09 July 2008, 12:40 | Mesaj No:1 |
Papatyam Editörü
Durumu:
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
BOSNA-HERSEK (Saraybosna)
BOSNA-HERSEK (Saraybosna) Bosna-Hersek Yazıları (Saraybosna) Saraybosna Sokaklarında... Ne kadar da bizden bir şehir, insanlar, yüzler, yemekler ne kadar da tanıdık Saraybosna sokaklarında. Herkes Türkçe biliyor sanırsınız, oysa bambaşka bir dil konuşuyorlar. Boşnakça, Sırpça, Hırvatça konuşuluyor, hepsi de birbirine benziyor. Konuşmalara kulak kabartıyorum, hiç anlamadığım bir dil ama aralarda tanıdık sözcükler geliyor kulağıma. “Selam, marhaba” diyorlar. “Haydi Allaha ısmarladık” diyorlar. Başçarşı’da gezerken sokak isimleri hep bizden, Kuyumcular, Bakırcılar, Çizmeciler vb. yazılışları farklı ama bizim gibi okuyorlar. Çarşıda gezerken Cevabi kokuları geliyor burnumuza (bizim İnegöl köftesi). Çok güzel bir pidenin içine on tane köfteyi koyuyorlar, pidenin üstüne köftenin yağını gezdirip yanında soğanla servis ediyorlar. Çok lezzetli ve de çok ucuz, yanında da yogurt (ayran yani). Ve mutlaka Boşnak böreği yemeli. Börek kıymalı olursa “burek”, peynirli olursa “sirnica”, ıspanaklı olursa “zelvenica” oluyor adı. Bir de soğan dolması var. Yemek istiyorsanız aynen Türkçe’de olduğu gibi “soğan dolması” diyorsunuz, böyle yazılıyor ve okunuyor. Arpacık soğan veya biraz daha büyüğü soğanların içinde dolma malzemesi var. Güzel bir yemek.. Yemek sonrası Moraçi Han’da “Bosnian Kafa” söylüyoruz. Sanki Çemberlitaş’ta Çorlulu Ali Paşa’da oturuyoruz, öyle bir havası var. Bakır tepsi içinde, bakır cezvesiyle, yanında bir bardak suyla geliyor kahve. Fincanın kulpu yok ve içinde iki kesme şekerle gül lokumu var. Fincana kendiniz doldurup lokumla içiyorsunuz kahveyi. Saraybosna’da gezerken Osmanlı'dan günümüze bir tarihte yürüyoruz sanki. Sonra Avusturya-Macaristan İmparatorluğu dönemi süslü yapıları arasına giriyoruz. Aralarda camiler, kiliseler, sinagoglar... Başçarşı (Bascarsija), daha çok Müslümanların bulunduğu bir yer, bizim Kapalı çarşı gibi. Bedesten (müze), dükkanlar, restoranlar, camiler var. Dükkan sahiplerinin isimleri hep Türkçe. Baharatçı dükkanın önünde vitrine bakıyorum; badem, çörekotu, karanfil, rahat lokum vb. bir çok tanıdık sözcük var. Büyük bir kilise var, geniş bir meydanı olan. Yahudi Müzesi’nin arka sokağında. Bu meydana bakan sokakta çok güzel kafeler var. Bu kafelerde fiyatları çok uygun olan kokteylerden içebilirsiniz ama mutlaka Sarajevski Pivo (çok güzel değil ama Saraybosna’da üretilen bir bira). Hangi şehirdeyseniz o şehrin birasını içmek güzeldir. Saraybosna, savaş zamanı (1992-95) çok yara almış, bütün evler, binalar mermi-bomba izlerini taşıyor. Bir kısmı olduğu gibi duruyor (Europa Oteli gibi) bir kısmı da yenilenmiş ama hala izleri duruyor. Gazi olmuş bir şehir yani. Şehrin tepelerinde birçok mezarlık var. Bosna Hersek'in ilk Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç’in anıt mezarı da halk mezarlığının içinde, sade bir mezarlık. Bir asker eli göğsünde nöbet tutuyor başında, güneşe karşı. Şehirde “Srvzo House” adı verilen ve bir müze haline getirilmiş bir Türk evi var. Bizim Anadolu’da birçok yerde görebileceğiniz evlerden biri gibi. Orayı da gezdik, Mostar’daki gibi evi tanıtan birisi yoktu. Zaten herşey tanıdık bize.. Şehirdeki tramvaylar çok eski ama çalışıyor ve şehirde çok işe yarıyor. Şehir merkezinden Ilıca’ya kadar uzanan uzun bir hattı var. Bilet almak ve tramvayın içindeki makineye okutmak gerekiyor. Bazen denetleyiciler biniyor tramvaya ve biletlere bakıyorlar. Bize denk geldi bir kere. 1992-95 yılları arasında Avrupa’nın ortasında 3,5 yıl kadar süren bir savaş vardı. Aşırı Sırp milliyetçiliğinin yayılmacı politikasının dış kuvvetlerce körüklenmesiyle başlayan savaşta, Sırp güçleri Saraybosna’yı kuşatmıştı. Birleşmiş Milletler, insani yardım yapabilmesi için havaalanı bölgesinin kuşatma dışı tutulmasını istemişti. Ve bu alan dışında sürekli olarak bomba ve mermi yağmuru altında bir şehir vardı. Ama Boşnakların askeri malzeme ve gıda temin edebilmeleri için bu alanı kullanmaları gerekiyordu ve bir sürü insan bu yolda ölmüştü. Bu nedenle havaalanı bölgesine giden bir tünel yapma fikri ortaya atıldı. Bir ailenin evinin bodrumundan ve havaalanı tarafından karşılıklı kazmaya başladılar. 4 ay sonra yaklaşık 800 metrelik bir yaşam tüneli açmayı başardılar ve tünel sayesinde mermi altında kalmadan ihtiyaç malzemelerini ve yaralıları taşıdılar. Savaş sonrası günümüzde bu tünel, evin sahipleri tarafından müze haline getirilmiş. İşte biz bu müzeyi gördük. O zaman kullanılan malzemelerin sergilendiği, fotoğrafların yer aldığı bir oda var. Ve tünelin yapımını anlatan bir video görüntüsü izleme şansı. Ve tabi anı defteri. Defterde birçok Türkçe yazı da gördük. Çeşitli dillerde (Türkçe de var) hazırlanmış tünelin öyküsünü anlatan broşürler, posterler vb. de satıyorlar. Ama ticaret amaçlı görünmüyor bu hiç, daha çok bilgilendirme.. Birşey aldın mı, parasını verdin mi kimse ilgilenmiyor, onlar yaşadıklarını anlatmak istiyorlar sadece. 800 metrelik tünelin güvenlik nedeniyle 5-10 metrelik bir bölümü açık. Müze evin üzerinde birçok mermi izi var, özellikle restore edilmiyor sanırım. Müze ev, Saraybosna havaalanı karşısında.. ulaşması biraz zor, hiçbir yönlendirme tabelası yok, taksiler bile zor buluyormuş. Biz Ilıca tramvay istasyonundan yürüyerek ve herkese sorarak bulduk. Yolunuz bu hüzünlü şehire düşerse, mutlaka görmek gerek. Öyle bir havası var ki Saraybosna’nın ne yazsam eksik kalacak gibi. İnsanın içini mi acıtıyor, güzelliğiyle büyülüyor mu bilmiyorum. Bir türlü karar veremiyorum (Ağustos'06). yazı ve fotoğraflar bana aittir (Derya ÇÖLAŞAN).
