|
Deneme & Düz Yazılar Bu Bölümde Türk ve Dünya Edebiyatından Deneme ve Düz Yazılara Yer Verebilir, Yorum Yapabilirsiniz... |
|
Seçenekler |
15 May 2006, 13:12 | Mesaj No:1 |
Papatyam Site Yöneticisi
Durumu:
Papatyam No :
1546
Üyelik T.:
11 March 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
|
Ben Anneyim...
Ben Anneyim... [size=18px]Ben anneyim![/size] Seni, bir hücreden yaşamaya layık bir canlı haline getiren benim. Seni ıstırapların en büyüğüyle doğurdum; sevinçlerin en büyüğüyle kollarıma aldım. Sana ilk davranışı, ilk gülüşü, ilk bakışı, ilk heceyi ben öğrettim. Seni karşılıksız, menfaatsiz, tertemiz ilk ben sevdim. Sana hayatta ilk lazım olacak dersleri ben verdim. Senin yüzünden ilk acıları ben duydum. İlk ağlayışlarını benim göğsümde dindirdin. İlk sırrını bana açtın. İlk dost beni edindin. [size=18px]Ben anneyim![/size] Bana her zaman güvendin. İlk aşkını ben hissettim. Üzüntülerin benim üzüntülerim oldu. Seni pencerelerde bekledim, gelişinde kapılara koştum. Seni her zaman aynı duygularla bağrıma bastım, seninle iftihar ettim, Seninle taçlandım, şereflendim. [size=18px]Ben anneyim![/size] Ben, Tanrı'nın en büyük lütfuna layık görülmüşüm. Ben bereketim. Ben Tanrı gibi insan yaratabiliyorum. Ben yeryüzünde iyi ve güzel, kötü ve çirkin herşeyin mesuliyetini taşıyorum. Medeniyet benim, mazi benim, gelecek günlerin ümidi benim. [size=18px]Ben anneyim![/size] Ben insanlığın başı ve sonuyum. Ben hayata şekil veren sanatkarım. İstediğim renkleri kullanır, istediğim gibi yontarım. Beynine ilk nakşolacak sözler benim, kalbe ilk yerleşecek duygular benim duygularımdır. Ben cennet ve cehennemim. Ben istersem sevgi kardeşlik ve dostlukla büyütürüm; istemezsem kinle, düşmanlıkla içini doldururum. Ben dünyaya nizam veren iradeyim. [size=18px]Ben anneyim![/size] Ben sabır ve tahammülüm. Ben en yumuşak ve en sertim. Cesur olmayı nasıl benden öğrendinse, korkuyu da ben sana öğrettim. Seni ilk öpen ve ilk döven benim. Sevmek, aşık olmak, şefkat, kin, dostluk ve düşmanlık duygularının hepsi bende. [size=18px]Ben anneyim![/size] Bir acı duyarken beni çağırırsın. Ben teselliyim. Ölsem bile gözüm arkamdadır. Ben endişelerin derin kuyusuyum. Kendi içime düşerim. Ben bütün alakaların mihrakıyım. Cömert olduğum kadar hasis, kıskanmaz göründüğüm derece de kıskancım. Evet, seni kıskanırım. Sen benim eserimsin, sen benim emeğimsin. Sen benim güzel günlerim, geçen ömrüm, bütün hatıralarımsın. Seni kıskanırım. Seni bu duygumla bunaltır, isyan ettirir, üzerim. Seni kendime hasretmek isterim. Bunun için kıskanırım seni. [size=18px]Ben anneyim![/size] Ben saygının mihrabıyım. Önümde diz çökmeni isterim. Gönlünde yer etmeyi isterim. Hakkım ödensin isterim. Unutulmaktan korkarım. Baş üstünde ve baş köşende yerim. Bu benim hakkım. [size=18px]Ben anneyim![/size] Ve son nefesimde... Her zaman... Sütüm ve hakkım helal olsun yavrum derim. Yarım asırlık bir anneler günü yazısı. Sadun Tanju, Vatan gazetesi-1957
__________________
"Bilgi Paylaştıkça Çoğalır" |
15 May 2006, 13:23 | Mesaj No:2 |
Durumu:
Papatyam No :
834
Üyelik T.:
11 April 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:39
|
Ben Anneyim...
ABLAM PAYLAŞIM İÇİN SAĞOL ÇOK GÜZEL...
Ben anneyim! Ve son nefesimde... Her zaman... Sütüm ve hakkım helal olsun yavrum derim. Yarım asırlık bir anneler günü yazısı.
__________________
[url=http://imageshack.us]http://img208.imageshack.us/img208/1...ooooooojl5.gif |
15 May 2006, 14:30 | Mesaj No:3 |
Durumu:
Papatyam No :
553
Üyelik T.:
07 October 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:10.Köy
Yaş:63
|
RS
Kadın nedir? Kadının aslî görevleri nelerdir?
Allah Teala imtihan yoluyla tekâmül edebilecek özellikte bir varlık yaratıp, onu, onun için gelişme mekânı olarak hazırladığı dünyaya yerleştirdi. Bu varlık insan idi ve erkek kadın olarak iki türü vardı. İlki Âdem ve Havva olan bu insanları dünyaya gönderdi ve “size benden bir hidayet geldiği zaman, kimler benim hidayetime uyarsa, artık onlara bir korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.” (Bakara 38) buyurarak bundan sonra olacakları onlara özetledi. Bundan anlaşılıyor ki insanın, kadını ile erkeği ile dünya serüveni ayette çizilen çerçevede sürecekti. Allah insanlara zaman zaman hidayet vasıtası olacak peygamberler ve kitaplar gönderecek, insandan onların direktiflerine göre yaşamalarını isteyecekti. Temel görevi, adına imtihan dediğimiz, bu kulluk olan insanın her bir türüne Allah Teâlâ farklı karakterler, farklı roller verdi. Dolayısıyla her tür, kendi çerçevesinde kulluk görevini yerine getirmekle sorumlu tutuldu. Fazileti, şerefi ve manevî dereceyi belirleyen kıstas, kadın ve erkeğe verilen roller değil, adına “takva” dediğimiz kulluk performansı ve samimiyeti olacaktı. Erkek olarak yaratılmış bir insan, kendisine verilen yetki ve roller çerçevesinde vazifesini ne kadar tam yaparsa o derece manevî yüksekliğe ulaşır ve mükâfatlandırılır. Kadın olarak yaratılan bir başka insan da aynı şekilde kendisine verilen roller ve yetkiler çerçevesinde vazifesini ne kadar yaparsa, o derecede manevî yüksekliğe ulaşır, imtihanı başarmış olur ve büyük mükâfatlara ulaşır. Bu açıdan, her biri insan olmak ve aynı yüce imtihana tâbi tutulmak haysiyetiyle, İslam’a göre kadın erkek eşittir. İslam gerçekçi bir din olduğu için fıtratı inkar etmez, dolayısıyla da yaratılışları, karakterleri, güçleri, psikolojik durumları farklı olan kadın ve erkeği, basit eşitlik çerçevesi içinde ele almaz, manevî değer ve insanî yücelikler açısından eşit sayar. Buna göre bir erkek görevlerini ihmal ederek ve rollerini yerine getirmeyerek, hayvanlardan bile aşağı mertebeye inerken dünyevi olarak o erkeğin hâkimiyeti altında bir rol verilmiş bir kadın, cennette herkesin imrendiği yüksek bir mertebe kazanabilir. Bunun tersi de çıkabilir. Netice itibarıyla kadın, Allah’ın hitabına nail olmuş, dünyevî imtihan ve kulluk çerçevesinde en yücelere çıkmaya namzet şerefli bir varlıktır. Çünkü o insan cinsinin türüdür ve türler arasında bir üstünlük yoktur. Üstünlükler ve faziletler sonradan kazanılır, kim ne kadar gayret harcarsa, o kadar kazanma şansına sahiptir. Bu anlatılanlar “Kadın nedir ve aslî görevleri nelerdir?” sorusuna Kur’an ayetleri çerçevesinde verebilecek en genel cevaplardan biridir. Yaratılışla ilgili bazı farklılıkları göz ardı ederek ve İslam’ın kadına bakışını değişik sunup, dinimizi itham etmek isteyenler ya cahilliğini ya da kötü niyetini göstermiş olur. http://www.biriz.biz/kadin/kad30.htm
__________________
[size=10pt]ŞU FANİ DÜNYADA BAKİ GİBİ YAŞIYORUZ
BİRDE HASTAHANE KÖŞELERİNDE[/size] |
15 May 2006, 14:52 | Mesaj No:4 |
Papatyam Site Yöneticisi
Durumu:
Papatyam No :
1546
Üyelik T.:
11 March 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
|
Ben Anneyim...
[size=18px]Her şey bir özlemle başladı[/size]
Anneler Günü kendini 1600'lü yıllarda İngilizler'in "Mothering Sunday" (Anneler Pazarı) kutlamalarında gösterdi. Hıristiyanlığın Avrupa'ya yayılmasından sonra "Anneler Pazarı" kutlamaları ruhani bir güç sayılan "Anneler Kilisesi" ni onurlandırmak amacıyla düzenlenmeye başlandı, doğurganlık ve inanç yine bir araya geldi. İçinde bulundukları dönemde zor koşullar altında yaşayan ve çoğu zaman çalıştıkları yerlerde barınan İngilizler bu özel günde izinli sayılırlar ve tüm günlerini evlerinde anneleri ile geçirirlerdi. Hatta biraz da hıristiyan aleminin yortu geleneğinin etkisiyle olsa gerek "mothering cake" adını verdikleri bir tür pasta götürme adeti yerleşmişti. Hıristiyanlığın Avrupa'da yaygınlaşmasından sonra bu kutlama, onlara hayat veren ve kötülüklerden koruyan ruhani bir güç sayılan "Anneler Kilisesi" ni onurlandırmak amacıyla değişti. Zamanla kilise festivali Anneler pazarı kutlamaları ile birleşerek, beraber kutlanmaya başlandı. Anneler Günü resmi olarak ise ilk kez Amerika Birleşik Devletleri'nde 1872 yılında kutlandı. Şair Julia Ward Howe bundan böyle her Paskalya Yortusu'nun dördüncü Pazarı'na denk gelen tarihin kendi şehrinde Anneler Günü olarak kutlanacağını ilan etti. Philedelphia'da yaşayan Ana Jarvis adındaki genç kız, annesinin ölüm yıldönümü olan Mayıs ayının ikinci Pazar'ının tüm eyalette "Anneler Günü" olarak kutlanmasını istedi. Politikacılara, bakanlara ve iş adamlarına kendisine yardımcı olmaları için mektup yazdı. Jarvis'in gösterdiği gayret 1911 yılında semeresini verdi ve her yıl Mayıs ayının ikinci Pazar gününün Amerika Birleşik Devletleri'nin tüm eyaletlerinde "Anneler Günü" kutlanması hükümet kararıyla kesinleşti. Böylece Mezopotamya ve Anadolu uygarlıklarının binlerce yıl önce başlattığı gelenek 20. yüzyılın başından itibaren dünya çapında kabul görmüş oldu. Ülkemizde ise 1955 yılından beri mayıs ayının ikinci pazar gününde anneler günü kutlanıyor. Türkiye, Danimarka, Finlandiya, İtalya, Avustralya ve Belçika'da da aynı tarih kabul edilmesine rağmen İngiltere'de ve diğer birçok ülkede Anneler Günü ulusça belirlenen değişik tarihlerde kutlanmaktadır.
__________________
"Bilgi Paylaştıkça Çoğalır" |
15 May 2006, 14:53 | Mesaj No:5 |
Durumu:
Papatyam No :
127
Üyelik T.:
17 January 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
|
Ben Anneyim...
YAZILARINIZ ÇOK GÜZELDİ TEBRİKLER ARKADAŞLAR......
AMA KEŞKE BÜTÜN ANNELER BİZİM ANNELERİMİZ GİBİ OLSA..... KİMİLERİ [size=18px]ANA RAHMİNE İNER İNMEZ[/size], [size=12px]KİMİLERİ 2 AY SONRA, 6 AY SONRA, KİMİLERİ DOĞURUR DOĞMAZ ÖLDÜRÜLÜYOR YADA SOKAĞA BIRAKILIYOR ANNELERİ TARAFINDAN[/size] [size=18px](BABALARINDAN HABERSİZ)[/size] [size=12px]BUNUN GİBİLERE ANNE DENMEZ ANCAK KATİL DENİR GÜNÜMÜZDE BÖYLE ANNELER ÇOOK VAR BELKİ AYNI ŞEHİRDE BELKİ İKİ SOKAK ÖTEDE BELKİDE İÇİMİZDE KİMBİLİR..... O YÜZDEN İYİKİDE BENİ BENİM ANNEM DOĞURMUŞ SANA ŞÜKÜRLER OLSUN RABBİM OY CANIM BENİM KURBAN OLURUM BEN ANAMA.............[/size]
__________________
img]http://img464.imageshack.us/img464/6025/gaffurkv7.jpg[/img] |
15 May 2006, 14:57 | Mesaj No:6 |
Durumu:
Papatyam No :
810
Üyelik T.:
29 March 2006
|
tşk
[size=24px]Teşekkür ederim teşekkür ederim teşekkür ederim[/size]
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz |
15 May 2006, 15:34 | Mesaj No:7 |
Papatyam Site Yöneticisi
Durumu:
Papatyam No :
1546
Üyelik T.:
11 March 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
|
Ben Anneyim...
[size=18px]Kızıma,[/size]
Hayatımda tadabileceğim en güzel duygum, yaşayabileceğim en büyük sevdam, yüreğimin gülen yüzü... Sıcak nefesler duydum, senin gibi değil; En gazel gözlere baktım, sana baktıgım gibi değil; Yağmurlar yaşadım yüreğimde, senin sağnakların gibi değildi. Kendimi yaşadım hep, seni yaşadığım gibi değil..... "Anneyim ben, annelerin en iyisi, en fedakarıyım ben” Hepimiz böyle düşünmüyor muyuz? Bütün anneler evlatları için sınırsız sevgi, karşılıksız fedakarlık göstermiyor mu sanki? Ama benim kadarı yok diyoruz içimizden yine de. Annelik nasıl bir duygu ki , neler yaşatıyor insana. Belki hayatınız boyunca yapmam dediğiniz şeyleri bile yaptırıyor. Hiçbir şey umurumuzda değil çünkü evladımız istiyor. O mutlu olsun, o gülsün yeter ki! Onun mutluluğu mutluluğumuz, onun gülüşü gülüşümüz, onun başarısı başarımız oluyor artık. Bir bütünüz biz. ANNEYİM BEN SEVGİYİM, GÜLEN BİR YÜZÜM, MUTLULUĞUM... Sevdanın en güçlüsüne tutulan anne Handan
__________________
"Bilgi Paylaştıkça Çoğalır" |
15 May 2006, 15:39 | Mesaj No:8 |
Papatyam Site Yöneticisi
Durumu:
Papatyam No :
1546
Üyelik T.:
11 March 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
|
Ben Anneyim...
ESKİ AMA BİLMEYENLER İÇİN GÜZEL BİR YAZI... Gelin çiçek derelim.. Ben yaşadıkça Annemi yaşatacak yazı bu.. Her Anneler Günü yayınlamayı gelenek haline getirdim.. Sevgili Annem.. Kutlu olsun.. Senin, tüm annelerin günü kutlu olsun!.. Sene 1966.. Mart ayı.. Muhabere Yedek Subay Okulu'nda öğrencilik dönemim bitmek üzere.. Günlerden çarşamba, ertesi gün kura çekeceğiz.. 1.5 yıl görev yapacağımız yeri belirlemek üzere.. Eve geldim, annem odasında hüngür hüngür ağlıyor.. Odasından zaten haftalardır çıkmıyor.. Hergün vücudunun bir başka organına yayılan bir hastalığı var... Kanser.. Günleri sayılı.. Gerçeği babam biliyor.. Bir gece ağlayarak bana anlattı, ben biliyorum.. "Hayrola anne" dedim. Babamla tartışmışlar. Babam asker.. Askerdi.. Şimdi milletvekili.. Genelkurmay başkanı sınıf arkadaşı.. Kara Kuvvetleri Komutanı da öyle.. Bir telefonu yeterli, benim Ankara'da kalmam için.. Annem yalvarmış.. Babam "herkesin oğlu nasıl giderse, senin oğlun da gider.. Bu vatanın iyi yeri kötü yeri olmaz" demiş, çarpmış kapıyı çıkmış gitmiş.. Annem kaderini bilmiyor, ama hissediyor olmalı ki, beni ille de yanında istiyor. Ne dediysem kesemedim ağlamasını.. Sonunda "bak anne" dedim.. "Bu kadar çok mu istiyorsun Ankara'da kalmamı?" Sarıldı boynuma.. Dakikalarca öyle kaldık.. Kulağına "merak etme anne" dedim. "Madem sen bu kadar istiyorsun ben de Ankara'yı çekeceğim... Sen bu gece dua et yalnız!.." Ertesi gün kurayı yönetecek ekip geldi. Numaralarımız okunuyor. Gidip çekiyoruz. Yüksük gibi bir şey. Açılıyor, içinden tayin yeriniz çıkıyor.. İnanılmaz bir duygu var içimde. Hiç heyecanlı değilim. Ankara'yı çekeceğimden eminim çünkü.. Bu nasıl bir inançtır, bugün hâlâ izah edemem... Bir yüksük kaptım. Personel Albay'a uzattım "içinde Ankara yazıyor albayım" dedim, daha açmadan. Bir kaç saniye sonra mikrofonda yüksek sesle okudu.. "Muhabere Komutanlığı Emrine... Ankara!..." Annem heyecanla bekliyordu evde, yatağında oturmuş.. Elindeki upuzun tesbihi ile... Mutluluk gözlerinde nasıl ışıldıyordu bilemezsiniz... Belki de son mutluluğu.. Annem ertesi gün öldü... 44 yaşındaydı...
__________________
"Bilgi Paylaştıkça Çoğalır" |
15 May 2006, 17:29 | Mesaj No:9 |
Papatyam Site Yöneticisi
Durumu:
Papatyam No :
1546
Üyelik T.:
11 March 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
|
Ben Anneyim...
[size=18px]Geçen gün bir dergiden kesip mutfaktaki buzdolabımın kenarına sıkıştırdığım bir kağıtta "bir anne, herkesin yerini alabilen, ama hiç kimsenin boşluğunu dolduramadığı kişidir" yazıyor.
Bu benim annelik ile ilgili en sevdiğim söz oldu. Boşlukları doldurulamayan tüm Annelerin Anneler günü kutlu olsun! Evlat hasreti çeken herkese Allah önümüzdeki anneler gününü bebekleriyle birlikte kutlamak nasip etsin...[/size]
__________________
"Bilgi Paylaştıkça Çoğalır" |
15 May 2006, 17:33 | Mesaj No:10 |
Papatyam Site Yöneticisi
Durumu:
Papatyam No :
1546
Üyelik T.:
11 March 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
|
Ben Anneyim...
Amerika'nın Filedelfiya eyaletinde 9 Mayıs 1966 günü Jarvis isimli bir kızın annesi öldü. Annesini çok seven Jarvis'in üzüntüsü aylarca sürdü. Hayatla kimsesi kalmayan Jarvis ölüm olayına bir türlü alışamadı. Yaşama küstü. Canlılığını, yaşama sevincini yitirdi. Yemedi, içmedi bir ara ölmeyi bile düşündü. Jarvis'in bu durumunu yakından izleyen komşusu Jarvis'le arkadaş oldu. Bir gün yaşlı komşu söyleşi sırasında Jarvis'e "İnsanlar doğar, yaşar, ölür. Bu bir doğa kanunudur" dedi. Bu iki cümle, Jarvis'i çok etkiledi. Ölümün de doğmak, yaşamak gibi bir doğa olayı olduğunu düşündü. Ancak bu doğruyu bulmak Jarvis'in annesine olan sevgisini azaltmadı.
Aradan geçen süre içinde ölüm sözcüğünün soğukluğu gitti. Yerine anne sevgisinin sıcaklığı geldi. Artık Jarvis annesini gözyaşları ile değil, severek anmaya başladı. Acıları azaldı. İçinde arı, duru bir sevgi oluştu. Aradan bir yıl geçti. Bu süre içinde Jarvis, hemen her gün annesinin mezarına çiçekler götürdü. Jarvis'in annesinin ölüm yıldönümünde bütün arkadaşları eve geldi. O gün Jarvis arkadaşlarına : - Geçen bir yıl içinde çektiğim acılar bana şunu öğretti «Dünyada anne sevgisinin yerini dolduracak hiçbir sevgi yoktur. Yılın bir gününü annelere ayıralım. O günü annelerimizle ilgili anılarla dolduralım. Böylece annelerimize olan sevgi borcumuzu ödeyelim» dedi. Arkadaşları Jarvis'in önerisini çok beğendiler. Birlikte hemen kentin Belediye Başkanına gittiler. Başkan onları dinledi. Öneriyi içtenlikle benimsedi. Daha sonra bu öneri gazetelere, yazarlara anlatıldı. Jarvis ve arkadaşlarının çalışmaları kısa sürede sonuç verdi. Amerika Birleşik Devletleri Kongresi mayıs ayının ikinci pazar gününün Anneler Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdı. Anneler günü ilk kez 1908 yılında kutlandı. Daha sonra bütün uygar ülkelerde kutlanmaya başlandı. Her yıl mayıs ayının ikinci pazar günü gazetelerde annelerle ilgili yazılar, anılar, şiirler yayınlanır. Radyo ve televizyonda ana sevgisini konu eden konuşmalar yapılır. Türk Kadınlar Birliği'nin şubesi olan illerde yılın anneleri seçilir. Okullarımızda ayrıca Anneler Günü nedeniyle toplantılar düzenlenir. Bu toplantılarda okunan şiirler, söylenen türküler, şarkılar, annelere armağan edilir. Filimler gösterilir. Sergiler düzenlenir. Anneler Gününde annemize bir demet kır çiçeği armağan ederek, bir güzel sözcükle yanağından öperek onu çok mutlu ederiz. Netten Alıntıdır
__________________
"Bilgi Paylaştıkça Çoğalır" |
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Tefekküre Davet Köşesi |
|
Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın |