Yabancılaşma... - Papatyam Forum

Papatyam Forum

Go Back   Papatyam Forum > ..::.ÖYKÜLER & HİKAYELER.::. > Deneme & Düz Yazılar

Deneme & Düz Yazılar Bu Bölümde Türk ve Dünya Edebiyatından Deneme ve Düz Yazılara Yer Verebilir, Yorum Yapabilirsiniz...

Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Alt 06 April 2006, 17:21   Mesaj No:1

Papatyam

Papatyam Site Yöneticisi
Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:Papatyam isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 1546
Üyelik T.: 11 March 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
Mesaj: 1.864
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Yabancılaşma...

Yabancılaşma...

YABANCILAŞMA


Bebektik. Kafamızı masaya çarptığımızda büyüklerimiz bizi avutmak için masayı dövdüler bizim şaşkın bakışlarımız alıinda. Demek ki bizim hiçbir sorumluluğumuz yoktu bu işte, kötü masa yüzünden kafamızı çarpmıştık. Araba yollarında top peşinde koşturduk. Bu arada araba altında kalanlarımız oldu. Anne babalarımız arabalara kızdı hep. Talihsizlik, kim nereden bilebilirdi ki o anda oradan araba gececeğini.

Evdeki konuşmalardan babamızın işte terfi edememesinin kötü şefi yüzünden olduğunu duyuyorduk. Amcamlar yüzünden köydeki tarlayı satmak zorunda kaldık. Bazı komşularla ailemizin arası iyi değildi ama bu alt kattaki dedikoducu Sefikanım yüzündendi.

Okulda ilk zayıflar gelmeye başladığında hoca hep haksız yere notlarımızı kırmıştı. Bazen de beklemediğimiz yerden soru geliyor bu yüzden zayıf alıyorduk. Beklemediğimiz yerden soru gelmesini beklemememiz son derece normaldı. Zayıfların kalıcı olduğu derslerin hocaları ise bize "takmıştı".

Kötü alışkanlıklarımız kötü arkadaşlar yüzündendi. Sigaraya kötü arkadaşlar yüzünden başladık, okulu kötü arkadaşlar yüzünden kırdık. Tarih dersinde öğrendik ki Birinci Dünya Savaşına biz girmek istemiyorduk ama müttefiklerimiz iki gemiyle Rusya'yı bombalayıp bize sığınmışlar ve biz de savaşa girmek zorunda kalmıştık.

Kemalettin Tuğcu kitaplarıyla büyüdük. Yoksul çocuklar hep iyi kalpli zengin birileriyle karşılaşıyorlar ve hayatları değişiyordu. Abilerimiz ablalarımız da iyi yürekli fabrikatör kızı ya da oğluyla evlenip hayatı değisen fakir gençlerin öykülerini anlatan filmler izliyorlardı.

İlk sevgilimiz öteki çocuk/kız yüzünden bizi terketti. Çevremizde olan bitenle ilgilenmeye basladik. Bizim spor takımlarımız çoğunlukla yeniliyorlardı ama hep hakemler yüzündendi. Çünkü biz müslüman olduğumuz için bizi sevmiyorlar o yüzden bizim kazanmamızı istemiyorlardı.

Ülkemizin çok da iyi ekonomik koşullara sahip olmadığını görmeye
başladık. Ama bu, kötü yöneticiler yüzündendi.

Sonra "sistem", "düzen" gibi kavramlar duymaya
başladık. Düzen bozuktu, birçok olumsuzluğun nedeni de buydu. Üniversiteye giremeyenlerimize göre, bu eğitim sisteminde ancak bu kadar olabilirdi.

Dünya görüşümüz genişliyordu. Kimilerimize göre geri kalmamızın nedeni "batı" idi. Bizim ilerlememiz istemiyorlardı, çünkü biz müslümandık. Kimilerimize göre de emperyalist sistem bizim ilerlememizi engelliyordu.

