Hayatın İçinden - Papatyam Forum

Papatyam Forum

Go Back   Papatyam Forum > ..::.ÖYKÜLER & HİKAYELER.::. > Deneme & Düz Yazılar

Deneme & Düz Yazılar Bu Bölümde Türk ve Dünya Edebiyatından Deneme ve Düz Yazılara Yer Verebilir, Yorum Yapabilirsiniz...

Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Alt 09 March 2007, 10:00   Mesaj No:1

REHA

Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:REHA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 553
Üyelik T.: 07 October 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:10.Köy
Yaş:63
Mesaj: 1.867
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Hayatın İçinden

Hayatın İçinden

hayatın içinden bi yazı köşesii



"Bir sonbahar günü Londra'daki doktor muayenehanesinin bekleme odasında oturan adam, yaprakların dökülmesini hüzünlü bir gülümsemeyle seyrediyordu. Biraz sonra muayene odasında doktor, teşhisi açıkladı kendisine:

'-Bay Winkelman, beyninizde bir ur var. Hemen ameliyat olmalısınız'.

Yüz hatları gerildi Winkelman'ın:

'-İngiltere'de bu ameliyatı yapabilecek doktor var mı' diye sordu.

'-Amerika'da yaşadığınıza göre orada olmanızı öneririm' dedi doktor; 'Zaten sizi ameliyat edebilecek tek operatör olan Charles Wronkow da orada yaşıyor'.

Winkelman teşekkür edip ayrıldı. Otele giderken derin derin düşünüyor ve yere dökülen yaprakları ayaklarıyla yavaşça itiyordu.

Birkaç gün sonra gazeteler tanınmış Amerikalı operatör Charles Wronkow'un İngiltere'de tatilini geçirirken intihar ettiği haberini verdiler.

Polis, böyle tanınmış bir doktorun neden 'Winkelman' adı altında, Londra'nın yoksul bir mahallesindeki otelde kaldığını merak ediyordu".

* * *

Bu öyküyü dinlediğim gecenin sabahında gazeteler Reve Favaloro'nun intihar haberini duyurmuşlardı.

Favaloro, 1967'de bulduğu by-pass yöntemiyle kalp ameliyatlarında bir çığır açan ve milyonlarca hastayı kurtaran Arjantinli cerrahtı. Buenos Aires'teki muhteşem villasında kalbine sıktığı tek bir kurşunla son vermişti hayatına....

Milyonların kalbine giden kanalları açan bir insanın, kendi yüreğindeki tıkanmaya deva bulamaması ve sonunda onu kurşunlayarak susturması ne trajik bir final...!

Bütün bir salonu gülmekten kırıp geçirdikten sonra çekildiği makyaj odasında sessizce ağlayan bir palyaço gibi... çevremize yaydığımız ışıktan biz nasiplenemeyiz çoğu zaman...

İnsanın sözü geçmez, gücü yetmez bazen kendine...

En güzel aşk filmlerinde oynayan kadın, alabildiğine mutsuzdur bakarsınız...

Diline doladığı herkesin iç dünyasını kalemiyle didikleyen yazar, kendi içindeki keşmekeşi tariften acizdir.

Cemaate iman telkin ederken içten içe Tanrıyı sorgulamaya başlamış bir din adamı kadar çaresiz, kıvranır insan...

Yalnızlık korkusunu bastırmak için ömrü boyunca sayısız kadına tutulmuş bir Kazanova'nın sonunda anavatanı yalnızlığa dönmesi,

...ya da cehennemi bir cephede gün boyu askerlerine cesaret aşılayan kumandanın gece karargahta korkudan titremesi gibi,

...en yakından tanıdığı zaafı, en güvendiği yanına yakıştıramaz insan:

...ve kendini en bildiği yerinden vurur:

Kalpse kalp; beyinse beyin...

...bir kurşunla durur.

* * *

Çünkü en beteridir kendiyle savaşanların, kendine yenilmesi...

İnanmadan din adamı olarak kalamazsınız; sevmeden aşık rolü oynayamaz, cesaretsiz savaşamazsınız; beyninizde bir urla beyinlere deva, kalbinizde kanayan bir yarayla kalplere şifa taşıyamazsınız.

Bu kuşatmayı yarmak için o "zaaf"larınızı yok etmek zorundasınızdır; çoğu kez kendinizden vazgeçmek pahasına...

İnsan, kendine rağmen gider o zaman...

...gençliğinde nice cana kıydığı kılıcının üzerine karnıyla yatıveren yaşlı bir Samuray savaşçısı ya da intihar için artık hükmedemediği tanıdık bir mikrofonu seçen Zeki Müren gibi, ölümü beklemeden onun kollarına koşar.

Bazen uluorta, bazen yapayalnız,

...uçsuz bucaksız bir boşluğa akar...

Malum; "uzun süre uçuruma bakarsan, uçurum da senin içine bakar



















Yanıtla
Tümünü Yanıtla
İçinde İlet
Ek Olarak İlet
Çöp
Gönderilen
Taslak
Mesaj önceki | sonraki
Yazdır






Arama · Arkadaşım · Astroloji · Bilen Kazanır · E-Kart · Email · Emlak · Finans · Galeri · Grup · Haber · Hava · Icq · İlan · Kadınca Kariyer

Klikbar · Mobil · Mysite · Nevaria · Okul · Otomobil · Oyun · Proservis · Seyahat · Sinema · Sohbet · Spor · TV · Anasayfa
İletişim - Reklam

Copyright © 2003 MYNET A.Ş. Telif Hakları MYNET A.Ş.' ye Aittir.



From: ahmet <
Date: Thu Mar 8, 2007 11:51 am
Subject: adam dediğin"

Hasan DEMİR


.................................................. .........

Hz.Muhammed (s.a.v.), “Adam dediğin milletini sever!” buyurdu
Rabbim hizmetlerinden razı olsun, Şaban Kalaycı Beyefendinin Hamle Yayınları arasında çıkan “Karanlıktan Nur’a” isimli, Mehmet Feyzi Efendi’nin menkıbelerinin derlendiği çalışmada, Safranbolu İ.H.Lisesi Meslek Dersleri Öğretmenlerinden Abdülkadir Atmaca Bey, ziyaretlerine giderken, “Biz hakkında övgüler düzülen nice insanlar gördük” duygularında iken, Feyzi Efendi ile karşılaşmasını şöyle nakleder:
“- (..) Yavaşça kapı açıldı. Ben dahil herkes bakışlarımızla kapıya yöneldik. Bir de baktım ki, içeriye doğru âdeta Yusuf (A.S.)’ın kıssasındaki (..) güzellikte, âdeta sarığı, cübbesi ve tebessümü ile melekleşmiş bir insan girdi. O anda vücûdumun âdeta eriyip buz olduğunu ve odayla beraber havaya kalktığımı hissettim. İçimden ilk geçen ve dudaklarımdan gayr-i ihtiyâri dökülen ilk sözler, ’Aman Allah’ım!.. Aman Yâ Rabbi!.. Bu kulun bu kadar güzel ve cezp edici ise, bu zâta feyz veren, mânevi feyiz kaynağı olan Peygamberimiz Hazreti Muhammed (S.A.S.) Efendimiz kim bilir daha ne kadar güzel, ne kadar cezp edici, ne kadar sevimlidir?’Sözleri oldu. Ve o an gözlerimden yüzüme aşağı serin göz yaşlarımın aktığını fark ettim.”
Geçtiğimiz Pazar bu mübarek zâtın ahirete irtihalinin 18. yıldönümü vesilesiyle gerçekleştirilen bir dizi mânevî güzellikten nasiplenmek üzere, İlahiyatçı Ağabeyim Ali Sürer’in dâvetine icabet ederek, Kastamonu’ya uzandık.
Dünyanın her noktasında yaşayan bütün Allah(c.c.) dostları O’ndan haberdardı. Prof. Dr. Mücteba Uğur Bey, bir dostunun kendisine naklettiği Feyzi Efendi ile ilgili bir bilgiyi, bahsettiğimiz eserde şu satırlarla aktarır:
“-Çorum Kubbeli Camii İmam-Hatibi Hacı Hafız Rıfat Hoca şöyle anlatmıştır: 1965 yılında kara yolu ile hacca giderken Tebük’te Pakistanlı Tebliğ Cemaati üyesi Gülâm Efendi ile tanıştık. Gulâm Efendi sohbet sırasında ’Dünyada halkın sevgisinin odağı olmuş büyük gönül erlerini; ilim, ahlâk, mertebe itibariyle yücelmiş kişileri tanıyor musunuz?’diye sorar. Onlar da, ’Hayır’diye cevap verince: ’Yahu siz Türk değil misiniz?’’Evet!’dediklerinde, kendisi şöyle devam eder: Dünyada hâli hazırda halkın sevgisine mazhar olmuş yedi tane gönül eri insan var. Bunlar diğerlerinden seçilmiş, âdeta kutup haline gelmiş, hatta aralarında Kutubûlaktâb derecesine ulaşmış ulu kimselerdir. Bunlardan altısı Türkiye’de, birisi başka memlekettedir.

O altı kimse şunlardır:
1. Sivaslı İhramzade İsmail Hakkı Toprak
2. Onun talebelerinden Hacı Hasan Akyol
3. Osman Ateş Darendevî Hazretleri,
4. Merzifonlu Hacı Garip Hafız
5. Kastamonulu Kalaycı Hacı Hafız Mehmet Feyzi Efendi
6. Medine-i Münevvere’de meskûn Ramazanoğlu Mahmud Sâmi Efendi.”

Prof. Dr. Mücteba Uğur, “Karanlıktan Nur’a” isimli eserde, Mehmet Feyzi Efendi’den aktarır:
“ İmam Buharî hazretleri, Kûfe’ye geldiği zaman, hadis meraklıları, ’Bize bir hadis yazdır’diyorlar. O da ’Hay, hay, yazdırayım’ diyor. Dinleyin, ben size bir hadis yazdıracağım ama Onu kimse bilmez. Çünkü bunun râvilerinin hepsi filan yerdedir, onun için bu hadis yaygın değildir. O da Peygamber Efendimizin dilinden çıkan şu dört kelimedir:
- İnne’r-recüle yühibbü kavmen: Adam dediğin milletini sever!’(..)”


--------------------------------------------------------------------------------


From: "Handan" <>
Date: Wed Mar 7, 2007 6:07 pm
Subject: Dj ONUR KUTLU-RemixLERİ MART 2007

http://rapidshare.com/files/19690471...xleri_2oo7.rar
01-Dj Onur ft. Ibrahim Tatlises - Agri Dagi (Club Remix)
02-Dj Onur ft. Tugba Ekinci - Boynuz (Remix )
03-Dj Onur ft. Demet AkaLin - ALcak(Club Remix)
04-Dj Onur ft. EyLem - Masum Masum(Remix)
05-Dj Onur ft. Murat Boz - Uzüleceksin (Special Remix)
06-Dj Onur ft. Rober Hatemo - Uzgünüm Taniyamadim(Remix)
07-Dj Onur ft. Serdar Ortac - Garez (Remix)
08-Dj Onur ft. Murat Boz - Maximum (Remix)
09-Dj Onur ft. Ziynet SaLi - Zordur OgLum (Remix)
http://rapidshare.com/files/19690471...xleri_2oo7.rar






--------------------------------------------------------------------------------



From: bulent bayraktaroglu <>
Date: Thu Mar 8, 2007 8:20 am
Subject: Birden fazla i?verenden elde edilen ?er

Birden fazla işverenden elde edilen ücretler
08.03.2007 / Bumin Doğrusöz





Bilindiği gibi 4842 sayılı kanunla Gelir Vergisi Kanunu'nun 86. maddesinde yapılan değişiklikle, -daha önce 4369 sayılı kanunla kaldırılmış bulunan- “birden fazla işverenden ücret alanların bazı kayıtlarla ücretlerinin yıllık beyannamede birleştirilmesi esası”na geri dönülmüştür. Ancak bu dönüşün bazı zaafları olduğu, daha uygulanmadan anlaşıldığından, ücretlilerin yıllık beyanda bulunmasını gerektiren koşullar, 3.5 ay sonra 4962 sayılı kanunla yeniden düzenlenmiştir.

Bu yeni düzenlemeye göre “Tek işverenden alınmış ve tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretler (birden fazla işverenden ücret almakla beraber birden sonraki işverenden aldıkları ücretlerinin toplamı, 103'üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmayan mükelleflerin, tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretleri dahil)” için yıllık beyanname verilmeyecek, başkaca sebeplerle beyanname verilse dahi bu ücretler beyannameye dahil edilmeyecektir.

Bu düzenlemenin idari yorumu ise 16 sayılı Gelir Vergisi Sirküleri ile yapılmıştır.

Bu düzenlemelere göre tam mükellef gerçek kişilerin tevkif yoluyla vergilendirilmiş ücretlerinin;

- Sadece bir işverenden elde edilmesi halinde,

- Birden fazla işverenden ücret geliri elde edilmesi durumunda ise birden sonraki işverenden alınan ücretlerin toplamının 2006 yılı gelirleri için 18 bin YTL’yi aşmaması halinde

yıllık Gelir Vergisi beyannamesi verilmeyecektir.

Birden fazla işverenden ücret geliri elde edilen hallerde, birden sonraki işverenden alınan brüt ücretlerin toplamının 18 bin yeni lirayı aşması durumunda ise birinci işverenden alınan da dahil olmak üzere ücret gelirlerinin tamamı beyan edilecektir.

Birden fazla işverenden ücret alınması halinde, birinci işverenden alınan ücretin hangisi olacağının belirlenmesi, mükellefin serbest takdirine bırakılmıştır. Kısaca mükelleflere, bu hesaplamada en yüksek ücreti hesaplama dışı bırakma hakkı tanınmıştır.

Tevkifata tabi tutulmamış ücret gelirleri için ise tutarı ne olursa olsun yıllık beyanname verilecektir.

Beyannamede brüt ücretlerin toplamından hareketle hesaplanan vergiden, yıl içinde işverenlerce kesilen vergiler mahsup edilecek ve çıkan fark vergi olarak ödenecektir.

