'''ölüm üzerine''' - Papatyam Forum

Papatyam Forum

Go Back   Papatyam Forum > ..::.ÖYKÜLER & HİKAYELER.::. > Deneme & Düz Yazılar

Deneme & Düz Yazılar Bu Bölümde Türk ve Dünya Edebiyatından Deneme ve Düz Yazılara Yer Verebilir, Yorum Yapabilirsiniz...

Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Alt 12 September 2007, 11:13   Mesaj No:1

REHA

Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:REHA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 553
Üyelik T.: 07 October 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:10.Köy
Yaş:62
Mesaj: 1.867
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart '''ölüm üzerine'''

'''ölüm üzerine'''

[size=12px]Bir zamanlar bir psikoloji kitabında okuduğum bir bölüm vardı...

Hayatın ve getirilerinin kıymetini anlamak için tavsiye edilen bir metod vardı içinde..

Deniyordu ki; "arada bir, çok bunaldığınızda,hayatın sizin için çekilmez hale geldiğini düşündüğünüzde kendinize 10 dakika ayırın ve kendi cenaze töreninizi düşünün"...

Cümleyi ilk okuduğumda çarpılmıştım...

Ben girişin akabinde pozitif bir gelişme ve tavsiye bekliyordum...

Ama " kendi ölümümüzü ve cenazemizi " düşünmemiz tavsiye
ediliyordu...

Tüylerim diken diken oldu ve yazarın saçmaladığını düşündüm o an...

Ama önyargı düşmanı biri olarak okumaya devam ettim...

Özellikle insanların sizin için neler söyleyeceklerini, onlar için ne ifade ettiğinizi hissetmeye çalışın...

Diyordu ki; " bunları düşündüğünüzde dünyadaki yerinizi, dünyayı terkettiğinizde oluşacak boşluğu, sevdikleriniz ve sizi sevenler için öneminizi anlayacaksınız...

O andan geriye dönme şansınız olmadığını, hayat denen kredinizin bittiğini ve onlara yanıt verme şansınız olmadığını düşünün...

Tekrar sarılma, bir kez daha öpme ihtimalinizin bittiğini hissedin...

Dünyadaki küslüklerin, ayrılıkların, kavgaların

yanında bu acının ve geri dönülmezliğin korkunç

çaresizliğini yaşayın...


Bırakın canınız yansın,

bırakın alevler içinde kavrulsun tüm ruhunuz...

Orada, o musalla taşında düşünün kendinizi...

Seyredin şu an çevrenizde olanların yüz ifadelerini...

Akıllarından ve yüreklerinden geçen

cümleleri hayal edin...

Kitaba devam etmeden bıraktım kenara ve gözlerimi kapatıp aynen düşünmeye başladım...

Eşimi, oğlumu, annemi, babamı, kardeşlerimi ve diğer tüm
çevremi oturttum tek tek kendi cenaze törenimdeki yerlerine...

Birer birer yerleştirdim tabutumun çevresine hepsini...

Hayatımda çok nadir bu kadar canım yanmıştı...

Görüyordum işte "babaaaa..." diye ağlayan biricik oğlumu...

Eşim kucağında "ağlayan emanetimle" ayakta durmaya çalışıyordu per perişan...

Koca çınar babacığım, belli belirsiz dualar okuyordu,

o gözümden hala gitmeyen vakur duruşuyla...

Annem, ciğerinden bir parça canlı canlı koparılmış gibi

hem içine hem dışına akıtıyordu gözyaşlarını...

Kardeşlerim, akrabalarım

"çok erken gitti, doyamadı oğluna.." diyordu acıyan ses tonlarıyla...

Ve dostlarım... Onlar da şaşkındı...

Bazısı "daha dün birlikteydik, nasıl olur.." diyordu...

Sonra anladım yazarın ne demek istediğini daha devamını
okumadan kitabın...

Bunları seyredip onlara "hayır ölmedim, burdayım.."

demek istedim hayal olduğunu unutup...

Farkındalık önemli bir kavramdır psikolojide...

Belki de hiç aklımıza gelmeyen ve gelmeyecek bir farkındalığı göstermek istemişti yazar...

Kitabı okumaya ne gücüm kalmıştı, ne de isteğim...

Almam gereken dersi ve mesajı almıştım...

Şimdi ne kitabın adını ne de yazarı hatırlamıyorum...

Şu an bunları yazarken bile çok kötü oldum...

Bu olayda tek farkındalık da yok üstelik...

Biraz kendime geldikten sonra devam ettim

hayatımın en zor hayaline...

Sırada çevremdekilerin ölümümün akabinde

neler söyleyecekleri vardı..

Usulen ve nezaketen söylenenlerin dışında...

Onlarda bıraktığım izleri,

yaşananları ve yaşanamayanları elden geçirerek

ben konuşturacaktım hayalimde...

İçlerini okuyacaktım, senaryo bana ait olarak...

Yaşarken neler yazmıştım, ölümümle neler okuyacaktım...

Gerçek duygularıydı ulaşmaya çalıştığım, ölüm acısının etkisiyle girilen duygusal mod değildi, deşifre etmem gereken metin...

Canım oğlumun söyleyecek çok şeyi yoktu...

Özleyecekti, yokluğumu hissedecekti..

Ağlayacaktı aklına geldikçe...

Belki ölümün ne anlama geldiğini hissedecek yaşa gelinceye kadar

sıradan bir üzüntünün ötesine geçmeyecekti duyguları...

Ama hayal bu ya, 18-20 yaşına getirdim 2 saniyede oğlumu...

"hayal - meyal hatırlıyorum be baba seni...

Keşke şimdi yaşıyor olsaydın da erkek erkeğe sohbet etseydik seninle...

Bak mezuniyet törenimde de babasızdım...

Askere giderken kimin elini öpeceğim senin yerine...

Diyecek canı yanarak bir köşede...

Sevgili eşim... Benim muhteşem hatunum...

Nasıl dayanır bensizliğe?...

O ki, benim için her şeyini feda edip koşmuştu bana...

Hayatının tek adamı şimdi toprak olacaktı...

Bir daha " Seni seviyorum " diyemeyecekti...

Bir daha hevesle açamayacaktı çalan kapıyı...

Ve her gelen gece bensizliğini haykıracaktı yüzüne...

Her sabah da bensiz başlayacaktı koca gün...

Tek cümlesi takıldı o an içime;

" Oyunbozanlık yaptın be böceğim, hani beraber ölecektik ?..."

Babam-annem,o bugüne kadar evlat olarak

mutlu edecek hiçbir şey yapamamanın acısıyla

kahrolduğum güzel insanlar...

Helaldi şüphesiz hakları...

Bilerek hiç kırmamıştım onları...

Üzerine titredikleri evlatları onlardan önce göçmüştü işte önlerinde ve dualarına muhtaçtım....

Kaç anne ve babanın çekebileceği bir acıydı ki evladının cenazesinde bulunmak...

Herhalde insanın uzun yaşadığına üzüldüğü nadir

anlardan olsa gerek...

Diğerlerine geçmiyorum...

Bu yazıyı şu an yazıp sizlerle paylaştığıma göre

"diğerlerine" artık sizler de dahilsiniz...

Düşünün, bir gün bir mail ulaşıyor mail-boxınıza "ölmüş“ diye...

Sizler kimbilir neler düşünür ve yazardınız...

Eşim şu an yanımda ağlıyor, sanki gerçekmiş gibi...

Oysa ki yazarın amacı "Yaşamanın ve hala nefes alıyor almanın kıymetini" göstermekti...

Benim de öyle...

Lafı çok uzattım farkındayım...

Ama dediğimiz çözümü zor süreç 2 satırla özetlenemeyecek

kadar girintili çıkıntılı...

Ben o gün kurduğum o hayalle, canımın tüm yanmasına rağmen

YENİDEN DOĞDUM...

Bilgisayar diliyle "format attım hayatıma"...

Sahip olduklarımın farkına vardım ve hala nefes
alıyor olduğum için şükrettim...

Gözlerimi açtığım anda o kötü ve acı sahne bitmiş,
oyun perde demişti...

Peki ya hayal değil de, gerçek olsaydı ve perde bir daha açılmamak üzere kapansaydı...

Belki gerildiniz, kötü oldunuz ama devamını
getirirseniz buna değer bence...

İşte bu final bu yazıyı buraya kadar okumanıza değmiş olmalı...

Ben bu akşam melankoliğim ve biraz abartmış olabilirim...

Hani sanatçı ve şairiz ya ondandır belki...

Bence bu yazıyı sadece okuyarak bırakmayın...

LÜTFEN ARADA BİR,

BURADAN ALDIKLARINIZI TARTIN,

DÜŞÜNÜN VE HAYATINIZI GÖZDEN GEÇİRİN...

Ölümün kime ve ne zaman geleceğini

Yüce Allah' tan başka bilen yok...

İşte bu yüzden hazır yaşıyorken ve

nefes alıyorken yapabileceklerinizi yapın,

ertelemeyin...

Sizi sevenlere ve sevdiklerinize

daha fazla zaman ayırın...

Bilerek - bilmeyerek

kırdığınız kalpleri tamir edin...

Ve en önemlisi;
[/size]

[size=18px]VERDİĞİ-VERMEDİĞİ,

ALDIĞI-ALMADIĞI HERŞEY İÇİN,

TEKRAR TEKRAR ŞÜKREDİN YÜCELER YÜCESİ YARADAN'A
[/size]

Can DÜNDAR
__________________
[size=10pt]ŞU FANİ DÜNYADA BAKİ GİBİ YAŞIYORUZ

BİRDE HASTAHANE KÖŞELERİNDE
[/size]
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Papatyam Forum Ana Kategori Başlıkları

Cevaplar Son Mesajlar
Görgüsüzlük üzerine... PESTEMAL Gülmece 0 15 March 2012 17:21
İftira üzerine söylenmiş Sözler... PESTEMAL Serbest Atış 2 26 December 2009 13:10
GERÇAK ÖLÜM VE GÖRÜNEN ÖLÜM umut Ölüm 0 12 June 2008 11:55
sevgi üzerine... artemis Deneme & Düz Yazılar 3 04 May 2006 12:55

Yeni Sayfa 1

www.papatyam.org Ana Sayfa

Tefekküre Davet Köşesi

Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın

                       Instagram         

Papatyam alemdarhost.com sunucularında barındırılmaktadır.