Haberlerde duyuyorduk, aşırı yağışlar yüzünden seller oluyor, kuraklık yüzünden susuzluk ve salgın hastalık baş gösteriyordu. Gazetelere bakılırsa pahalılığın nedeni "enflasyon canavarı"'ydı. Daha sonra bunun "trafik canavari" olan bir akrabası ortaya çıktı ve pek de tutuldu. Eskiden trafik kazaları aşırı hız, hatalı sollama ya da dikkatsizlik yüzünden olurken artık hep trafik canavarı yüzünden oluyordu.

Karikatürlere göre ise pahalılık gaddar kasap, insafsız manav ve sinsi bakkal üçlüsü yüzündendi. 12 Eylül darbesi oldu. İstemediğimiz anayasaya büyük çoğunlukla kabul oyu verdik çünkü mavi olan red oyları
dikkatli bakıldığında zarfın dışından belli oluyordu.

Bizim risk almamıza gerek yoktu. İyi bir meslek edinemedik, zamanında anne-babamız bizi uyarıp yönlendirseydi tabii ki biz de iyi bir meslek edinebilirdik. Bizde ne yetenekler vardı ama keşfedememişlerdi.

İş yaşamına girdik. Bizim hakkımız olan pozisyonlara hep başkaları geliyordu. Tabii onlar gelirdi çünkü onlar yağcılığı ve yalakalığı daha iyi yapıyorlardı.

Politikacılar bizden oy isterken bizim için yapacaklarını anlatıyorlar biz de en çok yapacak olana oy veriyorduk ama seçildikten sonra yapmıyorlardı. Bizim birşey yapmamıza gerek yoktu, elbette birgün sözünde duran birilerini seçecektik ve onlar bizim için herşeyi yapacaktı.

Meslek odalarından uzak durduk, niye uzak durmayalım ki bizim için ne yapıyorlardı? Derneklerden de uzak durduk, ne olur ne olmazdı. Az kitap okuyorduk, hatta hiç okumuyorduk ama bunun nedeni kitapların çok pahalı olmasıydı. Hem bu kadar koşuşturmaca arasında kitap mı okunabilirdi canım?

Toplumsal kurallara genellikle uymuyorduk, çünkü başkaları da uymuyordu. Başkalarının uymadığı yerde biz niye uyacaktık ki? Ama bu arada uymayanlara kızmaktan da geri durmuyorduk. Hayallerimizi hep bir yerlerden para çıksa neler yapacağımız süsledi. Bu hayallerle toto, loto, piyango kuyruklarında bekledik.

Oğlan biraz haylaz çıktı ama hep annesi (babası) yüzünden, bu kadar şımartırsan olacağı buydu. Hep bu ülkede hiç kimsenin işini düzgün yapmamasından şikayet ederken, biz de işimizi düzgün yapmadık. Ama bizim nedenlerimiz vardı. Yorgunduk, geçim zorluğu çekiyorduk, zamanında çok ezilmiştik.

Biraz batı dünyasını görmüşlerimize göre aslında biz yanlış yerde dünyaya gelmiştik. Şöyle uygar bir batı ülkesinde yaşamak varken. Araba sürerken yayalar ne kadar bondu, yayayken şöforler ne kadar saygısız ve bencildi.

Oğlumuz evlendi, müsrif gelin yüzünden mutlu olamadı. Emekli olduk, hayırsız evlatlar yüzünden üç kuruş emekli aylığımız carcur oldu. Hiç düşünmedik, bizim bu dünyada var olmamızla olmamamız arasındaki fark ne?

Netten Alıntıdır
__________________
"Bilgi Paylaştıkça Çoğalır"
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yeni Sayfa 1

www.papatyam.org Ana Sayfa

Tefekküre Davet Köşesi

Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın

                       Instagram         

Papatyam alemdarhost.com sunucularında barındırılmaktadır.