Burada dikkat edilmesi gereken husus, yıl içerisinde ücret alınan işveren sayısıdır. Birden fazla işverenden ücret almış olmak ibaresi, aynı zaman için birden fazla işverenden ücret almayı kapsadığı gibi, yıl içerisinde iş değişikliği dolayısıyla birden fazla işverenden ücret almayı da kapsamaktadır. Örneğin nisan sonunda bir işyerinden ayrılan, temmuzda yeni iş bularak orada işe başlayan ve eylül ayı içerisinde tekrar iş değiştiren bir ücretli de yıl içerisinde birden fazla -üç- işverenden ücret aldığından, yukarıdaki kurallara tabi olacaktır.

Birden fazla işverenden ücret alma durumu ile özellikle grup şirket veya holding yapılanmasına dahil bir şirkette çalışan kişinin, yıl içerisinde grubun diğer şirketlerine kaydırılması veya bir kişinin gruba dahil birden fazla anonim şirketin yönetim kurulunda huzur hakkı karşılığı görev yapması şeklinde karşılaşılmaktadır. Bu gibi hallerin hepsinde, birden fazla işverenden ücret alındığı için, yukarıdaki kurallara göre davranmak ve gerekiyorsa beyanname vermek gerekmektedir.

Bu hükümler kamuda çalışanlar için de geçerlidir. Örneğin birden fazla üniversitede ders veren öğretim üyelerinin, birden fazla adliyede bilirkişilik yapanların da ücret gelirlerini yukarıda açıkladığımız hükümlere göre değerlendirmesi gerekmektedir.

Uygulamadaki gözlemimiz bu hükümlere uyarak beyanname verenlerin sayısının son derece az olduğu yönündedir. Bu durum belki, koşulları yukarıdaki hükümlere uyanların az sayıda olmasından ileri gelmektedir. Öte yandan ücretler zaten stopaj yolu ile vergilendirildiği için yıllık beyannamelerde de yüksek vergiler çıkmamaktadır. Bu nedenle Hazine'nin buradan kayda değer bir gelir elde ettiğini zannetmiyoruz.

Bence ücretlilere yönelik bu düzenlemenin kaldırılması daha yerinde olacaktır. Geçici 67'nci maddeden hareketle yüzde 10 veya sıfır oranında vergiye tabi birkaç milyon YTL'lik menkul sermaye iratları için beyanname dahi alınmazken üç beş ücretliyi kovalayan sistem, zaten sistem değildir.





--------------------------------------------------------------------------------

From: ayşe <>
Date: Thu Mar 8, 2007 9:56 am
Subject: 8 MART KADINLAR GUNU

KADIN

Kimi der ki kadın
uzun kış gecelerinde
yatmak içindir.
Kimi der ki kadın yeşil bir harman yerinde dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir. Kimi der ki ayalimdir. Boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran.
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal.
O benim kollarım, bacaklarım. Yavrum, annem, karım, kız kardeşim hayat arkadaşımdır.

Nazım HİKMET

--------------------------------------------------------------------------------


From: "nursen demir" <>
Date: Thu Mar 8, 2007 10:03 am
Subject: hayatın içinden bi yazı köşesii



"Bir sonbahar günü Londra'daki doktor muayenehanesinin bekleme odasında oturan adam, yaprakların dökülmesini hüzünlü bir gülümsemeyle seyrediyordu. Biraz sonra muayene odasında doktor, teşhisi açıkladı kendisine:

'-Bay Winkelman, beyninizde bir ur var. Hemen ameliyat olmalısınız'.

Yüz hatları gerildi Winkelman'ın:

'-İngiltere'de bu ameliyatı yapabilecek doktor var mı' diye sordu.

'-Amerika'da yaşadığınıza göre orada olmanızı öneririm' dedi doktor; 'Zaten sizi ameliyat edebilecek tek operatör olan Charles Wronkow da orada yaşıyor'.

Winkelman teşekkür edip ayrıldı. Otele giderken derin derin düşünüyor ve yere dökülen yaprakları ayaklarıyla yavaşça itiyordu.

Birkaç gün sonra gazeteler tanınmış Amerikalı operatör Charles Wronkow'un İngiltere'de tatilini geçirirken intihar ettiği haberini verdiler.

Polis, böyle tanınmış bir doktorun neden 'Winkelman' adı altında, Londra'nın yoksul bir mahallesindeki otelde kaldığını merak ediyordu".

* * *

Bu öyküyü dinlediğim gecenin sabahında gazeteler Reve Favaloro'nun intihar haberini duyurmuşlardı.

Favaloro, 1967'de bulduğu by-pass yöntemiyle kalp ameliyatlarında bir çığır açan ve milyonlarca hastayı kurtaran Arjantinli cerrahtı. Buenos Aires'teki muhteşem villasında kalbine sıktığı tek bir kurşunla son vermişti hayatına....

Milyonların kalbine giden kanalları açan bir insanın, kendi yüreğindeki tıkanmaya deva bulamaması ve sonunda onu kurşunlayarak susturması ne trajik bir final...!

Bütün bir salonu gülmekten kırıp geçirdikten sonra çekildiği makyaj odasında sessizce ağlayan bir palyaço gibi... çevremize yaydığımız ışıktan biz nasiplenemeyiz çoğu zaman...

İnsanın sözü geçmez, gücü yetmez bazen kendine...

En güzel aşk filmlerinde oynayan kadın, alabildiğine mutsuzdur bakarsınız...

Diline doladığı herkesin iç dünyasını kalemiyle didikleyen yazar, kendi içindeki keşmekeşi tariften acizdir.

Cemaate iman telkin ederken içten içe Tanrıyı sorgulamaya başlamış bir din adamı kadar çaresiz, kıvranır insan...

Yalnızlık korkusunu bastırmak için ömrü boyunca sayısız kadına tutulmuş bir Kazanova'nın sonunda anavatanı yalnızlığa dönmesi,

...ya da cehennemi bir cephede gün boyu askerlerine cesaret aşılayan kumandanın gece karargahta korkudan titremesi gibi,

...en yakından tanıdığı zaafı, en güvendiği yanına yakıştıramaz insan:

...ve kendini en bildiği yerinden vurur:

Kalpse kalp; beyinse beyin...

...bir kurşunla durur.

* * *

Çünkü en beteridir kendiyle savaşanların, kendine yenilmesi...

İnanmadan din adamı olarak kalamazsınız; sevmeden aşık rolü oynayamaz, cesaretsiz savaşamazsınız; beyninizde bir urla beyinlere deva, kalbinizde kanayan bir yarayla kalplere şifa taşıyamazsınız.

Bu kuşatmayı yarmak için o "zaaf"larınızı yok etmek zorundasınızdır; çoğu kez kendinizden vazgeçmek pahasına...

İnsan, kendine rağmen gider o zaman...

...gençliğinde nice cana kıydığı kılıcının üzerine karnıyla yatıveren yaşlı bir Samuray savaşçısı ya da intihar için artık hükmedemediği tanıdık bir mikrofonu seçen Zeki Müren gibi, ölümü beklemeden onun kollarına koşar.

Bazen uluorta, bazen yapayalnız,

...uçsuz bucaksız bir boşluğa akar...

Malum; "uzun süre uçuruma bakarsan, uçurum da senin içine bakar





--------------------------------------------------------------------------------

From: "Hikmet Nehir" <>
Date: Thu Mar 8, 2007 10:51 am
Subject: Dünya Kadınlar Gününde"Kadınlara Yalanlar"

Bugün bir gazete başlık atmış "364 gün eziyet 1 gün saygı" diye
Sabah bir radyoda canlı yayına katılan kadın dinleyici yel değirmeniyle
savaşmak diye özetledi konuyu
Dilim varmıyordu tüm kadınların dünya kadınlar günü kutlu olsun demeye,
demiyecektim ta ki bu yazıyı okuyana kadar,yazıyı paylaşmak istedim.
Bekir Çoşkun yalancılara yazmış..



Yazı aşağıda


--------------------------------------------------------------------------------

From: "Tulay TOPUZ" <>
Date: Thu Mar 8, 2007 9:57 am
Subject: Kadınlar günününüz kutlu olsun ..



Bekir COŞKUN
[email protected]

Kadınlara yalanlar...


KADINLAR, erkeklerin yalanlarına asla kanmazlar.

İster "Askerde yüzbaşıya dedim ki..." diye başlayan uzak bir yalan olsun, ister "Elimi hiç bırakma..." gibi yakın bir yalan...

Kadınların kanmış gibi gözükmeleri, onların annelik güdülerindeki "Bırak, mutlu olsun" hoşgörüsündendir.

Aldatılan kadınların yalanlara inanmış gibi gözükmeleri ise kendi yüce -dürüst sevdalarına leke kondurmak istememeleri yüzündendir.

Yoksa...

Yoksa kadınlar yalanlara asla kanmazlar.

*

Ama günlerden bugün, kadınlara en büyük ve kolektif yalanın söylendiği gündür:

"Kadın Hakları Günü..."

Gazetelerde, köşelerde, televizyonlarda, siyasilerin dillerinde, aydınların ağızlarında, egemen ve güçlü erkeklerin söylemlerinde bugün bütün gün "kadın haklarını" dinleyeceksiniz.

Söyler misiniz:

Hem kadınları ikinci sınıf insan sayan ortaçağ zihniyetini iktidarda tutmak, hem "kadın özgürlüğü" lafları etmek, büyük bir yalan değilse ne?

Türk kadınına, tüm dünya kadınlarından bir adım önde haklar veren Mustafa Kemal’den nefret edenlerin eteğine yapışmak, ama "kadın hakları" diye tutturmak...

Nasıl bir ikiyüzlülüktür?..

Kendileri birer İtalyan gibi giyinip kadını Ortaçağ tesettürüne mahkûm edenlerin iktidarına bayılmak...

Ama "kadın haklarından" söz etmek...

*

İktidardakilerin kendi kadınlarına bakın; yemek masalarında dahi yerleri olmayan, erkeğin gözüne bakması, el sıkması sakıncalı sayılan... Birer yasaklı gibi, sessiz, sinmiş, sanki yok gibiler.

Ama göreceksiniz, o erkekler bugün sıkılmadan "kadın haklarından" söz edeceklerdir.

Ve aydınlar, yazarlar, medya, sermayenin erkekleri, toplumun babayiğitleri bu büyük yalanın bir ucundan tutacaklardır.

Bugün kadınlara yalan söyleme günüdür.

Hep birlikte, bir ağızdan...

Kolektif ve büyük bir yalan.

Kadın buna inanmaz.

Dönüp erkeklerin yüzüne "yalan söylemeye utanmıyor musunuz?" diye tükürmemesi ise onun asil ve yüce kimliğindendir.

O kadar...






--------------------------------------------------------------------------------


From: bulent bayraktaroglu <>
Date: Thu Mar 8, 2007 8:34 am
Subject: YILLIK ܃RETL? ?ZN? KULLANMA US܌ VE ESASLARI

07 Mart 2007



Yakup SÜNGÜ

SSK Başkanlığı Sigorta Müfettişi





YILLIK ÜCRETLİ İZNİ KULLANMA USÜL VE ESASLARI



I- AMAÇ VE YASAL DAYANAK



Yıllık ücretli izin; işçilerin, dinlenmek, bedensel ve ruhsal sağlıklarını korumaları, motivasyonlarını ve iş verimliliğini artırmaları amacıyla kullandırılmaktadır.



Anayasamızın 53 üncü maddesinde “… dinlenmek çalışanların hakkıdır.”, şeklinde bir düzenleme ile çalışan kişiler için dinlenmenin bir hak olduğu anayasal güvence altına alınmıştır. Ülkemizin taraf olduğu Avrupa Sosyal Şartı’nın 2 nci maddesinde, “ücretli resmi tatil olanağı sağlamak ve en az iki haftalık ücretli izin sağlamak” taraf devletlerce kabul edilmiştir.[1] 4857 sayılı İş Kanunu’nun 53 ila 62 inci maddeleri arasında çalışan kişilerin izin hakkı düzenlenmiş, konuyla ilgili “Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği” 03.03.2004 tarih ve 25391 sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır.



II- YILLIK ÜCRETLİ İZİN HAKKI VE İZİN SÜRELERİ



4857 sayılı İş Kanunu’ nun 53 üncü maddesine göre, işyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verilir. Yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilemez.



Niteliklerinden ötürü bir yıldan az süren mevsimlik veya kampanya işlerinde çalışanlara bu Kanunun yıllık ücretli izinlere ilişkin hükümleri uygulanmaz.



İşçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi, hizmet süresi;



a. Bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dahil) olanlara ondört günden,

b. Beş yıldan fazla onbeş yıldan az olanlara yirmi günden,

c. Onbeş yıl (dahil) ve daha fazla olanlara yirmialtı günden,



Az olamaz.



Ancak onsekiz ve daha küçük yaştaki işçilerle elli ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi yirmi günden az olamaz.



Yıllık izin süreleri iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri ile artırılabilir.



İşçinin işyerine giriş tarihinden itibaren deneme süresi de dahil olmak üzere, her çalışma yılını tamamlaması halinde o yıla ilişkin ücretli izne hak kazanır. Bir yıldan az süre için orantılı olarak yıllık ücretli izin hakkı doğmaz. Yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilemez. Tarafların rızası olsa bile, yıllık izin hakkı ortadan kaldırılamaz.



İşçinin niteliklerinden ötürü bir yıldan az süren mevsimlik veya kampanya işlerinde çalışanlara bu Kanunun yıllık ücretli izinlere ilişkin hükümleri uygulanmaz.



İşçinin devamının kesilmesi halinde bu boşlukları karşılayacak kadar hizmet süresi eklenir ve bu suretle işçinin izin hakkını elde etmesi için gereken bir yıllık hizmet süresinin bitiş tarihi gelecek hizmet yılına aktarılacaktır.



Örneğin; X işletmesinde 01.03.2005 tarihinde işe başlayıp 31.12.2005 tarihinde işten ayrılan ve tekrar 01.02.2006 tarihinde aynı işletmede işe başlayan kişi 01.03.2006 tarihinde değil, 01.04.2006 tarihinde yıllık ücretli izne hak kazanacaktır. Çünkü işçinin çalışmadığı 2006 yılı Ocak ayına karşılık işçinin Mart ayında çalışarak 1 aylık boşluğu doldurması gerekmektedir.



III- YILLIK ÜCRETLİ İZNE HAK KAZANMA VE KULLANMA DÖNEMİ



4857 sayılı İş Kanunu’ nun 54 üncü maddesine göre, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştıkları süreler birleştirilerek göz önüne alınır. Şu kadar ki, bir işverenin bu Kanun kapsamına giren işyerinde çalışmakta olan işçilerin aynı işverenin işyerlerinde bu Kanun kapsamına girmeksizin geçirmiş bulundukları süreler de hesaba katılır.



