Gitarcı... - Papatyam Forum

Papatyam Forum

Go Back   Papatyam Forum > ..::.ÖYKÜLER & HİKAYELER.::. > Öyküler & Hikayeler

Öyküler & Hikayeler Bu Bölümde Türk ve Dünya Edebiyatından Öykülere, Hikayelere Yer Verebilir, Yorum Yapabilirsiniz...

Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Alt 17 March 2006, 11:13   Mesaj No:1

Papatyam

Papatyam Site Yöneticisi
Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:Papatyam isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 1546
Üyelik T.: 11 March 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
Mesaj: 1.864
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Gitarcı...

Gitarcı...







Sabah erkenden gitarını alıp evden çıktı... Posta kutusu boştu yine. Yoo, hayır. Beyaz bir şeyler vardı. Kalbi hızla çarparken, kutuyu açıverdi. Elektrik faturası gelmişti... Hem de her zamankinden "hoş" bir miktarda... Başka bir şey olmadığını bildiği halde, yine kutunun içine baktı... Boş...



Dışarısı, ne soğuk ne de sıcak... Kapalı bir havaydı. Yağmur yağmaması için dua etti... Şemsiyesi evde kalmıştı ne de olsa... Karşıya geçmek için trafik lambalarının yanında durdu... Önünden son sürat geçen araba, bütün çamuru sıçrattı... En sevdiği siyah pardösüsü de batmıştı... Karşıya geçti.



Karnı açtı... Her pazar sabahı uğradığı cafe'ye gitti...

"Tadilat nedeniyle kapalıyız" yazısını okurken, gülümsedi... aklına mezar taşına yazılabilecek bir şey geldi "tadilat nedeniyle öldü... Açlıktan..."

Neyse dedi kendi kendine "o kadar da aç değildim."




Sonra bir yerlerde yerim diye düşünerek yürümeye başladı. Derken yanından geçen bir grup çocuk, ona sertçe çarptı. Yere yığılmıştı. Karşısında, evin balkonunda oturan bir grup genç kız, gülüyorlardı... Ona gülüyorlardı... Ayağa kalkarken, cebindeki bozuklukların düştüğünü fark etti. Her biri ayrı bir yöne yuvarlanıyor... Çatlaklardan, deliklerden düşüp kayboluyordu. Parası da gitmişti. Bir gitarı, bir de canı vardı... Yemek yiyecek, eve gidecek parası kalmamıştı... Yorgundu. Mektup yazmayan, arayıp sormayan, çok sevdiği o kızla bir zamanlar gittikleri parkı hatırladı... Orada küçük çocuklar bileklik, kolye gibi hediyelik eşya satarlar... Müzisyenler maharetlerini gösterir, para kazanır, kızlara hava atarlardı... Parktaki o eski neşe kalmamıştı. Yolun kenarına geçti. Elindeki gitar çantasını yere koydu. Gitarını çıkarıp, o "en" hüzünlü besteyi çaldı... Sonra, o kıza bestelediği parçayı... Ve bir başkasını... Ve bir başkasını... Çaldı... Çaldı...



Kulağına gelen takırtı sesleriyle kafasını kaldırdı. Gitar çantasına para dolmaya başlamıştı. Sonra, neşeli bir parça çaldı... Para geldikçe, şarkılar daha bir hareketli, daha bir neşeli oluyordu... Güneş batmaya başladı... İleride zabıtalar göründü... Daha fazla kalamazdı orada. Gitarı çantaya koydu ve kalktı... Eve gidecek, yemek yiyecek parası vardı... Belki kirayı hala veremeyecekti, bu ay... Ama, hiç değilse düşürdüğünü karşılıyordu bu miktar... Derken yağmur başladı... Eve daha çok var, diye geçirdi içinden.



Ne zordu hayat! Yağmur altında yürümeyi severdi... Ama yalnızken değil. Yalnızken, daha bir ağır yağıyordu sanki yağmur... Daha bir soğuk... Eve vardığında, kuşu öterek karşılamadı onu... Sessizlik dolu ev, o an ürpertti... Kafesin yanına gittiğinde, minik kuşu kafesin tabanında yatıyordu hiç kıpırdamadan... öylece... "Ölüm" dedi... "Sürprizleri Seviyor"



Islak giysilerini çıkardı... Kuş gibi o da ölecekti, bu sefil hayatta. Gitar çantasını açtı, kalan bozuklukları almak için. Arada beyaz bir kağıt gördü... Açar açmaz, yazı tanıdık geldi... O beyaz ellerin yazdığı notu okurken, önce heyecanlandı, sonra üzüldü...



Notta : Demek hala bizim parçamızı çalıyorsun... Ve yine çok hüzünlü bir şekilde. Beraber aldığımız kuşları hatırlıyor musun? Bendeki bu sabah öldü... Ayrılığa dayanamadı herhalde... Ama, biz insanız, dayanabiliriz değil mi? Yarın gidiyorum bu şehirden... Kendine iyi bak... Hoşçakal!



Anladı o an, işlediği hatayı... Ne kadar da bencil olmuştu bugüne kadar. O bu şehirdeydi... Ve hiç aramamıştı... O arar diye. Şimdi aynı şehirde bile olamayacaklardı. Gün batışını aynı anda izleyemeyecek, aynı ortamda aynı havayı solumayacaklardı... Ama, o da affetmezdi ki... Yoksa eder miydi? Dal rüzgarı affeder, ama kırılmıştır bir kere, diye geçirdi içinden... Kapı çalındı... Ne de çok istedi o an için, kapıdakinin o olmasını... Bu nedenle açmadı kapıyı... O umudu taşımak istedi hep içinde... Sonra uykuya daldı... Uyanmamak üzere...



Emre YAŞAR

__________________
"Bilgi Paylaştıkça Çoğalır"
Alıntı ile Cevapla
Alt 17 March 2006, 13:46   Mesaj No:2

ihsan034

Papatyam Kıdemli Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:ihsan034 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 523
Üyelik T.: 24 August 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 590
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart xl

Gerçekten güzel, ne demişler yiğidi öldür ama hakkını yeme..
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yeni Sayfa 1

www.papatyam.org Ana Sayfa

Tefekküre Davet Köşesi

Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın

                       Instagram         

Papatyam alemdarhost.com sunucularında barındırılmaktadır.