severdi.Herkesçe kanıksanmıştım ben çünkü. Belki o da kanıksamıştı beni; ondan yaşanıyordu bunlar.Benden daha hırçındı.
Bir köpürdü mü yaklaşılmazdı yanına. Hala da öyledir. Her şeyimi paylaşırdım onla,çünkü en iyi arkadaşımdı. Sevdiğim insanı da söyledim ona.Derin…En harbi dostum.Ya da ben öyle sanıyordum.
Işık…O iki kişiden diğeri.Sevdiğim insan.Sevgimi bir türlü anlatamadığım insan. Sarı saçları vardır upuzun.Bakışlarıyla insanın içini ısıtır.Yanımda olmadığı geceler kara örtülerin altına girer,ağlarım sessizce.
Onu sevdiğimi Derin’e söyledim.Derin de Işık’a kendisinin onu sevdiğini söyledi. Bana tek kelime bile etmeden…Ve kopardı keman yaylarını…Keman yayları koparken nasıl ses çıkar bilirsiniz…İçi yakar o ses.
Şimdi çay bahçesinde Işık,Derin’in kulağına eğilmiş bir şeyler fısıldıyor.Her akşam burada buluşuyorlar.Ben de nedensiz bir şekilde onları bu gri beyaz duvarın ardından izliyorum gizlice.Dostumu ne kadar yanlış tanıdığımı görüyorum,sevdiğimin yaptıklarını izliyorum.’’Seni seviyorum’’ demek bu kadar zor olmamalıydı.
Aman Allah’ım!...Öpüşmeye başladılar.Etraftakiler onlara bakıyor.Elleri kenetlenmiş yaşlı sevgililer beni de gördü galiba.Üçümüze bakıp aşklarını tazelerken onlar,ben utançtan kıpkırmızı oluyorum.Sanki giyotinle başım kesilmiş de üstüm başım kana bulanmış gibi…Dizlerimin üstüne çöküyorum ve yavaş yavaş ölüyorum.
Ben…Adım Özgür.Siz bana gökyüzü diyorsunuz.Arkadaşım Derin…Namı diğer deniz…Ve sevdiğim kadın Işık…Işığınız,güneşiniz…
Sizin ‘’tan’’ dediğiniz ve hayranlıkla o çay bahçesinden izlediğiniz bu görüntü aslında bir hayal kırıklığı,bir ölüm…Benim ölümüm…Ve ben Işık’ın gelmesiyle yanıma
her gün canlanıyor ve bu tan vakitleri hep ölüyorum.Kızıyorum bazen,yıkıyorum önümdeki duvarı.Gözyaşlarım dökülüyor üzerinize.’’Yağmur’’ diyorsunuz ve altında yürüyüşün romantik olduğunu söylüyor bazılarınız.
Benim acı çektiğim her an mutlusunuz yani.Benden bu kadar mı nefret ediyorsunuz?Ben olmasam siz de olmazdınız ki…



Yazan:ÖZGÜRgkyz Yer:ORTAKÖY sahili
Ufuk çay bahçesi
Zaman:Tan vakti






HAKKI YÜKSEL
__________________
"Bilgi Paylaştıkça Çoğalır"
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yeni Sayfa 1

www.papatyam.org Ana Sayfa

Tefekküre Davet Köşesi

Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın

                       Instagram         

Papatyam alemdarhost.com sunucularında barındırılmaktadır.