Bir yıllık süre içinde 55 inci maddede sayılan haller dışındaki sebeplerle işçinin devamının kesilmesi halinde bu boşlukları karşılayacak kadar hizmet süresi eklenir ve bu suretle işçinin izin hakkını elde etmesi için gereken bir yıllık hizmet süresinin bitiş tarihi gelecek hizmet yılına aktarılır.



İşçinin gelecek izin hakları için geçmesi gereken bir yıllık hizmet süresi, bir önceki izin hakkının doğduğu günden başlayarak gelecek hizmet yılına doğru hesaplanır. İşçi hesaplanacak her hizmet yılına karşılık, yıllık iznini gelecek hizmet yılı içinde kullanır.



Aynı bakanlığa bağlı işyerleri ile aynı bakanlığa bağlı tüzel kişilerin işyerlerinde geçen süreler ve kamu iktisadi teşebbüsleri yahut özel kanuna veya özel kanunla verilmiş yetkiye dayanılarak kurulan banka ve kuruluşlar veya bunlara bağlı işyerlerinde geçen süreler, işçinin yıllık ücretli izin hakkının hesaplanmasında göz önünde bulundurulur.



IV- YILLIK ÜCRETLİ İZİN SÜRESİNİN HESABINDA ÇALIŞILMIŞ GİBİ SAYILAN HALLER



4857 sayılı İş Kanununun 55 inci maddesinde, yıllık ücretli izinlerin hesabında çalışılmış gibi sayılan hallerin neler olduğu sayılmıştır. Buna göre;



a) İşçinin uğradığı kaza veya tutulduğu hastalıktan ötürü işine gidemediği günler (Ancak, 25 inci maddenin (I) numaralı bendinin (b) alt bendinde öngörülen süreden fazlası sayılmaz.),



b) Kadın işçilerin 74 üncü madde gereğince doğumdan önce ve sonra çalıştırılmadıkları günler, (Kadın işçilerin, doğumdan önce ve sonra çalıştırılmadıkları günler sekizer hafta olarak “çoğul gebelik halinde doğumdan önce çalıştırılmayacak sekiz haftalık süreye iki hafta süre eklenerek 10 hafta olarak uygulanacaktır” sınırlandırılmasına rağmen, kadın işçinin sağlık durumuna veya işin özelliğine göre doktor raporuyla bu sürelerin uzaması halinde, uzatılmış bu sürelerde yıllık ücretli iznin hesabında çalışılmış gibi değerlendirilecektir)



c) İşçinin muvazzaf askerlik hizmeti dışında manevra veya herhangi bir kanundan dolayı ödevlendirilmesi sırasında işine gidemediği günler (Bu sürenin yılda 90 günden fazlası sayılmaz.),



d) Çalışmakta olduğu işyerinde zorlayıcı sebepler yüzünden işin aralıksız bir haftadan çok tatil edilmesi sonucu olarak işçinin çalışmadan geçirdiği zamanın onbeş günü (işçinin yeniden işe başlaması şartıyla),



e) 66 ncı maddede sözü geçen zamanlar,



f) Hafta tatili, ulusal bayram, genel tatil günleri,



g) 3153 sayılı Kanuna dayanılarak çıkarılan tüzüğe göre röntgen muayenehanelerinde çalışanlara pazardan başka verilmesi gereken yarım günlük izinler,



h) İşçilerin arabuluculuk toplantılarına katılmaları, hakem kurullarında bulunmaları, bu kurullarda işçi temsilciliği görevlerini yapmaları, çalışma hayatı ile ilgili mevzuata göre kurulan meclis, kurul, komisyon ve toplantılara yahut işçilik konuları ile ilgili uluslararası kuruluşların konferans, kongre veya kurullarına işçi veya sendika temsilcisi olarak katılması sebebiyle işlerine devam edemedikleri günler,



ı) İşçilerin evlenmelerinde üç güne kadar, ana veya babalarının, eşlerinin, kardeş veya çocuklarının ölümünde üç güne kadar verilecek izinler,



j) İşveren tarafından verilen diğer izinler ile 65 inci maddedeki kısa çalışma süreleri,



k) Bu Kanunun uygulanması sonucu olarak işçiye verilmiş bulunan yıllık ücretli izin süresi.



Ancak hizmet akdinin askıda kaldığı; grevde geçen süreler, izinsiz ve mazaretsiz devamsızlık süreleri, kadın işçinin 74 üncü madde gereğince doğumdan sonraki sekiz haftadan sonra altı aya kadar kullanabileceği ücretsiz izin süreleri yıllık iznin hesabında çalışılmış gibi sayılmayacaktır.



Yıllık izne hak kazanmak için işçilerin ayrıca bu süreler kadar çalışması gerekecektir. Kadın işçilerin, doğumdan önce ve sonra çalıştırılmadıkları günler sekizer hafta olarak (çoğul gebelik halinde doğumdan önce çalıştırılmayacak sekiz haftalık süreye iki hafta süre eklenerek 10 hafta olarak uygulanacaktır.) sınırlandırılmasına rağmen, kadın işçinin sağlık durumuna veya işin özelliğine göre doktor raporuyla bu sürelerin uzaması halinde, uzatılmış bu sürelerde yıllık ücretli iznin hesabında çalışılmış gibi değerlendirilecektir.[2]



Yukarıda, “İşçinin uğradığı kaza veya tutulduğu hastalıktan ötürü işine gidemediği günlerin (Ancak, 25 inci maddenin (I) numaralı bendinin (b) alt bendinde öngörülen süreden fazlası sayılmaz.),” yıllık ücretli izin hakkının hesabında çalışılmış gibi değerlendirileceği ve bu tür izinlerin yıllık ücretli izinden sayılmayacağı hükme bağlanmıştır.



V- YILLIK ÜCRETLİ İZNİN KULLANILMASI



4857 sayılı İş Kanununun 56 ıncı maddesine göre, yıllık ücretli izin işveren tarafından bölünemez. Bu iznin işveren tarafından sürekli bir şekilde verilmesi zorunludur. Ancak, tarafların anlaşması ile bir bölümü on günden aşağı olmamak üzere en çok üçe bölünebilir.



İşveren tarafından yıl içinde verilmiş bulunan diğer ücretli ve ücretsiz izinler veya dinlenme ve hastalık izinleri yıllık izne mahsup edilemez.



Yıllık ücretli izin günlerinin hesabında izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmaz.



Yıllık ücretli izinleri işyerinin kurulu bulunduğu yerden başka bir yerde geçirecek olanlara istemde bulunmaları ve bu hususu belgelemeleri koşulu ile gidiş ve dönüşlerinde yolda geçecek süreleri karşılamak üzere işveren toplam dört güne kadar ücretsiz izin vermek zorundadır. İşveren, işyerinde çalışan işçilerin yıllık ücretli izinlerini gösterir izin kayıt belgesi tutmak zorundadır.



VI- İZİN ÜCRETİNİN ÖDENMESİ



4857 sayılı İş Kanununun 57 inci maddesine göre, İşveren, yıllık ücretli iznini kullanan her işçiye, yıllık izin dönemine ilişkin ücretini ilgili işçinin izine başlamasından önce peşin olarak ödemek veya avans olarak vermek zorundadır.



