HOŞ BULAMADIN (BULUNAMADIK) Ey 1427!.. - Papatyam Forum

Papatyam Forum

Go Back   Papatyam Forum > ..::.DİNİ KONULAR.::. > Dini Sohbetler

Dini Sohbetler Bütün Merak Ettikleriniz, Öğrenmek İstediğiniz Tüm Konuları ve Sohbetleri Bu Bölümde Bulabilirsiniz...

Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Alt 03 February 2006, 13:27   Mesaj No:1

REHA

Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:REHA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 553
Üyelik T.: 07 October 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:10.Köy
Yaş:63
Mesaj: 1.867
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart HOŞ BULAMADIN (BULUNAMADIK) Ey 1427!..

HOŞ BULAMADIN (BULUNAMADIK) Ey 1427!..

HOŞ BULAMADIN (BULUNAMADIK) Ey 1427!..

Hoş bulamadın! Salı günü 1 Muharrem 1427, Hicri yeni yılın ilk günüydü. Ona 'hoş geldin' derken 'hoş bulduk' dedirtememenin ezikliği içinde yeni yılın hayırlara vesile olması niyazıyla bu sohbetimizi Hicri takvime ve dolayısıyla kısa bir özeleştiriye tahsis edeceğiz. Hicri Takvimin Uygulanmaya Başlanması 'Hicretin 16. senesinde Hz. Ömer (ra)'e, üzerinde tarih olarak bir tek Şaban kelimesi yazılı olan bir senet takdim edildi. Hz. Ömer (ra), evvelki senenin mi yoksa o senenin mi Şaban ayının kastedildiğini nasıl bileceğini sordu. Bunun üzerine bütün meşhur sahâbîlerin hazır bulunduğu istişare meclisini topladı ve bir tarih başlangıcı tesbit etme meselesi müzakere edildi.'(1) Söz konusu toplantıda tarih başlangıcı olarak, Hz. Ali (ra)'nin önerisiyle 'Hicret' kabul edildi. Hicretin Rebiülevvel ayında gerçekleşmiş olmasına rağmen, Kamerî ayların ilki Muharrem ayı olduğu için, yılın ilk günü de 1 Muharrem olarak belirlendi. Böylece 'Hicrî Takvim' kullanılmaya başlanmış oldu. 26 Aralık 1925 tarihine kadar da yürürlükte kaldı. YürÜrlÜkten Kaldırılması Ne zaman ki dünyaya hakim olup insanlığı yönlendirme, bilim ve teknoloji silahıyla ülke yönetimleri ve toplumlar üzerinde söz sahibi olma, yani tarih yapma rolü el değiştirdi, haliyle, olayların takvimini belirleme de yeni güç sahiplerinin tercihlerine kaldı. Burada sorgulanması gereken asıl husus, Hicrî takvimden Miladî takvime niye geçildiği değil; Müslümanların rolünün niçin değiştiği, bilim ve teknoloji öncülüğünü niçin kaybettiği, kıtalar üzerindeki birlik ve hâkimiyetini niçin yitirdiği olmalıdır. Önceliklİ Hedef NE OLMALI? Bu noktada öncelikle değiştirilmesi hedeflenen de, Müslümanların geriliği, bilgisizliği, duyarsızlığı, tembelliği, keyfiliği, bölük pörçüklüğü olmalıdır. Aslında '...Hicrî yılbaşı da Milâdî yılbaşı da birbirlerine dinî yönden üstünlükleri bulunmayan ve zaman ölçmede esas alınan iki ayrı başlangıç noktasıdır.'(2) Üstünlük; zamana hükmetmekte, mekâna mührünü vurabilmekte ve tarihin akışını yönlendirebilmektedir. 'Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!' diyemeyenler için, başlangıç noktasının ne olduğu ne önem ifade eder ki? Tarihinin hiçbir döneminde tatmadığı bir zillete dûçar olan İslâm dünyasının uğradığı katliamları ve soykırımları, maruz kaldığı işkence ve zulümleri, katlanmak zorunda bırakıldığı işgalleri ve haysiyetsizlikleri, her sahada sergilediği geriliği ve acizliği tarihin sayfalarına kayıt düşerken Hicrî takvimi kullanması neyi değiştirir ve bu HİCRET'in mânâ ve ruhuna da ne derece uygun olur ki? Yılbaşı Kutlamaları ile İlgili Önemli Bir Not Tabiatıyla sözün burasında 'Yılbaşı Kutlamaları' ile ilgili şu önemli hususu da tekrar hatırlatmamız gerekir: 'Hz. Peygamber'in Müslümanlara diğer dinî topluluklara göre farklı bir kimlik bilinci ve kültür değerleri manzumesi kazandırmak için gayret ettiği, bu uğurda saç-sakal, kılık-kıyafet, yeme-içme âdâbı da dahil pek çok konuda tavsiyede bulunduğu düşünülürse, yılbaşı kutlamalarının sıradan bir kutlama olarak algılanması ve tabii karşılanması mümkün olmaz.'(3) Tekrar konumuza dönersek; Müslümanlarca öncelikle sorgulanması gereken, kalplerdeki inançların, beyinlerdeki düşüncelerin ve gönüllerdeki duyguların niye değiştiği, daha doğrusu niye yozlaştığı ve bu zilletleri yaşamaya niye mahkûm olunduğu olmalıdır. Evet, esas yanlışlık ve sorun budur. Cevabı bulunması zorunlu olan asıl soru da budur. Muhammed Ümmeti olarak ötede cevaplandıramayacağımız sorunların, bir an önce çözümüne ulaşmak dileğiyle tekrar buluşmak üzere... (1)- Şiblî Numanî, Bütün Yönleriyle Hz. Ömer ve Devlet İdaresi, c.II, s.200. (2)- Komisyon, İlmihal, İSAM, C.II, s.48 (3)- Komisyon, a.g.e.
www.Vakit.com.tr
__________________
[size=10pt]ŞU FANİ DÜNYADA BAKİ GİBİ YAŞIYORUZ

BİRDE HASTAHANE KÖŞELERİNDE
[/size]
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yeni Sayfa 1

www.papatyam.org Ana Sayfa

Tefekküre Davet Köşesi

Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın

                       Instagram         

Papatyam alemdarhost.com sunucularında barındırılmaktadır.