TEOFİLO'NUN HATIRLATTIKLARI - Papatyam Forum

Papatyam Forum

Go Back   Papatyam Forum > ..::.SPOR.::. > Süper Lig > Trabzonspor

Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Alt 29 October 2010, 23:49   Mesaj No:1

umut

Papatyam Editörü
Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:umut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 1242
Üyelik T.: 19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:61
Mesaj: 13.567
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart TEOFİLO'NUN HATIRLATTIKLARI

TEOFİLO'NUN HATIRLATTIKLARI

Teofilo’nun hatırlattıkları

Trabzonspor’un doğuşunun ardından umutlar yabancı ellerdeydi. Ama özellikle İstanbul ve Ankara patentli transferlerle girilen yolda hayal kırıklığı yaşanınca, dönemin yönetenleri zorunlu olarak kendi çocuklarına yüzünü dönmek durumunda kalmıştı.

Ve Şenol, Turgay, Necati, Kadir, Cemil, Bekir, Ali Yavuz, Serdar, Ali Kemal, Ahmet, Necmi, Hüseyin, Hüsnü gibi isimler işte bu zorunlu dönüşün ürünü olarak kazanılmıştı. Her biri büyük yıldız olmuştu ama hiçbiri, ‘Bana çok yüksek para teklifi geldi gitmek istiyorum’ demedi. Hem de İstanbul’un 3 büyük kulübü, bu futbolcuların önüne servet dökmesine rağmen dönüp bakmamışlardı bile...
Bakmayın Ali Kemal’lerin, Kadir’lerin, Serdar’ların gidişine... Onlar yönetim kararıydı. Gidenler de Bordo-Mavi formadan uzak kalacak olmanın acıdan gözyaşı dökmüştü. Ayrılığı sindirememişlerdi...
Sonraki dönemde de benzer olaylar çokça yaşandı. Trabzonspor’u içselleştiren, kendini o renklere ait hissedenler, hiçbir zaman terk etme yoluna gitmediler.
Gitmek için diretmediler.
Sadece Fatih Tekke olayı vardır ki; onun da perde arkasında çok farklı nedenlerin bulunduğunu her halde tüm Trabzonsporlular az çok bilir.
***
Peki ya dış dünyadan katılanlar... Özellikle yaşı kemale ermiş, futbolda belli bir noktaya ulaşmış ve sonra da düşüşe geçmiş isimlerin tümü yüksek para kazanacakları için tercih etmişler Trabzonspor’u...
Paraları birkaç hafta ödenmediğinde de isyan çıkarmışlar, sonuç almışlar. Ya gitmişler, ya da alacaklarını tıkır tıkır tahsil ettikten sonra ipe un serip ömür tüketmişler.
Genç olanların da birçoğunun mesajı, “Trabzonspor’a vitrine çıkmak için geldik. Kendimizi gösterip, Avrupa’ya gitmek istiyoruz” olmuştur. Tabii kaliteleri çok üst düzeyde olmadığından da yine birçoğu bu hedefine ulaşamadan yok olup gitmişlerdir.
Yalnız küçük bir azınlık istisna da yok değildir.
Örneğin Şota Arveladze!... 4 yıl kaldı Trabzon’da özdeşleştirdi kendini Bordo-Mavi renklerle... Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş hep peşinde oldu ama asla dönüp bakmadı bile... Eğer dönemin başkanı Mehmet Ali Yılmaz gönülden isteseydi Şota, Ajax’a gitmeyecek, Trabzonspor’a imza atacaktı ama olmadı. Ne hikmetse kalması için çok çaba gösterilmedi.
Ve bir de Yattara... Uçarıdır, sorumsuzlukları vardır ama parası zamanında ödenmediği iki kez serbest kalma hakkı olmasına rağmen FİFA’ya gitme gereği duymamıştır. İki yıl önce Katar’a transfer edilmek istendiğinde yönetim ve taraftarın tavrı nedeniyle yüreğinden bir şeyler kopmuştur ama yine de Trabzonspor’a gönül bağı az değildir.
Bu tür futbolcular kaç tanedir? Bir elin parmaklarını geçmezler.
***
İşte Teofilo... Büyük umutlarla geldi ama ilk sözü, ‘Buradan Avrupa’ya özellikle İspanya’ya gitmek istiyorum’ olmuştu. Transferinden sonra yarım sezon tek gol bile atamadı. Bu sezona iyi başladı, biraz vitrin yaptı ve ilk fırsatta gemiyi terk etti. Hem de kulüpten kaynaklanan sorunu olmamasına rağmen. Yani evi var, arabası var. Rahatı yerinde, takım iyi durumda ve parası da tıkır tıkır ödeniyor. Ama umurunda olmadı bunlar, çünkü kendini ait hissedebileceği bir yerden yani İspanya’dan teklif aldı!
O da topukladı gitti!
Teofilo ne ilk, ne de sondur!
***
Bu Trabzonspor’a ders olsun. Geçmişte futbolcunun takımı vardı, başarı geliyordu, hem ucuza, hem de kesintisiz. Şimdi takımın futbolcusu var. Hem pahalıya mal oldular, hem de Bursaspor’un ardından ikinciliği başarı olarak kabul ediyoruz. Ve futbolcu da, biraz zirve yaptığında kaçıp kurtulmayı düşlüyor.
Bu kulübü yönetenlerin hem yerli, hem de yabancı transferinde harekete geçerken; Kendilerini gittiği kulübe ait hissedebilecek isimleri bulmalı, bulabilmeli... Futbolcunun takımını yaratabilmeli... Bunu yapabilirlerse başarıyı çok daha ucuza ve sorunsuz inşa edebilirler, bunu sürekli kılabilir.
Aksi takdirde 48 saat uçak yolculuğuyla, kan-ter içinde kalarak alırsınız bir futbolcuyu, sonra önüne biraz daha iyi fırsat çıktığında sizi yarı yolda bırakıp kaçar, hem de arkasına bile dönüp bakmadan...
Çünkü o ve onun gibiler paralı askerdir.
Paralı asker de daha çok para verenin tetikçisi olur


Karadeniz gazetesinden: Adnan Sungur
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR **********
KALEGÜNEY
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yeni Sayfa 1

www.papatyam.org Ana Sayfa

Tefekküre Davet Köşesi

Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın

                       Instagram         

Papatyam alemdarhost.com sunucularında barındırılmaktadır.