Günlük, haftalık veya aylık olarak belirli bir ücrete dayanmayıp da akort, komisyon ücreti, kâra katılma ve yüzde usulü ücret gibi belirli olmayan süre ve tutar üzerinden ücret alan işçinin izin süresi için verilecek ücret, son bir yıllık süre içinde kazandığı ücretin fiili olarak çalıştığı günlere bölünmesi suretiyle bulunacak ortalama üzerinden hesaplanır.



Ancak, son bir yıl içinde işçi ücretine zam yapıldığı takdirde, izin ücreti işçinin izine çıktığı ayın başı ile zammın yapıldığı tarih arasında alınan ücretin aynı süre içinde çalışılan günlere bölünmesi suretiyle hesaplanır. Yüzde usulünün uygulandığı yerlerde bu ücret, yüzdelerden toplanan para dışında işveren tarafından ödenir.



Yıllık ücretli izin süresine rastlayan hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri ayrıca ödenir.



Yıllık ücretli izin alacağı, şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak olmadığından, mirasçıya intikalini engelleyen bir hüküm de mevcut değildir. Bu nedenle, mirasçıların ücretli izin alacağı davası açmaları da mümkündür.[3]



VII- YILLIK İZİNDE ÇALIŞMA YASAĞI



4857 sayılı İş Kanununun 58 inci maddesine göre, yıllık ücretli iznini kullanmakta olan işçinin izin süresi içinde ücret karşılığı bir işte çalıştığı anlaşılırsa, bu izin süresi içinde kendisine ödenen ücret işveren tarafından geri alınabilir.



Yıllık ücretli iznini kullanmakta olan işçinin izin süresi içinde ücret karşılığı bir işte çalıştığı anlaşılırsa, bu izin süresi için kendisine avans olarak verilen veya peşin ödenen izin ücreti işveren tarafından geri alınabileceği gibi, işveren, isterse bu personelin hizmet akdini, 4857 sayılı iş Kanunu’nun 25/II-(e) bendi uyarınca tazminatsız olarak feshedilebilir.[4]



VIII- SÖZLEŞMENİN SONA ERMESİNDE İZİN ÜCRETİ



4857 sayılı İş Kanununun 59 uncu maddesine göre, iş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Bu ücrete ilişkin zamanaşımı iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren başlar.



İşveren tarafından iş sözleşmesinin feshedilmesi halinde 17 nci maddede belirtilen bildirim süresiyle, 27 nci madde gereğince işçiye verilmesi zorunlu yeni iş arama izinleri yıllık ücretli izin süreleri ile iç içe giremez.



Yine, iş sözleşmesinin sona ermesi halinde ödenmesi gereken yıllık izin ücreti için, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre söz konusudur. İşçinin çalışırken kullanmadığı yıllık ücretli izin alacağında 5 yıllık zamanaşımı süresi iş sözleşmesinin feshi tarihinde başlar. İzinlerin karşılığı olan ücretin de son ücret esas alınarak ödenmesi gerekir.[5]



İşçinin hak kazanıp da kullanamadığı yıllık izin süresi için ücreti, hizmet akdinin işveren veya işçi tarafından feshedilmesi halinde akdin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine ödenir. Bir yıldan az olan süre için yıllık izin ücreti istenemez.



IX- YILLIK ÜCRETLİ İZİNDE SİGORTA PRİMİ ÖDEMESİ



4857 sayılı İş Kanununun 61 inci maddesine göre, sigortalılara yıllık ücretli izin süresi için ödenecek ücretler üzerinden iş kazaları ile meslek hastalıkları primleri hariç, diğer sigorta primlerinin, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunundaki esaslar çerçevesinde işçi ve işverenler yönünden ödenmesine devam olunur.



Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine göre, iş kazaları ve meslek hastalıkları sigorta koluna ait primler dışındaki, Hastalık, Analık, Malullük, Yaşlılık, Ölüm ve İşsizlik Sigorta Kollarına ait primler ödenmeye devam edilecektir.



Yıllık ücretli izin süresinde işçinin iş kazaları ve meslek hastalıkları risklerine maruz kalmayacak olması nedeniyle yıllık ücretli izin süresinde işçi ücretinden iş kazaları ve meslek hastalıkları primi kesintisi yapılmayacaktır.



X- YILLIK ÜCRETLİ İZİNLE İLGİLİ DÜZENLEMELERE UYMAMANIN CEZASI



Yıllık ücretli izin hakkına aykırılık teşkil eden eylemler İş Kanun’un 103 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre yıllık ücretli izni yasaya aykırı olarak bölünen, ödenen, iş sözleşmesinin sona ermesinde kullanılmadığı izin ücreti ödenmeyen, izin yönetmeliğine aykırı olarak izin kullandırılmayan veya eksik kullandırılan her işçi için 2006 yılında 155 YTL. İdari para cezası uygulanacağı belirtilmiştir.



KAYNAKLAR



Resul KURT, İş ve Sosyal Sigorta Mevzuatında Usül ve Esaslar, İSMMMO, 2003


Şerafettin Güler, “Yıllık Ücretli İzinde Çalışma”, Sosyal Güvenlik Dünyası Dergisi, Mayıs-Haziran 2006,




--------------------------------------------------------------------------------



[1] Şerafettin Güler, “Yıllık Ücretli İzinde Çalışma”, Sosyal Güvenlik Dünyası Dergisi, Mayıs-Haziran 2006, 96.

[2] Resul KURT, İş ve Sosyal Sigorta Mevzuatında Usül ve Esaslar, İSMMMO, 2003, 889.

[3] Yargıtay HGK. E.2000/790, K.2000/803, T. 19.04.2000.

[4] Resul KURT, a.g.e., 893.

[5] Yargıtay HGK. E.2000/9-1070, K.2000/1103, T. 05.07.2000.




--------------------------------------------------------------------------------

From: "burcin kurk" <>
Date: Thu Mar 8, 2007 10:22 am
Subject: iliskilerde emir

KABULLEN: İki şeyi kabulleneceksin. Birincisi "aramızda iktidar problemi
olmasın şekerim" gibi girişimler tamamen hayalcidir; kabul edeceksin.
İkincisi, bir insanın bir başkasını hep aynı şiddette sevmesi mümkün
değildir, bunu da kabul edeceksin.

İZİN VER: Karşındakinin kendisi olmasına izin vereceksin; en sana uymayan
yanlarını bile budamaya kalkmayacaksın. Sen de uyum sağlamak için kendini
eksilten bir çabaya girişmeyeceksin. Bu, hiçbir zaman sandığın kadar iyi
olmaz; her zaman sandığından kötü olur.

BELDEN AŞAĞI VURMA: Hiçbir kavgada, asla belden aşağı vurmayacaksın. Onun
kişiliğini yıkacak seyler söylemeyeceksin; onun zaaflarını kavgada koz
olarak kullanmayacaksın. Sevdiğin insanla "yenmek" için kavga etmeyeceksin.

İKİ KİŞİLİK EVREN KUR: Kanepede uzanıp yaptığınız dedikodularla, komik küçük
sohbetlerle sadece ikinizin anlayacağı bir dil ve bu dilin etrafında iki
kişilik bir evren kuracaksın. Dünya işleri zaten ağır; sen hafifleteceksin!

