YETER ULAN! YETER!

[umut]

YETER ULAN! YETER!

YETER ULAN! YETER!



Türkiye’de 2 gündür komedi görünümlü bir trajedi yaşanıyor. 2010-2011 sezonunda şike yaptığı kesinleşen bir Kulüp Başkanı ve aynı sezonda şike kararını veremeyen Eski Federasyon Başkanı, şikeye karışan kulübün başkanlık yarışı için çekişiyor. Gündemin ana maddesi ise Trabzonspor’umuzun hakkı olan ve tarafımıza iade edilmemesi için bir sürü yol denenen şampiyonluk kupası.

Kürsülerden sarf edilen sözlerin her biri aslında bir dava konusu ve şike için bir delil niteliğinde. Fakat görecek göz, kararı verecek vicdan nerede? Vicdanları kararmış olanların genel kurulda yer alanları “örgüt kurmaktan ve şike yapmaktan” ceza almış olan üç ismi oyluyorlar. Sonuç: “Aziz Y., İlhan E. VE Şekip M. Kötü şöhret sahibi değildir” şeklinde çıkıyor. Yani hak gaspı, örgüt kurmak ve yönetmek Fb delegeleri nezdinde “kötü” bir hadise değil. Hey gözünü sevdiğimin bakar körlüğü.

Sözlerimize elbette devam edeceğiz ama öncelikle kupamızın baş köşeye oturtulduğu gün sarf edilen sözlere bir bakalım. “Fenerbahçe’yi düşüren adam” olmamak adına, şikeyi bildiği ve buna aslında ikna olduğu halde kaçan MAA kükrüyor kürsüden: "İki gündür şu kupa kimin, şampiyonluk kupası kimin olduğu tartışılıyor. Bu kupa tartışmasız Fenerbahçe'nindir. Bu anayasa teminatındadır. Bu kupayı hiç kimse Fenerbahçe Kulübü'nden alamaz. Bu karar benim federasyon başkanlığım döneminde bu karar verilmiş değildir. Karar benden sonra verildi. Tahkim Kurulu onaylamıştır. Tahkim Kurulu'nun kararı anayasının teminatı altındadır."

Öte yandan “örgüt lideri” ve “şikeci” Aziz Y. de ona kükrüyor: "Dün sordum '2011 şampiyonu kim?' diye. O da 'Fenerbahçe' dedi. Keşke bunu TFF Başkanı'yken de söyleseydi. Fenerbahçe'nin şike yapmadığını üstüne basa basa söyleyeceksin. Biz şike yapmadık. Bunu Vatan'da, Silivri'de, Metris'te söyledim. UEFA bize 'TFF bizimle pazarlık yaptı' dedi"

Maşallah, aslan (!) kaynıyor Fb genel kurul salonu. Herkes ağa, herkes paşa; hay sen çok yaşa.

Bu ortama şahit oluyor iki gündür aziz ülkem. Biz olayları izliyoruz. Spor Bakanımız izliyor. Siyasi parti liderleri, futbol adamları, sporcular, yorumcular, gazeteciler. Herkes izliyor. Lakin kimse çıkıp konuşmuyor, konuşamıyor. Aziz Y.’nin korku imparatorluğu kimisinin vicdanının kimisinin de cüzdanının üstüne çökmüş. Bir tek vicdanını şeytana satmayanların, bir de “Büyük Trabzonspor Taraftarı”nın sesi çıkıyor.

“Bugün 3 Temmuz’dan bu yana süren sürecin zaferidir” diye sevinenler, çok fazla sevinmesinler. Bugün kazandıklarını düşündükleri parlak zafer kendilerini aldatmasın. Bu mücadele kendileri açısından bitmiş olabilir ama iki gündür genel kurullarına damga vuran “Trabzonspor”un büyük taraftarı ne peşlerini bırakacak, ne de bu mücadeleden vazgeçecektir.

Bu artık bizler için bir kupa meselesini çoktan aşmıştır. Gözümüzün içine baka baka şike yaptıklarını ve bunun üzerini örtmek için de her şeyi yaptıklarını söyleyenlere karşı yürüttüğümüz bu mücadele artık bir “onur” mücadelesidir. Ve bu canlar bu bedenlerde oldukça sona ermeyecek, hakkımız teslim edilmeden bu kavga sona ermeyecektir.

Ve bütün bu komedyaya seyirci kalan yurdumun bütün “vurdumduymaz” vatandaşları ile de aramızda artık kocaman bir fark vardır. Onlar “şer” olanın yanında yer almaya devam etsin. Biz “niyet hayır, akıbet hayır” demeye devam ediyoruz.

Devranın döndüğü yerde, elbet görüşürüz!