DUANIN DİNİMİZDEKİ YERİ... - Papatyam Forum

Papatyam Forum

Go Back   Papatyam Forum > ..::.DİNİ KONULAR.::. > Cuma Sohbeti

Cuma Sohbeti Hayırlı Cumalar, Bütün Cuma Mesajlarınıza Bu Bölümde Yer Verebilirsiniz...

Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Alt 12 May 2006, 10:52   Mesaj No:1

cerenimo

Papatyam Paylaşımcı Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:cerenimo isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 834
Üyelik T.: 11 April 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:38
Mesaj: 498
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart DUANIN DİNİMİZDEKİ YERİ...

DUANIN DİNİMİZDEKİ YERİ...

Sual: Duanin dindeki yeri nedir?
CEVAP
Dua, Allah’a yalvararak muradini istemektir. Allahü teâlâ, dua edeni sever, dua etmeyene gazap eder. Dua müminin silahi, dinin temel direklerinden biridir. Yerleri, gökleri aydinlatan nurdur. Dua, gelmis olan belalari giderir. Gelmemis olanlarin da gelmelerine mani olur.
Allahü teâlâ, (Bana halis kalb ile dua ediniz! Böyle dualari kabul ederim) buyurdu. Bunun için, dua etmek, namaz, oruç gibi ibadettir. Yine (Bana ibadet yapmak istemeyenleri, zelil ve hakir yapar, Cehenneme atarim) buyuruyor. (Mümin 60)
Allahü teâlâ, herseyi sebep ile yaratmakta, nimetlerini sebeplerin arkasindan göndermektedir. Zararlari, dertleri def için ve faydali seyleri vermek için de, dua etmeyi sebep yapmistir.
Hadis-i seriflerde buyuruldu ki:
(Dua, ibadetin asli ve özüdür. Allah katinda duadan makbul bir sey yoktur. Dua 70 türlü kazayi önler. Ömrün bereketini artirir.) [Tirmizi]
(Dua eden, üç seyden hali degildir: Ya günahi affolur veya hemen hayirli karsiligini görür, Yahut ahirette mükafatini bulur.) [Deylemi]
(Rabbiniz, elbette haya ve kerem sahibidir. Kullari ellerini kaldirip bir sey istedikleri zaman, onlarin ellerini bos çevirmekten haya eder.) [Ebu Davud]
(Dua, müminin silahidir.) [Ibni Ebiddünya]
(Allahü teâlâ dua etmeyene gazap eder.) [I. Mace]
(Dua belayi önler.) [Deylemi]
Duanin yapilmasi mukadderata baglidir. Takdirde dua varsa elbette yapilir. Duanin belayi önlemesi kaza ve kaderdendir. Hadis-i serifte buyuruldu ki:
(Kader, tedbir ile, sakinmakla degismez. Fakat kabul olan dua, o bela gelirken korur.) [Sir’a]
Imam-i Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Dua, kazayi, belayi defeder. Hadis-i serifte (Kaza, ancak ve yalniz dua ile durdurulur) buyuruldu. (Tirmizi)
Allahü teâlâ, dua edenleri, sihhat ve selamet isteyenleri sever.
Dua edip de duasi kabul edilmeyenlere, kiyamet günü Allahü teâlâ, (Bu senin falan zamanda ettigin duadir. O duanin yerine sana su sevaplari veriyorum) buyuracak, o kadar çok sevap verecek ki, o kimse, (Keske dünyada hiç bir duam kabul olmasaydi da, bugün onlarin karsiliklarini görseydim) diyecektir. (T. Gafilin)
Duaya inanmayanlar Sual: Bazilari, duaya inanmiyor, "Dua ile bir sey olmaz" diyorlar. Bunlara ne cevap verelim?
CEVAP
Duaya inanmayan kimseler, acaba Allah’a inaniyorlar mi? Inanmiyorlarsa, dua konusunda bir sey söylemek uygun olmaz. Eger Allah’a inaniyorlarsa, duanin önemine de inanmalari gerekir.
Çünkü Kur´an-i kerimde, Allahü teâlâ, (Dua edin, kabul edeyim) buyuruyor. (Mümin 60)
Sartlarina uygun edilen dua, kabul olur. Dua ile çok seyler olur. Meshur bir menkibeyi bildirelim!
Horasanda hirsizlardan birkaçi kaçar. Hiratli bir demirci, gece evine dönerken, zaptiyelerce yakininda yakalanan hirsizlarla beraber tutuklanarak hapsedilir. Demirci, zindanda namaz kilip, (Ya Rabbi, bu iste suçum olmadigini, ancak sen bilirsin. Beni buradan, ancak sen kurtarirsin) diye dua eder.
Adil bir vali olan Abdullah bin Tahir, o gece bir rüya görür. Kuvvetli dört kimsenin, tahtini, tersine çevirirken uyanir. Hemen abdest alip, iki rekat namaz kilar. Tekrar uyur. Yine o dört kisi, tahtini yikmak üzere iken uyanir. Kendisinde, bir mazlumun ahi bulundugunu anlar, zindan müdürünü çagirtip der ki:
- Zindanda bir mazlum mu var?
- Bilmem ama, biri, dua edip gözyasi döküyor.
Dua eden mahkumu çagirip halini sorunca mesele anlasilir. Vali, özür dileyip der ki:
- Su parayi al ve herhangi bir arzun, bir isin olunca da bana gel.
Demirci, minnetsiz konusur:
- Hakkimi helal ettim, ancak ihtiyacimi görmek için gelmem.
- Niçin?
- Benim gibi bir fakir için, senin gibi bir sultanin tahtini birkaç defa tersine çeviren sahibimi birakip da, dilegimi baskasina arzetmem kulluga yakisir mi?
__________________
[url=http://imageshack.us]http://img208.imageshack.us/img208/1...ooooooojl5.gif
Alıntı ile Cevapla
Alt 12 May 2006, 11:01   Mesaj No:2

Papatyam

Papatyam Site Yöneticisi
Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:Papatyam isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 1546
Üyelik T.: 11 March 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
Mesaj: 1.864
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart DUANIN DİNİMİZDEKİ YERİ...

[size=18px]Dua inanarak kalpten yapılmalıdır..
Teşekkürler cerenimo..[/size]
__________________
"Bilgi Paylaştıkça Çoğalır"
Alıntı ile Cevapla
Alt 12 May 2006, 11:12   Mesaj No:3

cerenimo

Papatyam Paylaşımcı Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:cerenimo isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 834
Üyelik T.: 11 April 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:38
Mesaj: 498
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart DUANIN DİNİMİZDEKİ YERİ...

sağolun teşekkürler



Kur'ân'daki hiç bir mesele üzerinde, metnin kendisindeki materyali teferruatıyla tetkik edip tüketecek seviyeye varan bir inceleme yapmak mümkün olmayacaktır. Aynı şekilde Kur'ân'da yer alan ve yeryüzünde yaşayan insan oğullarını ilgilendiren materyalin tümünün önemini kesin bir şekilde kavramak da mümkün olmayacaktır. Kur'ân metni yeryüzü sakinlerine indirilmişti. Onlar yeryüzü sakinleriydi, biz de Kur'ân metnini okur ve tartışırken yeryüzü üzerindeyiz. Böylece bizim yeryüzünde varoluşumuz, metne bakış açımızı şekillendirmekte, aynı zamanda metin de eşit şekilde potansiyel olarak bizim bakış açımızı etkilemektedir. Bundan da önemlisi, Kur'ân insanoğluna rehberlik etme gayesiyle indirildiğine göre, yaşadığımız dünya hayatı ile ilgili olarak Kur'ân metninin anlaşılması ve uygulanması, yeryüzü üzerinde yaşarken üzerinde durulması gereken konulardandır.Benim kadının yeryüzündeki konumunu Kur'ânî açıdan ele alışım dikkate alındığında, Kur'ân'ın anlattıklarını anlayışımızın temelinde bazı problemlerin varolduğu görülmektedir. Bizim yeryüzündeki hareketlerimiz, dünya görüşümüz tarafından şekillendirilmektedir(bunun tam tersi de geçerlidir).
__________________
[url=http://imageshack.us]http://img208.imageshack.us/img208/1...ooooooojl5.gif
Alıntı ile Cevapla
Alt 12 May 2006, 11:14   Mesaj No:4

REHA

Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:REHA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 553
Üyelik T.: 07 October 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:10.Köy
Yaş:62
Mesaj: 1.867
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart rs

Büyük zorluklara dûçar olduğunuz zaman "Allah bize yeter. O ne güzel vekildir" zikr-i ce-mîlîne devam ediniz." (
Cenâb-ı Hak, duada fazla ısrar edenleri sever." (2)
Eğer bir kul, Cenâb-ı Hakk'a bir hususda duâ eder de icâbet olunmazsa onun yerine bir hasene, yani bir sevâb yazılır." (3)
"Akâid-i fâside ve bid'at sâhiplerinin amellerini, ibâdetlerini Cenâb-ı Allah kabul etmek istemez." (23) Eğer tevbe edip ehl-i sünnet ve'l-cemâat i'tikadına rûcû' ederlerse kabûl eder.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh der ki: Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlardır:

"Her bir peygambere etmesi için bir duâ verilmiştir. Ben ise ümmetime şefâat olmak üzere duâmı âhirete bırakmak istiyorum." (24)

Enes bin Mâlik'den gelen rivayette ise Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:

"Her bir nebî Allah'dan bir dilekte bulundu. Yahud, her bir peygamberin Allah'a edeceği bir duâsı vardı. Her biri duâsını yaptı ve kabul olundu. Ben ise duâmı kıyâmet gününde ümmetim için şefâat kıldım." buyurmuşlardır.

Enbiyây-ı izâmın her duâsının müstecâb olması kuvvetle umulur ise de, kat'î olmayıp yalnız bir duâlarının kesin olarak kabûl edileceği kendilerine bil-dirilmişdir. O duâ, her bir nebîye Allah tarafından husûsî olarak verilen duâdır.

Ezcümle Hazret-i Âdem -aleyhisselâm bu müstecâb duâsını tevbesinin kabûl olması için; Hazret-i Nuh aleyhisselâm- kavmininin helâki ve berâberindeki mü'minlerin kurtulması için, Hazret-i İbrahim-aleyhisselâm- -i Mükerreme ve Beytullah için, Hazret-i Mûsâ -aleyhisselâm- Fir'avn'ın helâki için, Hazret-i îsâ -aleyhisselâm- gökten bir mâide, sofra indirilmesi için etmişler ve müstecâb olmuşdur.

Hazret-i Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz ise, bu kesinlikle kabul olunacağı Allah tarafından te'min olunan duâsını, ümmetine şefâat için âhirete bırakmıştır. Ne mutlu O'nun sünnetine sımsıkı sarılan mü'minlere.


http://www.dualar-zikirler.com/index...no=2&yno=3
__________________
[size=10pt]ŞU FANİ DÜNYADA BAKİ GİBİ YAŞIYORUZ

BİRDE HASTAHANE KÖŞELERİNDE
[/size]
Alıntı ile Cevapla
Alt 12 May 2006, 13:10   Mesaj No:5

cerenimo

Papatyam Paylaşımcı Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:cerenimo isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 834
Üyelik T.: 11 April 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:38
Mesaj: 498
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart DUANIN DİNİMİZDEKİ YERİ...

Yâ Rabb! Sana hamd ederiz. Bu hamdimiz senin ihsan etmiş olduğun ni'metlerine mukabil olamaz, ve senin azamet-i ulûhiyyetin ve rubûbiyyetin hakkını îfâya asla kâfi değildir. Sana gerektiği gibi hamdedemediğimiz için aczimizi arzederiz. Ey Rabbimiz! Zîrâ nimetlerini saymak mümkün değildir."

TEŞEKÜRLER
__________________
[url=http://imageshack.us]http://img208.imageshack.us/img208/1...ooooooojl5.gif
Alıntı ile Cevapla
Alt 12 May 2006, 16:35   Mesaj No:6

REHA

Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:REHA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 553
Üyelik T.: 07 October 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:10.Köy
Yaş:62
Mesaj: 1.867
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart rs

Duâ Âdâbı



Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-dan rivâyete göre Hazret-i Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurmuşlardır ki:

"Sakın sizden biriniz duâ ederken "Yâ Rabb, dilersen beni mağfiret eyle, dilersen bana merhamet eyle" demesin. İstediğini sağlamca ve kat'ıyyetle istesin. Çünkü Allah'ı şu veya bu işe zorlayabilecek hiçbir kudret yoktur." (1)

Yine Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-'dan rivâyet edildiğine göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurmuşlardır ki:

"Sizden herhangi biriniz" duâ ettim de kabul olunmadı" diyerek acele etmedikçe duâsı kabul olunur." (2)

Duâ eden duâsında ısrar etmeli, devam etmelidir. Her halde er veya geç müstecâb olur.

Bir de dünyâda müstecâb olmasa bile kul bunu yine kendi lehine bilip Allah'dan ümidini kesmemelidir. Duâ büyük bir ibâdet olduğu için âhırette de bir ecir ve sevâbı olur.

Duânın âdabı pek çokdur. Bu cümleden olarak:

1- Evvelâ abdestli bulunmak,
2- Bir namazdan sonra yapılmak,
3- Tevbe ve istiğfârını ve kemâl-i ihlâsını arzeylemek,
4- Kıbleye yönelmek,
5- Duâdan evvel Allah'a çokça hamd ü senâ etmek,
6- Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hazretleri'ne çokça salât ve selâm eylemek,
7- Duânın nihâyetini âmin ile bitirmek,
8- Duâda yalnız kendisini düşünmeyip bütün sâlihleri ve bütün mü'minleri duâya müşterek kılmak,
9- Bir hâcetini isterken ellerini semâya kaldırıp avuçlarını açarak duâ etmek,
10- Kıtlık; umumî sıkıntı ve felâketlerin def'i için ise ellerinin dışını semâya çevirerek duâ etmek ve Allah'a sığınmak,


11- Celb-i menfaat için yapılan duâların nihâyetinde ellerinin avuçlarını yüzüne mesh eylemek, def'-i mazarrat için yapılan duâlarda mesh edilmez.
12- Duânın asıl anahtarı ise helâl lokma yemektir.

Ebû Musa el-Eş'arî -radıyallahu anh-dan rivâyete göre Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hazretleri Hayber gazâsı'na giderken maiyyetinde bulunan ashab-ı kiram bir vâdiye vardıkta yüksek sesle tekbîr ve tehlîl ederek bağıra bağıra zikrullah etmeğe başladılar. Resûlullah -sallallahu teâlâ aleyhi ve sellem- Hazretleri:

"-Kendinize rıfk u merhamet ediniz. Zîra siz ne sağıra, ne de gâibe duâ ediyorsunuz. Ancak her şeyi hakkıyle işiten ve size sizden yakîn olan Allah'a duâ ediyorsunuz. Ve Allahü Teâlâ Hazretleri siz nerede olursanız berâberinizdedir" buyurdu.

Yani; öyle kendinize bu derece bağırmakla zahmet vermenize hâcet yoktur. Cenâb-ı Hakk'a nisbetle hafî ve cehrî yapılan zikir müsâvidir.

Ebû Mûsâ diyor ki: O esnâda ben, Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Hazretlerinin hayvanının arkasında Zât-ı risâletpenâhîleriyle birlikte beraberdim.

Ve lisânımla



diyordum.


Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-Hazretleri bana hitâben:

- Ey Abdullah bin Kays' buyurdu. Ben de icâbetle:
- Lebbeyk yâ Resûllallah, dedim. Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Hazretleri bana hitâben:

- Ben sana cennet-i a'lânın hazînelerinden bir hazîneye delâlet edeyim mi? buyurunca ben hemen:
- Babam ve anam sana fedâ olsun yâ resûlallah! Evet irşâd ediniz, dedim.
Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Hazretleri:



"Ma'sıyetten sakınmak ve tâat ve ibâdetlerde kuvvet ve kudret ancak Allah Teâlâ Hazretlerinin tevfık-i Rab-bâniyyesi ve irâde-i Sübhâniyyesiyledir." (3)
buyurdu.

Yâni cümle âlemin müdebbir-i hakîkisi ve mutasarrıfı, hepsinin hâlikı olan Allah sübhanehu ve teâlâ-Hazretleridir, demektir.

Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz'e ve ehl-i Beyt'ine salât ve selâm da duânın en mühim âdabındandır.


Hadîs-i şerifte:



"Yapılan bir duâda, Muhammed -aleyhi's-salâtü ve's-selâm- ve ehl-i Beytine salât ve selâm edilmedikçe o duâ, makam-ı icâbete vâsıl olamaz."(4) buyurulmuştur.

Duâ eden kimse, duânın başında, ortasında ve sonunda Peygamber Efendimize salât ve selâmı tekrar etmeli. Hulûs-i kalb, nezâfet, tahâret, istikbâl-i kıble, izhâr-ı tezellül, tazarru, enbiyâ ve evliyâ ile tevessül, günahkâr ve mücrim olduğunu ikrar ile tevbe ve istiğfar edip haram lokmadan ictinâb etmelidir. Bu sûretle yapılacak hayır duâların kabûlü hakkında şübhe etmemelidir.

Şunu da ilâve edelim ki:
Nâsın bâzısı her ne kadar Cenâbı-Hakk'ın kazâ ve kaderine rızâ gösterip sükût eylemeyi duâya tercîh etmişlerse de, muhakkik âlimlerin ekserisi, dünyâ ve âhiret işlerinin esbâbından müretteb olduğunu, müstecâb duâlar ise sebeblerden berî bulunduğunu beyân ile, duâyı terketmek, kazâya rızâ göstermek fikriyle bir şey yememek, şiddetli kışda elbise giymemek, hasta olunduğunda ilâç, muharebede silâh kullanmamak gibi bir takım meşru' olmayan hareketleri irtikâb etmek gibidir, demişlerdir.

Husûsiyle duâ izhâr-ı ihtiyâç, Cenâb-ı Hakk'a ilticâ olduğundan müstakıllen bir ibâdet makamına kaaim olacağından şu halde lisânen duâ eylemek ve kalben tazarruda bulunmak gerekmektedir.



--------------------------------------------------------------------------------
(1) Buhârî, Deavât,, 21.
(2)Tirmizî,Deavât, 12.
(3) Buhârî, Megazî, 38.
(4) Buhârî, Megazî, 38.

http://www.dualar-zikirler.com/index.php?bno=4
__________________
[size=10pt]ŞU FANİ DÜNYADA BAKİ GİBİ YAŞIYORUZ

BİRDE HASTAHANE KÖŞELERİNDE
[/size]
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Papatyam Forum Ana Kategori Başlıkları

Cevaplar Son Mesajlar
CEMAL KURU-MEZAR YERİ umut Dini Resimler-Videolar-Klipler 0 29 June 2009 15:28
ÖLEN İNSAN GİDECEĞİ YERİ GÖRÜRMÜ umut Ölüm 0 12 June 2008 12:16
SÜNNET OLMANIN DİNİMİZDEKİ YERİ umut Evlat hakkı ve terbiyesi 0 03 June 2008 13:49
DUÂNIN KABUL EDİLMESİNİN ŞARTLARI umut Cuma Sohbeti 0 25 April 2008 10:54

Yeni Sayfa 1

www.papatyam.org Ana Sayfa

Tefekküre Davet Köşesi

Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın

                       Instagram         

Papatyam alemdarhost.com sunucularında barındırılmaktadır.