|
Deneme & Düz Yazılar Bu Bölümde Türk ve Dünya Edebiyatından Deneme ve Düz Yazılara Yer Verebilir, Yorum Yapabilirsiniz... |
|
Seçenekler |
04 October 2012, 15:30 | Mesaj No:1 |
Durumu:
Papatyam No :
145
Üyelik T.:
16 February 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
|
Adı konulmamış hisler
Adı konulmamış hisler Hakikatler hiç değişmez, hep söylerim. Söylenmiş ya hani her şey akar diye.. Hakikat akmaz, tebeddül etmez. İnsan akar, fikir akar, yıldızlar akar, varlık akar lâkin hakikat hep aynı kalır. Ambalajlardır değişen, isimlerdir ancak sıfatlar asla değişmez. Kavramları insanlar mı türetir yoksa olgular kavramlarıyla birlikte mi dünyaya gelirler, hep düşünmüşümdür bu soruyu. Ve sonunda hep şu karara varmışımdır: Olgular da kavramlar da aslında hep vardı ama onlara isim takmak biz insanlara nasip oldu. Daha da ötesi aslında çoğu kavram da bize evvelden öğretilmişti. Biz ya unuttuk ya da onları farklı yorumladık zaman zaman. Ama olan onlara değil hep bize oldu. Çünkü biz akıyorduk zamanın girdabında ve onlar lâmekân ve lâzaman buudunda varlıklarının asliyetinden hiçbir şey kaybetmeden öylece kaldılar. Şu anki kanaatim budur işte. Zira kanaatler de akar, gider. Geriye yalnız hakikat kalır. Her şey fânidir Onun vechinden başka ve Onun nazar ettiği vechelerden başka. İşte böylece adı konulmamış, konulamamış hisler vardır. Aşk gibi hisler. Adı konulsa da hasbelkader tanımı yapılamamış. Her seferinde yeni yeni anlamlar yüklenmiş. Bir çok tanımdan zamanla vazgeçilmiş. Zamana lafım yok ama şu varlık aleminde tüketemeyeceği şey de yok sanırım. Ne kadar fâni varsa âlemde hepsi de zaman celladının elinin altında sonunu beklemektedir. Ha sonu gelmiştir ha gelecektir. Korkarım ki aşk da böyle akıbete uğrasın. Korkarım lakin bilirim ki önüne geçilmez bunun. Faniye duyulan aşkın sonu da idamdır ya o yüzden.. Asıl iş ise o aşkı bakiye müteveccih yaşayabilmektir. Yani Allah hesabına sevmektir, severken Onu unutmamaktır. Zira bir muma duyduğumuz sevgi yüzünden koca güneşi unutmak hamakat değil de nedir? Aşk denilince, kime ve neye sorgulamalarından kaçmışımdır hep. Zira bu sorular bana hep yavan gelmiştir. Fakat sorulması şarttır aynı zamanda. Bana göre asıl sorulması gereken nasıl ve neden sorularıdır. Neden aşk? Nasıl aşk? Herşeyin nedeni ve nasılı önemlidir. Aslında ilk etapta nedeni önemlidir benim için. Elbette bu soruların makul cevapları vardır. Ama benim şu anda sormak istediğim tek şey şu: Hiç dünya üzerinde aşk olmasın diyebilecek biri var mıdır aramızda? Velev ki bu insan ömrü boyunca yalnız olsun. Velev ki aşka hep negatif anlamlar yüklemiş olsun. Herşeye rağmen aşk olmalıdır. Biliyor musunuz eski filozoflar kâinattaki devinimi ve sürekliliği sevgi ve aşk duygularının sağladığını düşünürlermiş. Kâinatta sürekli çatışan iki duygu; biri sevgi ve biri nefret. İşte bu iki duygunun çatışması devinimi sağlıyormuş onlara göre. Hani küreler ve insanlar arası cazibeler vardır ya. Ona manen sevgi adını takmakta beis olmasa gerektir. Allah biliyor ya asıl hakikat buna yakın olsa gerektir. Belki de kâinattaki devamlılığı sağlayan bizzat onu Yaratanın muhabbetidir. Adı konulsa da konulmasa da yarın öbür gün değişse de yada yeni anlamlar da yüklense aşk; kâinatta hep var olacaktır. Daha da önemlisi benim kalbimde yerini hep koruyacaktır. Herkes onu kalbinde muhafaza edebilmeli. Zira kalbin dahi atmak için sevgiye ihtiyacı vardır. Sevgiyi şiddetli olarak aşk tadında yaşamak ve yaşatmak gerekir. Onun kıymeti ise tıpkı her şey gibi ancak yokluğunda anlaşılabilir herhalde. Umut Yavuz 10.04.2005
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz |
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Tefekküre Davet Köşesi |
|
Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın |