|
Dini Sohbetler Bütün Merak Ettikleriniz, Öğrenmek İstediğiniz Tüm Konuları ve Sohbetleri Bu Bölümde Bulabilirsiniz... |
|
Seçenekler |
26 April 2007, 19:50 | Mesaj No:1 |
Durumu:
Papatyam No :
778
Üyelik T.:
16 March 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:Kastamonu
|
AZAP
AZAP ALLAH'in Ayeti ibret için: Kabir azabı Üç saat önce defnedilen genç çıkarıldıktan sonra, onu gören aile fertleri ve tüm akrabaları şok olmuşlar. Çünkü kabire koydukları genç idi, fakat üç saat sonra önlerinde yatan saçları bem-beyaz olan, sanki çok ihtiyar bir insanın cesedi idi. Saçlari beyaz, bütün bedenine inanilmaz seviyede işkence ve azab vermenin izleri bulunuyordu. Fotoğrafta Umman'ın devlet hastanesinde ölen 18 yaşlı gencin resmi var. Gencin cesedi gömüldükten sonra üç saat sonra babasının talebi üzerine kabirden geri çıkarılmıştı. Hastanede vefat eden genç aynı gün hoca tarafından yıkanmış, cenazesi kılınıp defnedilmişti. Görgü tanıklarının, akrabaların ve doktorların ifadelerine göre genç siyah saçlı, hiç bir yerinde kırık, dövülme veya işkence yeri olmadığı şekilde defnedildiğini ifade ediyorlar. Fakat gömüldükten üç saat sonra babası doktorların oğlunun ölüme sebep olan söyledikleri şey hakında şüphe etmiş ve oğlunun kabirden çıkartılıp otopsi yapılmasını talep etmişti. Üç saat önce defnedilen genç çıkarıldıktan sonra, onu gören aile fertleri ve tüm akrabaları şok olmuşlar. Çünkü kabire koydukları genç idi, fakat üç saat sonra önlerinde yatan saçları bem-beyaz olan, sanki çok ihtiyar bir insanın cesedi idi. Saçlari beyaz, bütün bedenine inanilmaz seviyede işkence ve azab vermenin izleri bulunuyordu. Ellerin, kolların ve ayakların kemikleri kırık vaziyette. Kaburga kemikleri kırık ve bedenin içeresine inanılmaz bir şiddetle basık durumdaydılar. Bütün bedeni ve yüzü yekpare bir morluk hale gelmişti. Kurtuluşu artık ummayan ve sonsuz acıya mazhar olduğu açık gözlerinden ve kurumuş kandan gencin inanılmaz bir işkenceye tutulduğunu gösteriyor. Ölen gencin akrabaları İslam âlimlerine yöneldiler. Onlar da durumu öğrendikten sonra, hepsi dilbirliği ile Kabir azabının ibretli bir örneğin olduğunu ifade ettiler. Ki Allah (c.c.) ve Peygamberimiz Muhammed (s.a.v.) Kabir azabından haber veriyor ve ümmeti sakındıryorlar. Şok geçiren baba oğlunun şımarık hayat yaşayıp, çeşitli günahlarda bulunup namazlarını kılmadıgını itiraf etti. Allahın yolunda, yani Cihadda şehid olanlardan başka ölen her bir insan Kabir imtihanından geçecektir. Kıyamet gününden önce insanı bekleyen ilk korkunç bir sınav. Peygamberimizden (s.a.v.) Imam Ahmed'in rivayet ettiği hadisi şerifte şöyle naklediliyor: Peygamberimiz, onun üzerine selat ve selam olsun buyurdu: - Ölümden sonra ölünün ruhu tekrar cesede döndürülür. Yanına da Münker ve Nekir isimli iki tane melek gelir ve sorguya çekerler: "Rabbin kim?" İnsan cevap verir: "Rabbim - Allah." Sonra onlar sorar: "Senin dinin ne?" O cevap verir: "Dinim - İslamdır." Sonra onlar sorar: "Size gönderilen uyarıcı kim?" O cevap verir: "O Allahın resülüdür." O zaman onlar sorar: "Sen bunları nereden biliyorsun?" O cevap verir: "Ben Allahın Kitabını okudum ve Ona iman ettim." O zaman semadan ses gelir: "KULUM HAKİKATI SÖYLEDİ, ONA CENNET DÖŞEĞİNİ SERİN VE ÖNÜNDE CENNET KAPILARINI AÇIN." - , sonra o çok sevinecek, cennet ferahlığına kavuşacak ve onun kabri göz alabildiği kadar geniş olacak. Kâfire ve günâhkârâ gelince onun hakkında Allah resülü, sallallahu aleyhi vesellem, şöyle buyurdu: - ve ruhunu tekrar cesede döndürürler. Yanına da Münker ve Nekir