ONUN TARAFINI TUT: Ne olursa olsun üçüncü kişilerin yanında ve üçüncü
kişilere karşı onu tutacaksın! Hiç "objektif" gibi görünmeyebilir bu sana
ama zaten ilişki sübjektiftir.

YIKILMA: En ölümcül haller dışında hiçbir üzüntünde onun üzerine
yıkılmayacaksın. O senin doktorun, psikoloğun değil, sevgilin. Kendi derdini
mümkünse kendin halledeceksin.

EMEK HARCA: İlişkinin ihtiyaçlarını hassas bir görü ile saptamaya gayret
edeceksin. Örneğin onun yalnız kalmaya ihtiyacı varsa, tepesine binip sevgi
performansları yapmayacaksın.

ÖĞREN: Birlikte yeni şeyler görmeye, öğrenmeye, yeni maceralar yaşamaya
bakacaksın. İlişkinin enerjiye ihtiyacı varsa, kendini akışa
bırakmayacaksın.

ANTRENMAN YAP: Birbirinize çok yapışıp kaldığınız anlarda derhal ufak çaplı
tek başına yaşama antrenmanları yapacaksın. Ona da yaptıracaksın! Bu,
ilişkiye yeni enerji girişini sağlayacaktır.

DİKKAT ET: Bu en önemli emirdir. En önemli şey ilişkiniz değildir. En önemli
şey, o ve sensin; ayrı ayrı... İkiniz de birer insansınız.. Onu ve kendini
olduğun gibi kabul etmeye dikkat et...


--------------------------------------------------------------------------------

From: egemen cevahir <>
Date: Thu Mar 8, 2007 12:17 pm
Subject: dünya emekçi kadınlar günü

Tüm kadınların dünya emekçi kadınlar günü kutlu olsun
Daha eşit bir dünya umuduyla....
1857 yılında New York’lu dokuma işçisi kadınların daha insanca bir yaşam isteyerek, eşitsizliklere ve ayrımcılığa karşı sürdürdüğü mücadele ile başlayan süreçte 8 Mart, tüm dünya kadınlarının, kutladığı uluslararası bir güne dönüştü.
Birleşmiş Milletler tarafından 1977 yılında ilan edilen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün geçmişi çok eskilere dayanıyor.
Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği savaşın temsili başlangıcı 8 Mart 1857 yılında ABD’nin New York kentinde başladı. Konfeksiyon ve tekstil fabrikalarında çalışan 40.000 işçinin insanlık dışı çalışma koşullarına ve düşük ücrete karşı başlattığı grev, polisin saldırısıyla kanlı bitti. Saldırı sırasında çıkan yangında çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katıldı.


1910 yılında Danimarka’nın Kopenhag kentinde toplanan 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında, Almanya Sosyal Demokrat Parti önderlerinden Clara Zetkin, bu yangında yaşamını yitiren 129 kadın işçi anısına 8 Mart gününün Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmasını önerdi. Kadın hakları hareketini, özellikle oy hakkını onurlandırmayı amaçlayan Kadınlar Günü önerisi oy birliği ile kabul edildi.

1975 yılında Dünya Kadınlar Yılı’nı ilan eden Birleşmiş Milletler Örgütü, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın tüm kadınlar için Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdı. Kadınlara eşit hakların verilmesinin Dünya barışını güçlendireceği kabul edildi.


8 Mart, dünyada kadınların yüzyıldır yürüttüğü özgürleşme mücadelesinin kutlandığı ve kadınların güncel taleplerinin ifade edildiği bir mücadele günüdür.




--------------------------------------------------------------------------------

From: ALEV ALEV <>
Date: Wed Mar 7, 2007 11:42 pm
Subject: DAVET..

DAVET
227 MILLI SIVIL TOPLUM KURULUSUNDAN CAGRIDIR.
KENDINI ERMENI GORMEK ISTEYENLERE TOKAT GIBI CEVAP VERMEK ICIN
“HEPIMIZ TURKUZ, ATATURKUZ,MEHMEDI Z†DEMEK ICIN YUCE TURK MILLETINE YAKISAN BIR CUMHURBASKANI VE CUMHURIYET ICIN EL ELE OLMAYA KARAR VERDIK.

Milli sivil toplum kuruluslari olarak, Ataturk’un ve Turk Milletinin milli ve manevi degerlerinin bir sembolu olan Cankaya’ya secilecek Cumhurbaskanini n ;
* Onur duydugumuz Turklugumuz var iken Turkiyelilik, alt, ust ve etnik kimlik fantezileri ile ugrasmayan kendini her yonu ile Turk milletinin bir parcasi hisseden,
* Milletine yabancilasmamis manevi degerleri ve inanci siyasi istismar konusu yapmayan,
* Hakkinda yolsuzluk dosyalari bulunmayan, saibeli olmayan,
* Milli devletin ve Cumhuriyetin kazanimlarina sahip cikan,
* Turkiye’yi Washington’dan , Bruksel’den, Telaviv’den degil Ankara’dan yoneten,
* Kureselcilerin sekillendirdigi BOP ve medeniyetler arasi diolog gibi projelerin esbaskani olmayi ozenmeyen,
* Partizanci ve hizipci olmayan ,
* Nato ’da ve Afganistan’da gorev verilerek bu kutsal makam icin disaridan dayatilmayan,
* Ataturk’un ilkelerine bagli milli, laik devlet anlayisini sonuna kadar savunacak bir Cumhurbaskani icin ;
11.03.2007 Pazar gunu saat 13.00
Beyoglu,Galatasaray Lisesinin Onune
butun Turk milletini basin aciklamasina davet ediyoruz.
Cumhurbaskanligi konusunda adim adim Anadolu programimizin ilk ayagi Istanbul’daki bu aciklama ile baslatilacak, sonrasinda Izmir, Bursa, Antalya, Trabzon, Edirne,Izmit, Konya basta olmak uzere Anadolu illerine yayilacaktir.
Galatasaray Lisesinin onune butun Turk milletini bekliyoruz.
Yer: Galatasaray Lisesi Onu/Beyoglu
Zaman : 11.03.2007 saat:13:00

227 SIVIL TOPLUM KURULUSU ADINA
AV NECIP YENISAN
SIZ YOKSANIZ BIR EKSIGIZ…
LUTFEN DAGITALIM…



--------------------------------------------------------------------------------


From: bulent bayraktaroglu <>
Date: Thu Mar 8, 2007 8:47 am
Subject:

06 Mart 2007



Ömer TEKİN

Yeminli Mali Müşavir




DÜZELTME BEYANNAMELERİ DE ZORUNLU OLARAK İNTERNET ÜZERİNDEN VERİLECEKTİR



I-Giriş



Vergilerimizin büyük kısmının tarh ve tahakkuku beyana dayanmaktadır. Bu beyannamelerin her biri için verilme süreleri belirtilmiştir. Kimi zaman bu beyannameler süresinde veya süresi geçtikten sonra eksik ve hatalardan dolayı sonradan ek veya düzeltme beyanında bulunulması gerekebilmektedir.



3.3.2007 tarihine kadar, gerek düzeltme, gerekse ek beyannameler kağıt ortamında elden verilebilmekte iken, 368 sıra no'lu VUK Genel Tebliği [1] ile beyannamelerini internet ortamında vermek zorunda olanların, bu beyannamelere ilişkin düzeltme beyannamelerini de internet ortamında vermek zorunda oldukları kararlaştırılmıştır.



Bu yazımızda 368 sıra no'lu VUK genel tebliğle getirilen yenilikler hakkında açıklamalara yer verilmiştir.



II- 368 Sıra No'lu Tebliğle Getirilen Yenilikler



Mükellefler beyannameyi verdikten sonra bir kısım faturaların beyan dışı kaldığını, unutulduğunu ya da hatalı verildiğini sonradan fark edebilmekteler. Beyan dışı kalmış olan bu faturayı ya ek beyanname ile yada beyan dışı kalan faturayı da kapsayacak şekilde yeni bir dilekçe ekinde ve kağıt ortamında düzeltme beyannamesi verebilmekteydiler.



3.3.2007 itibariyle yürürlüğe giren 368 sıra no'lu tebliğle bundan böyle ister süresinde isterse süresi geçtikten sonra verilmiş olsun ilk beyannamedeki eksik ve hataların giderilmesi maksadıyla verilecek ek beyanname niteliğindeki düzeltme beyannameleri, ilk beyannamedeki bilgileri de kapsayacak şekilde zorunlu olarak düzeltme beyannamesiyle beyan edilmesi gerektiği belirtilmektedir.



Örneğin 2007/Ocak ayına ait 200YTL ve 36 YTL KDV'den oluşan bir fatura beyan dışı kaldığı sonradan farkedilmişse, bunu 2007/Ocak ayına ait ek bir beyanname ile beyan edilmesi mümkün olmayacaktır. Beyan dışı kalan bu fatura, internet ortamında verilmiş olan daha önceki beyannameye dahil edilerek yeniden bir düzeltme beyannamesiyle beyan edilmesi gerekmektedir.



Bu beyannamede zorunlu olarak internet ortamında gönderilmesi gerekmektedir. İnternet ortamında gönderilecek beyannameler sadece 3.3.2007'den sonra gönderilen beyannameleri kapsadığından daha önce verilen beyannamler internetten gönderilememektedir.



İnternet ortamında gönderilecek düzeltme beyannameleri için beyanname proğramından beyanname doldurulduktan ve paketlendikten sonra gönderme aşamasında onaydan önce "özel" butonun seçilmesi gerekmekte, bu seçimden sonra onay butonu tıklandığında karşımıza beyannamenin ne şekilde gönderileceği belitmek için kutucuklar oluşturulmuş, bu kutucuklardan"dzt "seçenekleri işaretlenip ve gerekçe kısmı da doldurulduktan sonra onaylanarak beyanname gönderilebilecektir.



Verilecek düzeltme beyannamesi, ilk verilen beyana göre, matrah veya vergiyi azaltıyorsa, devreden KDV'yi artırıyorsa, iade veya mahsup, tecil miktarlarında artış oluşturuyorsa bunun izah edilmesi gerekmektedir. İncelemeye sevkini önlemek için İnternet ortamında verilecek bu beyannamelerin gerekçe bölümü mutlaka doldurulması gereklidir. Tebliğde İnternet ortamında verilmesi gereken düzeltme beyannameleri kağıt ortamında elden ya da posta ile verilmesi halinde V.U.K'nun mük. 355. maddesine göre özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Öte yandan eksik beyanların giderilmesi maksadıyla düzeltme beyannamesi yerine ek beyanname verilmesi halinde de yine VUK'nun 352 maddesine göre II. Derece usulsüzlük cezası kesilecektir.




--------------------------------------------------------------------------------

[1] 1 mart 2007 tarihli resmi gazetede yayımlanmıştır


--------------------------------------------------------------------------------



From: Deniz "Yalçın" <>
Cc: <>
Date: Thu Mar 8, 2007 11:18 am
Subject: Perinçek davasından çıkan ders

Perinçek davasından çıkan ders

Mehmet Y. Yılmaz, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, 8 mart 2007, Hürriyet

ERMENİ soykırımı iddiasının "emperyalist bir yalan" olduğunu söylediği için Lozan’da yargılanan Doğu Perinçek’in eylemi, bu konuda bugüne kadar ortaya konulan en etkili demokratik tepkidir diye düşünüyorum.

İlk günkü duruşmanın 14 saat sürmesi bile başlı başına üzerinde durulması gereken bir durum. Mahkeme kararını cuma günü açıklayacak.

O güne kadar yargılama sürecek ve Perinçek’in beraberinde götürdüğü, bir bölümü Rusya arşivlerinden çıkarılmış belgeler incelenecek.

Perinçek, burada oturup kendi kendimize söylenmenin hiçbir anlamı olmadığını böylece hepimize göstermiş oluyor.

Nitekim bu yargılama vesilesiyle İsviçre basını başta olmak üzere Batı basınında çıkan haber ve yorumlar, bu konuda yolun daha başında olmamıza rağmen iyi düşünülmüş ve planlanmış eylemlerin sonuç alıcı olabileceğini gösteriyor.

Türkiye’den giden gazeteciler ile duruşmaları izlemek isteyenlerin mahkeme salonuna alınmamaları da üzerinde durulması gereken bir durum.

İsviçre yasalarını bilmiyorum, dolayısıyla mahkeme salonuna girmek için önceden akreditasyon yapılması gerekip gerekmediği konusunda bir fikrim yok.

Ancak sadece bu bile bize gösteriyor ki işimiz o kadar da kolay değil.

Bu da normal, çünkü uzun yıllar boyunca demokratik haklarımızı kullanmak konusunda o kadar baskı altında kaldık ki sanki her şeyi yeni öğreniyor gibiyiz.

Dün Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Dr. Serhan Bolluk ile konuştum.

Fransa’da Ermeni iddialarına karşı belgeler de içeren 50 bin kitap dağıtıldığını anlattı.

İsviçre’de de aynı sayıda kitap dağıtılacak ve bunun ilk on binlik bölümü için gerekli finansman sağlanmış durumda.

Zaman içinde bu tür çabalar yoğunlaştıkça bunun olumlu sonuçlarını almakta da gecikmeyeceğiz.



hTTp://WwW.BiRBaBaHiNDi.NeT
__________________
[size=10pt]ŞU FANİ DÜNYADA BAKİ GİBİ YAŞIYORUZ

BİRDE HASTAHANE KÖŞELERİNDE
[/size]
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Papatyam Forum Ana Kategori Başlıkları

Cevaplar Son Mesajlar
hayatın anlamı??? gozdem Öyküler & Hikayeler 1 09 May 2008 10:38
Hayatın Tam İçindemiyiz? PESTEMAL Deneme & Düz Yazılar 1 01 May 2007 07:52
Hayatın Yap-Bozları PESTEMAL Deneme & Düz Yazılar 2 28 December 2006 08:32
Hayatın En'leri PESTEMAL Her Telden Resim 3 23 November 2006 12:23
Yaşamın İçinden... Papatyam Bayanlara Özel (Erkeklerin Girmesi Yasaktır :-)) 0 06 February 2006 16:01

Yeni Sayfa 1

www.papatyam.org Ana Sayfa

Tefekküre Davet Köşesi

Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın

                       Instagram         

Papatyam alemdarhost.com sunucularında barındırılmaktadır.