09 July 2008, 11:23 | Mesaj No:1 |
Papatyam Editörü
Durumu:
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
AVUSTURYA (Viyana ve Çevresi)
AVUSTURYA (Viyana ve Çevresi) Avusturya Yazıları (Viyana ve Çevresi) Tarih, Modernizm, Müzik, Kültür: İşte Viyana... Viyana’daki ikinci günümüzde grupla birlikte bir ekstra tura gidiyoruz. Viyana ormanlarını geçip Seegrotte Mağarası, Mayerling Köşkü, Baden Bei Wien’i görüp dönüşte tekrar Viyana içinde bir yürüyüş yapacağız. Viyana’dan çıkıp kısa bir yolculukla bahçeli, iki katlı evlerin olduğu bir kasabaya geldik, burada bir mağara gölü göreceğiz. Bu mağarada maden işçileri çalışırmış, 1912’de bir patlama sonucu kayaların arkasından sular fışkırarak mağaraya dolunca birçok işçinin ölmesine sebep olurken Avrupa’nın sayılı mağara göllerinden biri oluşmuş. Mağaranın girişinde 450 metrelik bir tünel var. Tünelin sonunda işçilerin çalıştıkları bölümler görülüyor. 2.Dünya Savaşı’nda Naziler, gözlerden uzak olduğu için burayı seçmişler ve burada bir karargâh kurmuşlar. Pompalama sistemi kurarak suyu dışarı çıkartıp içerdeki düzlük bir alanda bir uçak fabrikası kurmuşlar. Sesten daha hızlı giden uçağı yapmaya başlamışlar. Savaş bittiğinde uçağın yapımı tamamlanamadığı için savaşta kullanılamamış. O dönemden kalma orijinal parçalar mağara sergileniyor. Dışarıda 37 derece sıcaklık varken mağarada üşüme ihtimali düşük gibi gelse de mağaranın sıcaklığı 9-12 derece arası. Kapıda verilen battaniyeleri almadıysanız, yazlık kıyafetlerle gezerken ciddi ciddi titretiyor. Mağarada gezerken Türkçe olarak doldurulmuş bir kasetten mağara hakkında bilgiler aldık. Seslendirmeyi yapan kadının şiveli konuşması ve söyledikleri de oldukça eğlendirdi bizi… Mağara gezisinden sonra akülü bir kayıkla, oluşan gölette bir tur atıp tekrar tünelden hızla dışarı çıkıp kendimizi güneşe teslim ettik. İkinci durağımız Mayerling Av Köşkü’ydü. Bu köşkü, Hofburg İmparatoru Franz Joseph ve İmparatoriçesi Elizabeth (Sisi)’nin oğlu olan Rudolf, av merakı nedeniyle 1886’da yaptırmış. Rudolf’u çocukluk arkadaşı olan Stephanie’yle evlendiriyorlar. Ailelerin zoruyla evlenseler de her ikisinin de başka sevgilileri varmış. Bir gün, Rudolf ve sevgilisi Mary Vetsera bu av köşkünde ölü olarak bulunur (1889). Rudolf'un arkasında bir mektup bırakarak önce sevgilisini sonra kendisini vurduğu öne sürülen görüşlerden biri ancak tarihe Mayerling Faciası olarak geçen bu olayın iç yüzü hala belirsizmiş. Halk tarafından çok sevilen Rudolf’u babasının öldürtmüş olabileceği (komplo) ihtimali de düşünülmekteymiş. Av Köşkü'nde çiftin ölü bulundukları oda gezilebilir. Odanın duvalarında ise fotoğraflarıyla tüm aileyi görmek mümkün. Hofburg Hanedanlığından izler Viyana ve çevresinde hala derinden hissedilmekte. Franz Joseph ve Elizabeth (Sisi) hala her yerde karşımıza çıkıyor, afişlerde, duvarlarda, saraylarda, sokaklarda, her yerde. Özellikle Sisi sanki bir turizm elçisi, tek başına bir marka. Mayerling’teki hüzünlü öykü sonrasında sevimli bir kasabaya Baden Bei Wien’e gidiyoruz. (Kendiniz gitmek isterseniz şehir merkezinde Opera’nın oradan Oper-Baden treniyle gidilebilir). Baden, Viyana’nın 26 km güneyinde, neoklasik evlerin olduğu, sakin ama sevimli bir yer. Aynı zamanda romatizma tedavisinde kullanılan termal suları da olan bir sağlık bölgesi. [img]http://Önce Nordsee’de balık ürünleri yedik ve şehri dolaşmaya başladık. Çok güzel görünümlü evlerin, hoş kafelerin önünden geçip şehrin önemli parkı Kurpark’a gittik. http://img512.imageshack.us/img512/8521/baden3xi3.jpg[/img] Şehirde dolaşırken kapının önünde (her yerde olduğu gibi yine karşımıza çıkan) Hofburg’ları gördüğümüz bir kafeye girdik. Kafenin bir bölümü ev gibi dekore edilmişti, bir köşede Franz Joseph’in çalışma odası gibi duran bir bölüm ve duvarlarda da ailenin resimleri ve aralarında da boş bir pencere vardı. Pencerenin arka tarafına geçip ailenin resimlerde verdiği pozlar gibi pozlar verip Hofburg hanedanlığına katılmış olduk. Kafede hiç kimse olmadığı için rahatlıkla aileyle fotoğraflar çektirdik. Kafenin erkekler tuvaletinin kapısında Rudolf, bayanlar tuvaletinin kapısında da sevgilisinin resmi vardı “woman” ya da “man” yerine. Serbest zamanımız dolunca otobüse binip kısa bir yolculukla şehre döndük. Bir gün öncesi kendi kendimize keşfettiğimiz her yeri bir kere daha gezerek gruptan ayrıldık. Daha sonra elimizde harita, ara sokaklarda dolaşmaya başladık. Viyana’da birçok yerde Mozart çikolataları ve likörleri satan mağazalar görülebilir. Biz de bir çikolata dükkânına girip beğendiklerimizden taneyle alıp denedik. Graben tüm canlılığıyla yine kalabalık fakat hava öyle sıcak ki, bir yerde oturup biraz havanın serinlemesini bekliyoruz. Öyle bir şey olmuyor tabi biz de mecbur tekrar dolaşmaya başlıyoruz. Sokaklarda “buz gibi soğuk su” satan çocuklar yok ama en azından çeşmeler var. Her çeşmede tadına bir türlü alışamadığımız bu nedenle de kana kana içemediğimiz sulardan mecburen içiyoruz, elimizi yüzümüzü ıslatıyoruz. Ama sonra bir bakıyoruz ki, arka sokakta bir süs havuzu var. İnsanlar kenarında oturuyorlar. İki kişi ayaklarını sokmuş içine, serinliyor. Birden çok cazip geliyor, aynısını biz de yapıyoruz. Bir süre sonra havuzun kenarında oturacak yer kalmıyor. Gören geliyor ve serinlemek için hemen ayaklar içine sokuluyor. Ayaklarımız buz kesene kadar içinde durup o serinlikle uzun bir tur daha atma şansımız oldu. Ve tekrar yürümeye başladık. Yürürken ilginç bir dükkân görüp hemen içeri girdik. Zeytinyağı, sirke ve alkollü içecekler musluklu cam tüplerde duruyor, istediğinizin tadına bakıp kendi seçtiğiniz şişelere, istediğiniz miktarda koydurabiliyorsunuz. Her bir ürünün üzerinde 100 ml’lik fiyatı var. Dekoratif şişeler ve ürünler 2-2,5 Euro’dan başlıyor. Üstelik şişenin ucuna tıpa koyup vakumla kapatıp güzel bir ambalaj da yapıyorlar. Bizimle ilgilenen satıcı, isim hakkıyla dünyanın birçok yerinde bu dükkânlardan olduğunu söyledi (Vom Fass). Bu dükkânın karşısı Hoher Markt Meydanı. Burada ünlü bir saat var (Ankeruhr). Prag’taki astronomik saatte, saat başı havariler açılan pencerelerin önünden geçiyor. Burada ise, her saatte çeşitli sanatçılar ve devlet adamlarından 12 kişinin figürleri geçiyormuş. Hepsinin birden toplu geçişi ise saat 12.00’de oluyormuş. Biz zamanı tutturamadığımız için onu göremedik ama saatin fotoğrafını çektik. Saat: 19.12. Bizim gördüğümüz saatteki figür kime ait bilemiyorum. Yine katedralin olduğu meydana dönüp arka tarafındaki Domgasse Sokağı’na gittik. Mozart’ın, Viyana’da yaşadığı yıllarda (1784-1787) oturduğu ve “Figaro’nun Düğünü” eserini bestelediği evi gördük. Burası müze haline getirilmiş, kapısına dayandık ama ne yazık ki kapalıydı. Referans noktamız olan Katedralin dolayısıyla şehir merkezinin kuzeydoğusunda kalan, metroyla ulaşılabilen Prater, şehrin en büyük parkı, dinlenme ve eğlence alanı. Bu parkın içinde bir de lunapark var. 1897’den beri dönen ve Avrupa'nın ilk dönmedolabı olan “Giant Ferris Whell” küçük birer vagon görünümünde. Çok yavaş bir şekilde dönüyordu. Ücreti de 8 Euro’ydu. 65 m yüksekliğe çıkan dönmedolap, biz binmedik ama Viyana’nın saraylarına, görkemli yapılarına çok güzel manzara imkânı sunuyormuş. Buraya kırmızı metroyla (U1) gidilebilir. Havanın kararmasıyla birlikte yine uzun bir yürüyüşle Belediye Sarayı’nın (Rathaus) önüne geldik. Burada her akşam festival havasında geçiyormuş. Ne kadar da yaşayan bir şehir, her yerde, her sokakta müzik var. Doğrusu bu kadarını hiç beklemiyordum. Hafta içi olmasına rağmen, koskocaman bir ekranda klasik müzik konseri izleyen büyük bir kalabalık vardı. Açık havada biraz konseri dinledikten sonra arka tarafa geçince bir başka kalabalıkla karşılaştık. Burada da çeşitli dünya mutfaklarından yemekler yapan yan yana küçük dükkânlar ve oturmaya bile yer olmayan kafeler vardı. İçecek bir şeyler alıp birçok kişinin yaptığı gibi ayakta içtikten sonra meydanın dışında kaldırımda oturup kalabalığı ve geçip giden Viyana yaşantısını izledik. Daha sonra gruptan daha önce anlaştığımız bir çiftle buluşup taksiyle otele döndük ve tadına doyamadığımız, daha birçok yerini göremediğimiz Viyana’dan ayrılacağımız için hüzünlendik. Hoşçakal Viyana! Bir gün yine geleceğim! yazı ve fotoğraflar bana aittir (Derya ÇÖLAŞAN).
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Papatyam Forum Ana Kategori Başlıkları |
Cevaplar | Son Mesajlar |
AVUSTURYA (Viyana) | umut | Diğer Ülkeler | 0 | 09 July 2008 11:09 |
Göz çevresi yüzün en zayıf bölgesi | PESTEMAL | Güzellik ve Bakım | 0 | 20 March 2008 16:17 |
En önce ve hızlı göz çevresi yaşlanıyor | PESTEMAL | Güzellik ve Bakım | 0 | 20 March 2008 15:34 |
Pürüzsüz bir göz çevresi | PESTEMAL | Güzellik ve Bakım | 0 | 20 March 2008 14:49 |
Tefekküre Davet Köşesi |
|
Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın |