FIKRALAR

[REHA]

FIKRALAR

KİME BENZEYECEK

Çok çirkin bir adam, güç bela bir kız bulup evlenir. Bir zaman sonra da eşi, kendisine baba olacağı müjdesini verir. Bir sabah kahvaltısında hanım kocasının çirkin yüzüne bakarak küçümser bir edayla konuşur:

- Çocuğumuz sana
benzeyecek olursa, vay onun haline!.
Adam kafasını kaldırarak kadının yüzüne dik dik bakar ve cevabını verir:
- Asıl, çocuk bana benzemeyecek olursa, vay senin haline!...


HAVVALAR KARIŞINCA

Anadolu'nun birçok yerinde "Havva" adı hep "Hava" şeklinde söylenilir.
Adamın birinin, Havva adında "koca döver cinsten" bir karısı vardır. Oldukça yağmurlu ve soğuk bir günde, yine alışılmış bir aile kavgasında Havva maşayı çektiği gibi,

- Paraliicen seni Şükrüü, diyerek üzerine atılır ve birkaç tane aşkeder.
Adam can hayliyle kendisini yakındaki kahvehaneye atar. Her ne kadar belli etmemeye çalışsa da yüzündeki çizgiler, felaketin boyutunu gösterir haldedir. Arkadaşlarından biri, onu teselli

etmek ve moral bozukluğunun sebebini öğrenmek için yanına yaklaşır. Sohbete konu açmak için,
- Bugün hava amma da sert, değil mi Şükrü Efendi, diye sorar.
Adam o dalgınlıkla herhalde arkadaşının olanları bir şekilde öğrendiğini ve bu "hava" ile karısı "Havva"yı kastettiğini zannederek der ki:

- Canım sert olup da ne yapacak, vurduğu iki maşa!

AZ KUSURA BAKILMAZ

Adamın biri, kendisinde kusur sayılabilecek bir şey olmadığı halde, kör, topal ve aynı zamanda kambur bir hanımla evlenir. Buna şaşıran ve adama acıyan bir arkadaşı merakla sorar:

— Yahu sen evlenecek başka birini bulamadın mı?
— Neden? Nesi varmış?
— Ee, bunun gözü kör?
— İyi ya işte; ayıp ve kusurları
göremez, bundan dolayı da gevezelik edemez.
— Peki, topal olmasına ne diyeceksin bakalım?
— Canım, bu sayede evde oturur; her gelişimde onu evde bulurum, değil mi?
— Ya kamburu, deyince, damat bey, "sıktın ama!" der gibi yüzünü buruşturarak noktayı koyar:

— Canım, o kadar da kusur olmasın mı?

((: TAVSİYE )

Üniversite son sınıfın son günlerinde hoca öğrencilerle sohbet ediyordu. Derken söz evlilikten açıldı. Hoca onlara bir tavsiye de bulundu:

— Çocuklarım, evlilikte mutlu olmak istiyorsanız evleneceğiniz adayda üç özellik arayınız: mutfakta tutumlu, sokakta tam bir hanımefendi, size karşı cilveli ve kibar.

Aradan yıllar geçer, hoca eski öğrencilerinden biriyle karşılaşır. Önce hasret giderip sohbete dalarlar. Derken söz evlilikten açılınca genç adam der ki:

— Hocam, evlendim ama mutluluğu bir türlü yakalayamadım.
— Neden? Size ettiğim
tavsiyeyi uygulamadın mı?
— Ettim, ama eşimde o özellikler farklı şekilde ortaya çıktı.
— Allah Allah, nasıl oldu yani?
— Şöyle; mutfakta tam bir hanımefendi, bana karşı tutumlu, sokakta ise cilveli ve kibar çıktı.

DALGINLIK
Salamon alabildiğine dalgın ve unutkan bir adamdır.
Bir keresinde "Yeleğim kayboldi." diyerek hem kendisi çok üzülür, hem de karısı Rebeka'ya etmediğini bırakmaz. Bütün aramalar boşunadır. Zavallı Rebeka çeyizine varıncaya kadar her yeri arar, ama onu bulamaz. Birkaç ay sonra Salamon sevinçle koşarak eve gelir ve müjdeyi verir:

— Rebeka müjjde bre,
geçen sena kaybollan yeleğim bulundi.
— Ssayi mi be Salamon, nerede bulundi?
— Yahu, gömleğimin altına giymişim be!

[mirim61]

[size=18px]Eline sağlık abi sabah sabah iyi geldi.............. :-).............................
Cuman mübarek olsun......................[/size]

[REHA]

Seni neşelendirdiysem ne mutlu. Seninde cuman mübarek olsun.