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
15 May 2010, 14:18 | Mesaj No:2 |
Papatyam Editörü
Durumu:
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
Ynt: BOSNA-HERSEK (Saraybosna)
1878 yılında Bosna için kullanılan bayrak Osmanlı dönemi 1463 yılında Osmanlı idaresi altına geçen Boşnaklar aynı zamanda Müslümanlığı da benimsemiştir. Müslümanlığı benimsemeyen Boşnakların dini vecibelerini yerine getirmesine izin veren Osmanlı idaresi Bosna topraklarında inşa ettiği yapılar ve camilerle aynı zamanda Boşnakların gelenekleri ile kültürüne de etki etmiştir. 1878 yılına kadar devam edecek olan Osmanlı idaresi altındaki dönemde pek çok Boşnak Osmanlı idaresinde, devlet yönetiminde önemli görevlere getirilmiştir. Zayıflayan Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalamaya karar veren müttefiklerin finansal sıkıntılar içerisindeki İstanbul'a baskısı sonucu Bosna'daki Osmanlı idaresi savaşılmadan, masa başında son bularak Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun kontrolüne geçmiştir. Bosna-Hersek'in eski bayrağı (1992-1998) Avusturya dönemi 1918 yılına kadar sürecek olan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu idaresi altındaki dönemde ülke yeniden yapılandırılarak çökmekte olan Osmanlı İmparatorluğu idaresi altındaki dönemin sonlarında yaşadığı sıkıntılardan uzaklaşarak refaha kavuşacaktır. Bu gelişmelerin büyük Sırbistan kurulmasını amaçlayan Rusya'nın finansal desteği ile gerçekleştiği kuşkusuzdur. Bosna'daki Müslüman nufüsun Osmanlı idaresi altındaki diğer topraklara göçü ve onların terk ettiği yerlere Sırpların yerleşmesiyle Bosna'daki etnik yapının değişmesi bu dönemde yaşanmıştır. 1918 - 1941 yılları arasındaki dönem Yugoslavya'nın iç karışıklıkları ve savaşla geçmiştir. Faşist döneminde Bosna-Hersek 1941-1944 Bağımsız Hırvatistan Devleti1941 - 1945 yılları arasındaki II. Dünya Savaşı sırasında Naziler Yugoslavya'yı işgal ederek Slovenya'yı Almanya'ya, Hırvatistan'ı İtalya'ya ve Makedonya'yı Bulgaristan'a bağlayarak özellikle Sırp, Yahudi ve Çingenelere karşı bir etnik temizlik hareketine girişerek toplama kamplarında binlerce insanı öldürdüler. Zagreb’in 90 km güney-doğusunda Ustaşa’nın kontrolünde bulunan Jasenovac toplama kampında meydana gelmiştir. Bu kampa gönderilen erkeklerin çoğu öldürmüş, kadınlar Almanya’ya zorunlu çalışma için gönderilmiştir. Faşist Ustaşa hareketi Bosnalı Müslüman Ordusuyla sıkı bir işbirliğiyle 1941-45 yılları arasında 750.000 Sırp, 60.000 Yahudi ve 26.000 Çingene’yi öldürmüştür. Mostar Köprüsü – Bosna Hersek Yugoslavya Ana madde: Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti 1945 - 1990 yılları arasındaki soğuk savaş döneminin 35 yıllı Tito'nın liderligi altında geçti. Bu dönemde Bosna - Hersek'in sınırları 1918 öncesi döndü ve Boşnak'lar kültürel kimliklerine yeniden kavuştular. Batı'nın desteği ile Yugoslavya'da savaşın izleri çabuk silindi. Batılı ülkeler Yugoslavya'yı sadece ekonomik değil aynı zamanda askeri ve siyasi alanda da destekledi. 1970'li yıllarda Sovyet müdahelesi riski ile karşılaşıldığında Amerika Birleşik Devletleri Yugoslavya'yı savunmak için nükleer güce başvurabileceğini açıkladı. Soğuk savaşın son bulması ve sona eren komünist rejimle birlikte parçalanan Sovyetler Birliği'nden Yugoslavya'da etkilendi. Kentin ortasından geçen Miljacka ırmağı (Milyatska diye okunur) Saraybosna Irmağı olarak da adlandırılır. 1986 - 1992 yılları arasında yaşanan kanlı iç savaşların sonrasında Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti parçalandı. Aşırı milliyetçi Slobodan Miloseviç ve onun desteklediği militanlarca büyük Sırbistan'ı kurma hayalleri ile sistematik bir soykırım gerçekleştirildi. Bu dönemde 10.000'nin üzerinde Boşnak yaşamını kaybetti. Sırpların başta Saraybosna olmak üzere kuşatma altında tuttuğu şehirleri bombalamasına, sniper ateşi ile masum sivilleri öldürmesine, başta aydınlar olmak üzere seçilmiş kişilerin toplama kamplarında öldürülmesi ile gerçekleştirilen etnik temizlik hareketine batılı ülkeler uzun süre gereken tepkiyi göstermeyerek soykırıma seyirci kaldı. Yugoslavya iç savaşı Ana madde: 1991-1995 Hırvatistan Savaşı Şubat 1992'de bağımsızlığını ilan eden Bosna - Hersek 7 Nisan 1992'de ABD ve diğer batılı ülkelerce tanındı ve 22 Mayıs 1992'de Birleşmiş Milletler'e yaptığı üyelik başvurusu kabul edildi. Bosna'daki savaş 1992 yılının ilkbaharında başladı. Bosna'nın kuzeyini hedef alan saldırıların amacı bu bölgelerden Boşnak ve Hırvatları uzaklaştırarak Sırp devletini kurmaktı. Sırpların bu saldırıları bölgedeki diğer etnik gruplar için tam bir felakete dönüştü. Kuşatma altındaki şehirler ve mülteci kamplarında pek çoğu öldürüldü ve işkenceye uğradı. Savaşın ilk aylarında doğudaki pek çok Boşnak şehri sırpların saldırıları sonucu kolayca düştü. Ancak şehri çeviren tepelerinde yardımıyla Srebrenizka saldırılara karşı kendisini başarıyla savundu. 1993'te Birleşmiş Milletler 6 yerleşim birimini "güvenli bölge" ilan etti, Srebrenitza da bunlardan birisiydi. Amaç sınırları korunabilir hale getirerek barış için görüşülebilir bir zemin yaratmaktı. Yardımların güvenli bölgelere ulaştırılması gündeme gelince bu uygulama işgalci-saldırgan güçlerle Birleşmiş Milletler askerlerinin işbirliği yapmasını gerektirerek amacı ile tam bir tezat oluşturur hale geldi. Mayıs 1995'te Sırplar Saraybosna'daki kuşatmayı şiddetlendirdi ve Nato Sırplara karşı hava saldırısı düzenlendi. Buna missilleme olarak Sırplar 6 güvenli bölgeyi bombalayarak 300 Birleşmiş Milletler askerini rehin aldı. Temmuz 1995'te general Ratko Mladiç komutasındaki Sırp güçleri Srebrenizka'daki Hollandalı Birleşmiş Milletler güçlerini etkisiz hale getirerek şehri hedef aldı. Yaklaşık 25,000 Boşnak Sırp tehdidi üzerine şehri terk ederek bir başka güvenli bölge olan Potocari'ye ulaştı. 5000 mültecinin kampa girmesinin ardından Hollandalı barış gücü askerleri kampın dolduğunu bildirerek kampın girişini kapattı. Bu olay, kampın yakınlarındaki yaklaşık 20,000 Boşnağın Sırpların ölüm tehdidine karşı savunmasız kalmasına yolaçtı. Sırplar bölgedeki Boşnakları tahliye etmeye başladığında Hollandalı birlikler müdahale bulunmadı, hatta işlemlerin düzgün bir şekilde gerçekleştirilmesi için organizasyonda yardımcı bile oldu. Kadın ve çocuklar ayrıldıktan sonra askerlik çağına gelmiş olan erkekler otobüslere bindirildikten sonra kampın yakınında kurşuna dizilerek öldürüldü. II. Dünya Savaşı'ndan sonraki bu en büyük soykırımda 10 - 15 bin Boşnak'ın katledildiği iddia edilmektedir. Kızılhaç yetkilileri bu olaylar sırasında 7.500 kişinin kaybolduğunu bildirmiştir. Srebrenitza Katliamı'nın ardından o güne kata olaylara kayıtsız kalan batı kamuoyunda Sırplara karşı baskılar arttı ve 1995 yılı sonlarında savaş son buldu.
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
15 May 2010, 14:24 | Mesaj No:3 |
Papatyam Editörü
Durumu:
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
Ynt: BOSNA-HERSEK (Saraybosna)
Saraybosna Kütüphanesi
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
15 May 2010, 14:31 | Mesaj No:4 |
Papatyam Editörü
Durumu:
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
Ynt: BOSNA-HERSEK (Saraybosna)
ZENICA SARAYBOSNA BASCARSI TRAVNIK MAVI SULAR VRANDUK OSMANLI KALESI TRAVNIK OSMANLI KULESI
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Papatyam Forum Ana Kategori Başlıkları |
Cevaplar | Son Mesajlar |
BOSNA-HERSEK (Mostar) | umut | Diğer Ülkeler | 0 | 09 July 2008 12:48 |
Bosna-Hersek | PESTEMAL | Dünya Tarihi | 0 | 10 March 2008 10:47 |
Tefekküre Davet Köşesi |
|
Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın |