Papatyam Forum - Tekil Mesaj gösterimi - Su ve Sevda
Konu Başlıkları: Su ve Sevda
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 04 July 2006, 19:21   Mesaj No:1

PESTEMAL

Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:PESTEMAL isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 145
Üyelik T.: 16 February 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 3.815
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Su ve Sevda

Su ve Sevda

Su ve Sevda

Mavi bir bulut, gökyüzünü sarmalayan.
Karanlık, yer küreyi bağrında barındıran.
Bunlar bir yürek rengi mi? Bunlar bir su, bir sevda mı? Beyaz içinde beyaza inat, gökler yere...
Onca sevda, onca yürek ve bir damla su. Çok taze bir yürek ama çok mu bayat, bir damla su?

Deli bir cesaret, sanki ince bir şimşek; suyu arşınlayan
Bildim, dedi su, sen sevdasın beni saran. Seni saklamak için ya da, serinletmek için yaratıldım. Varlığımla varlığını var kılmak için varlığım ve var kılmak için varlığını yürek boşluğundan düşeceğim. Yüreğin hariç bütün boşluklarını doldurmak için varlığım, dedi su. Yaşamak istediğini sihirli küremde görmen için varlığım ama, yaşamaya kıyamayacağın bir damlayım. Çünkü sen yaşarsan beni, biter benim senle varlığım. Sen ateşisin, aşksın bense bir damla su. Ben başka bir su olurum, sen bende yok olursan. Bende seni öldürme ki, senle yaşamın anlamını tadayım. Yüreğim yüreğin ama bana dokunma sakın, diyen su, devam etti:
Sen incecik bir aşk dalgası enerjin derin, ben bir damla su enerjim serin... Ben hakirim sen ise asil.Görülmüşümüdür ki asilin hakirde yok olduğu; yeniden var olmak için..? Senden önce var olmam üstünlüğümden değil, sana olan sevdamdandır. Ben bile ne kadar beklediğimden bihaber bazen deliler gibi dövdüm kıyıları, bazen en yüce dağın yamaçlarından şarıldadım. Senin için hayat verdim tüm senden öncekilere. Sakın beni onların yanında mahcup etme, bundan sakın. Belki bir damlayım ama köküm çok derin ve bir o kadar da haşin...

Anladı su, sevdayla yol uzun koytu bir gece, güneşi doğmayan. Tek kişilik bir sevda, bir ömürlük su. İki harf bir hece, bir kelime ve bir cümle, su. Sevda, beş harf iki hece ve bir cümle. Değil mi ki, yaratılışın özü bir damla... Bitmeyen ve bitmeyecek olan derin bir muamma, sevda için. Sevda, bu derin muammayı titreten bir garip ve tek öcü..!

Sevdanın soruları çoktu. Ama suyun cevabını kimse okuyamadı. Bir kordu sevda yazın en sıcak yerinden sıcak. Su çok serindi bu koru asla soğutamayacak! Büzülmüştü suyun özü hidrojen ve oksijen ve bunların bağı. Bir garip denklemdi bu sevda. Belki de birinci derece ama, çözülemeyen... Sanki sağlaması tutmayan bir çarpma gibi su ve sevda. Su, okyanusları taşıran bir yolcu, atını hoyratça mahmuzlayan sevda...

Sevda, suya baktı. Su gözlerini kendine çevirdi. Sen, dedi sevda, her an yüreğimden gözüme çıkıp, çok defa çıktığın yere iniyorsun bazen de, boşluğa düşüyorsun ta derinlerdeki özünle buluşmak için. Ben senle arınmak istiyorum sen, hakirim diyorsun. Bu nasıl hakirlik ki, yüreğimde kaynıyorsun. Seni akıtmak değil maksadım, sana karışmak, senle akmaktır özlemim. İnerken buluttan ya da, yükselirken buluta okyanustan; gözlerim erir buğudan. Buğu senden, sen buğudan. Ne yana baksam senden. Ben bile... Ama sen seni ayrı tutuyorsun benden...

Tuttu sevdanın elinden su yükseldi yükseleceği kadar.
Arınsın ruhun, yuyunsun yüreğin beyaz bulutlar bize döşek...
Ben sana yeterim de, sen sana yeter misin, dedi su.
Ağladı sevda.
Delindi beyaz döşek.
Delindi yüreği sevdanın su ile...
Her damla bir katre olup indi yere...
Ağladı sevda, sevda oldu su.
Ben sevdayım, dedi, suya; sana yettiğim kadar kendime de yeterim.
Su sustu. Sen dur, dedi su, ben düşerim beyaz döşekten. Düşmek benim hakkım, düşüşüme sevdalanmakta senin...
Su sustu. Sevdası artmıştı suya sevdanın. Su susmuştu, susmuştu tüm sema. İnmişti beyaz döşek tahtından, yeşil dağların yamaçlarına. Köle olmayın diye; eğilmişti huzurda başı değmişti ayak uçlarına. Taşınmıştı üzerinde bir sevda ve bir su; mütevazı toprağın sathına... Anladı su, anladı sevda; kimse artık ölmeyecek.

Suya tekrar seslendi sevda: Kendime kul etme beni, efendim ol, sultanım ol. Senin ellerin tarasın altın perçemimi, ellerim saçlarının gecesinde kaybolsun. Sen su isen kime ne zararın var? Hem aşksın hem aşık olunansın. Sen dervişin keşkülünün vaz geçilmezi; ben, dervişin gözlerinin rengiyim. Derviş bir yudum su; ben dervişin ufkunda...

Sevdayım, dedi ben, sevda. Değil mi ki suya ulaşmaktır çabam. Su da bunun farkında. Bana bakınca su titriyor ya! Bu yeter de artar bana! Ama su, büzüldükçe büzüldü, daraldı açıları kollarının. Sevdaysa bundan habersiz indikçe indi. Su bir genişleye bilseydi o zaman yok olacaktı sevda; sevda yine bundan habersiz indikçe indi. Yaşatmak için büzülen su, ölmek için bekleyen sevda...

Uzun upuzun bir gece. Yıldızlar küme küme, ay solgun düşmüş bir denize. Ölümcül bir sevda, hayat dolu su. Sarıldı kollarına son defa suyun sevda. Hadi son defa “gül” “gül”, dedi bana. Sadakan olsun, senden sadaka kalsın gülmek bana...Sıkıştı sıkıştı ve canhıraş şekilde silkindi ve bir daha benim üzerime bu kadar düşme, dedi su. Aydınlandı sevda. Tebessüm etti su. Sevda tekrar etti içinden: Bir daha benim üzerime bu kadar düşme. Tebessümü yayıldı suyun dalga dalga sevdanın tüm kıyılarına. Artık her yer su, her kıyı sevda...

Su tebessüm etti, sevda gülümsedi, açıldı siyah güller.
Su tebessüm etti, sevda gülümsedi, Babilin köleleri nice asma bahçeler diker.
Su tebessüm etti, sevda gülümsedi, kararlılığa yenildi en kuvvetli surlar.
Su serinlik, sevda ateş. Su sevda kadar yakıcı, sevda su kadar serinlik.
Su anlattı masalını sevdaya serin bir gecenin koynunda... Sıcacık bir sabahta sevda da öykülerini anlattı.
Su “yetemem” dedi.
O zaman yandı tüm kainat giydirilen saydam gömlekler de... Sen yetemezsen ne karanlığı yaran kervanlar ne, kervanları yaran eşkıyalar ne de, eşkıyanın köpekleri yeter, dedi sevda
Su sustu, eğildi sevdanın başı öne.

Su bir kadın. Kadın bir çocuk.
Sevda bir çocuk. Çocuk büyük bir boşluk.
Su olgun. Sevda yetişilemeyen bir çocuk.
Su bildi sevdayı ta baştan bildiği gibi. Sevda su istedi ta baştaki gibi.
Daldırdı ellerini arındı sevda. Su da sevdadan arındı.
Su uyudu, sevda uyudu.

Ve uyandı su, hiç uyumamak üzere, sevdanın rüyasına. Sevda bir ten kokusunda uyandı uyumamak üzere. İbrahimi yakamayan ateşler vardı yüreğinde. Suya döndü ve su dedi, sevda. Bir yudum su!
O gece sevdanın çöllerine umulmadık bir yağmur indi. Ve yağmur o geceki gibi şiddetli, uzun soluklu ve o kadar karanlıkta yağmamıştı. Sanki gecenin aydınlığından sakladığı vardı.
Sevdanın gözleri suyun kollarına dolandı.
Suyun kolları sevdanın yüreğine.
Su için sevda, sevda için su bu kadardı...

14/06/06/ Kütahya







Dr.Hamza Yasar OCAK
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz
Alıntı ile Cevapla