isimli iki tane melek gelir ve sorguya çekerler: "Rabbin kim?" O cevap verir: "Bilmiyorum." Sonra ondan sorulur: "Size gönderilen uyarici kim?" O tekrar: "Bilmiyorum" der, ve o zaman semadan gelen ses şöyle: "BU YALANCIDIR, ONA ATEŞTEN DÖŞEK SERİN VE ÖNÜNDE CEHENNEM KAPILARINI AÇIN." - , o zaman onun kabrini cehennemin harareti sarar, kabri ise dar olur ve kaburgalar birbirine girinceye kadar kabir onu sıkar. Başka hadislerde söyleniyor: Sorgu esnasinda Melekler kâfir olan veya günâhları çok olan müslümanı işkence edip dövecekler, ve bu işkence dehşet vericidir. Peygamberimizin (s.a.v.) de Allahdan Kabir azabından kendisini korumasini ve bu duayı herkese de emir ettiği rivayet ediliyor. Kabir azabı iki çeşittir: Birincisi, hiç bitmeyen Kabir azabı. Bunlar hakkında Allah Teala Kur'an-ı Kerim'de buyuruyor: - ...o atestir, sabah ve aksam ona giriftâr oluyorlar. Bazı azap ise bir müddet devam edip sonradan kesilen Kabir azabı. Bu tip Kabir azabı günâhkâr müslümanlar için olur, azabın şiddeti ve ağırlığı ise işlediği günâhların ağırlığına göredir. 18 yaşlı genç hakkındaki hadise, inanan kalpler için bir ibrettir, kalbine mühür basılmış şahıslar için de tekrar bir masal, oyun gibi gelecektir. Çünkü onlar bakıyor fakat görmüyorlar, dinliyorlar fakat duymazlar... KARŞI GÖRÜŞ BUNLARIN HEPSİ YALAN ABD'den ithal son İslam mucizesi Allah'tan korkmaz, kuldan utanmazlar Allah adına mucize uydurmayı sürdürüyorlar. İşte kabir azabı sonucu tanınmaz hale gelen Ummanlı delikanlı yalanının gerçek yüzü: Ali Murat Güven'in araştırması Yeni bir internet hurafesi daha: Amerikalı maktul, "kabir azabı kurbanı"na nasıl dönüştü(rüldü)? Şimdi anlatacağım "internet efsanesi"nin Türkiye kamuoyunda yayılışının yaklaşık üç-dört aylık bir geçmişi var. Ancak, bu kısa süre zarfında ülke çapında o kadar çok insanın elektronik posta adresine gönderildi ki (görüp de ibret almam için bana bile ardarda üç-dört kez geldi!) milyonlarca kişi bu tüyler ürpertici öyküyle şimdiden tanışmış durumda... Dinî içerikli propaganda yapma çabasındaki söz konusu gönderi; bir kaç kare fotoğraf ve ona eşlik eden ayrıntılı bir haber metninden oluşuyor. Fotoğraflarda, çekimden en fazla bir-iki hafta önce öldüğü anlaşılan orta yaşlı bir insanın çürümeye yüz tutmuş cesediyle karşılaşıyoruz. Ki değişik açılardan çekilmiş olan bu kareler, böylesi görüntülere alışık olmayanlar için son derece sarsıcı... Fotoğraflara eklenmiş haber metninde aktarılan bilgiler ise özetle şöyle: 18 yaşındaki Ummanlı Müslüman bir delikanlı, rahatsızlanınca babası tarafından hastaneye kaldırılır. Genç yaşına rağmen içki, sigara ve uyuşturucu gibi bir dizi kötü alışkanlığa sahip bulunan adam kısa süre sonra da hastanede vefat eder ve cesedi babası tarafından hastanenin gasilhanesinde yıkatılarak İslâmî kurallara uygun biçimde toprağa verilir. Ancak, acılı baba bir kaç saat sonra oğlunun bedeninde var olması muhtemel bir başka rahatsızlıktan kuşkulanır ve yetkililere başvurarak mezarın açılması talebinde bulunur. Topu topu üç saat sonra tekrar açılan mezarda, yetkililerin ve babanın karşılaştığı manzara tek kelimeyle dehşet vericidir. Simsiyah saçları olan o gencecik çocuk gitmiş ve yerine bedeninin her tarafı kabirde meleklerden yediği dayaklardan dolayı çürük içinde kalmış, bu ağır darp sonucunda fizyonomisi tamamen değişmiş ve saçları "korkudan" bembeyaz olmuş yaşlı biri gelmiştir. Bu noktada, metni yayına hazırlayan propagandacı bizleri "kabir azabı"nın ne denli korkunç bir şey olduğu konuşunda üstüne basa basa uyarıyor ve yanına Kur'an'dan bazı âyetler ve ayrıca Peygamberimiz'den hadisler ekleyerek bu korku duygusunu iyice artırmaya çalışıyor. Fotoğraflar da onun ifadesine göre, "feth-i kabir" (mezarın açılması ve cesedin çıkartılması) işleminden hemen sonra Ummanlı resmî yetkililer tarafından hastanenin morgunda çekilmiş. Bu traji-komik öykünün ayrıntılarını daha fazla aktarmaya gerek duymuyorum. Çünkü, artık böyle şeyleri okumaktan da anlatmaktan da içime fenalıklar geliyor. Zaten, gelen mesaja eşlik eden kan revan içindeki fotoğrafları daha ilk gördüğüm anda, bu konu benim için bütünüyle kapanmıştı. Çünkü, "kanıt" olarak sunulan karelere o tarihten önce bambaşka bir adreste rastlamıştım. O yüzden, öykünün aktarımını da kısa keseceğim. İsteyenler, adına özel olarak internet sitesi açılmış olan bu kepazeliği bütün ayrıntılarıyla aşağıdaki adresten okuyabilirler. http://www.thegodisone.com/kabir/index.htm Şu kadarını söyleyeyim ki yukarıdaki sitede anlatılanların istisnasız hepsi "yalan"... Fotoğrafların, anlatılan kişiler ve mekanlarla uzaktan yakından hiç bir ilişkisi yok. Propagandacının -ucuz korku filmlerini andıran- iddiasına kaynak teşkil eden ürkütücü fotoğrafları, bundan en az iki yıl önce, dünyaca ünlü şiddet görüntüleri sitesi www.rotten.com'da görmüştüm. Olayın kahramanı durumundaki kişi ise ne aslen Ummanlı, ne Müslüman, ne de esmer olan biriydi. Kırsal bir bölgede cinayete kurban gitmiş olan sarışın ve orta yaşlı bir Amerikalıydı bu... Birileri bu talihsiz adamı katletmiş, sonra cesedini yarı çıplak bir durumda yakınlardaki ormana atmış ve güvenlik güçleri de cesedi bir kaç hafta sonra bulmuşlardı. Açık hava koşullarında uzunca bir süre kaldığı için de doğal olarak cesette gözle görülür deformasyonlar ve renk değişimleri başlamıştı. Sarışın kişilerin saçlarına bu rengi veren pigmentler, bedenin ölümünden sonra sert güneş ışığı altında yavaş yavaş beyaza dönüşürler. O yüzden, fotoğrafları gördüğümde dikkatimi ilk çeken şey de kurbanın saçlarının sarıdan beyaza çalar bir görünüm alması olmuştu. Ve herşeyden daha önemlisi de, "Babası tarafından hastanede gusül abdesti aldırıldı, sonra da cenaze namazı kıldırılıp toprağa verildi" denilen bu kişi, böyle bir dinî ritüelden sonra herhalde "slip" tarzı bir iç çamaşırı ile gömülmüş olamazdı. Ama bizim Ummanlı Müslüman mevta, her nedense fotoğraflarında beyaz iç çamaşırıyla poz vermekteydi. Sanırım, bütün dikkatini "Nasıl daha korkutucu olabiliriz" konusuna verdiği için, bu önemli ayrıntı öyküyü hazırlayan kişinin gözünden kaçmış. Meçhul propagandacı, uzun uzadıya aktardığı yalanlarına son noktayı ise bir "posta formu" ile koyuyor. Formun başına "Bu yazıyı ve fotoğrafları arkadaşına e-posta ile gönder" yazılmış. Ayrıca, sitenin adını da "God is one" (Allah birdir) koyarak, aklı sıra öyküye evrensel bir nitelik kazandıracak ve bunu uluslararası propagandada da kullanacak büyük tebliğ ustamız. Oysa ki fotoğrafların asılları, bu siteyi okuyacak kişi için topu topu bir tuşluk mesafede durmakta. Ama dünya cahillerin gözünde çok geniş ve kaçıp saklanması oldukça kolay bir yer olduğundan, bizim yalancı için de böyle ayrıntıların hiç bir önemi yok. Bir gün birilerinin aynı anda hem kendi sitesini hem de www.rotten.com'daki ilgili sayfaları ziyaret edebileceğini ihtimalden bile saymıyor. Merak edenler için www.rotten.com'daki özgün adresi veriyorum. Rotten, iki yılı aşkın süredir sitesinde tuttuğu 8 kareden oluşan bu polis fotoğrafları grubuna "Vücutta çürümenin erken aşamaları" başlığını koymuş. Uzmanlık alanı kan ve vahşet fotoğrafları olan bu sitede, savaş, cinayet ya da kaza sonucu öldürülmüş daha yüzlerce insanın görüntüsüyle karşılaşabilirsiniz. Ancak, doğrusu ya, oturup hepsine tek tek bakmanızı tavsiye etmeyeceğim. Siz en iyisi konumuzla ilgili olan karelerle yetinin. http://poetry.rotten.com/blonde/ (anasayfa'da ortadaki link) İmanlar bu denli zayıf, Müslümanlar da bu denli donanımsız oldukça, kabul etmek gerekir ki ülkemizde ve İslâm dünyasındaki hurafeler de hiç bitmeyecektir. Merak ediyorum; bu mesajı alan milyonlarca insandan bir teki olsun, mesaj sahibine "Yahu, dur bir dakika birader" dedi mi, "Allah'ın o nurlu melekleri Latin Amerika ülkelerinin polis karakollarından fırlamış görünümlü birer işkenceci midir? Biz, bize gönderilen kutsal metinlerden 'kabir azabı' denilen olgunun fiziksel bir gerçeklik olarak yaşanmayacağını biliyoruz. Elimizdeki bilgilerden, onun ruhsal düzlemde oluşacak, ama fiziksel acılarımız kadar gerçekçi biçimde hissedeceğimiz bir ceza olduğunu anlamaktayız. Eğer her mezara giren bu şekilde falakaya yatırılıyorsa, o halde bedenleri mumyalandığı için günümüze kadar mükemmel durumda kalmış onca eski Mısır firavunu, ayrıca yakın çağın mumyalama teknikleriyle korunma altına alınmış olan Lenin ve Mao gibi tanrıtanımaz liderlerin bedenleri bu yöntemle dayak faslından kurtulmuş mu oluyor? Bu dünyadan, öldüğünde yüzüne son derece huzurlu bir ifade sinen nice kötü kalpli insan ve öldüğünde bedenlerinden yarım kiloluk bir parça dahi kalmayan nice şehit kişi gelip geçti. Bir insanın ölüm sonrasında Yaratıcı'dan ödül mü yoksa ceza mı gördüğünü, bedeninin genel geçer görünümünden mi çıkartırız, yoksa bizlere öte âleme ilişkin olarak verilen sağlam bilgilerden mi?" Gerçekten merak ediyorum, söz konusu mesajı aldıktan sonra bunları aklıselim biçimde düşünen bir tek Allah'ın kulu oldu mu... Düşman bombalarıyla bedeni lime lime olmuş, cenazesi tabuta konulamayacak kadar ufalanmış bir şehidin o an itibarıyla evrenin en mutlu insanı olabileceğini, ama cesedi bin bir ihtimamla toprağa verilen, üstüne üstlük kameralara iyi görünsün diye bir de makyaj yapılmış olan bir ateistin ise aynı anda tarifsiz acılar içinde kıvranabileceğine inanan tek kişi ben miyim şu câmiada? İnsanların en basit bir günahlarında bile üzülüp gözyaşları döken melekleri "kana susamış işkenceci vahşiler" olarak tasvir ederek, bu şiddet kültürü üzerinden kitleleri kendince hidayete ulaştırmaya çabalayan seni kuş beyinli! Senden önceki bütün o sürüsüne bereket cahiller ordusu gibi sen de hata yapıyorsun ve senin gibilerin hatalarının kafa karıştırıcı sonuçlarını temizlemek yine bizim gibilere düşüyor. Ama buna sevindiğimi ve bununla böbürlendiğimi sanma sakın; ümmetin iman perspektifini gösteren bu gibi örnekler karşısında yalnızca içim eziliyor ve üzülüyorum. Allah, bütün kulları için sonsuz merhamet sahibidir, bağışlayandır, esirgeyendir. Ve hiç kuşkusuz ki onun "cehennem"inin ya da "kabir azabı"nın bile vahşet kültürüne teşne düşük kalibreli insan belleğinin alamayacağı kadar hikmetli, şerefli, eğitici bir içeriği olacaktır. Ben ilelebet buna inanacak ve bunu söylemeye devam edeceğim. Bu yola bu şekilde baş koyanlar var ise bilinsin ki hepsi kardeşimdir. -Alıntı-
__________________
[size=10pt]Nice insanlar gördüm üstlerinde elbise yok... Nice elbiseler gördüm içlerinde insan yok...[/size] http://img208.imageshack.us/img208/2...msultanub8.gif |
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Tefekküre Davet Köşesi |
|
Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın |