Papatyam Forum - Tekil Mesaj gösterimi - Leyla Da Kim Oluyor?
Konu Başlıkları: Leyla Da Kim Oluyor?
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 09 March 2007, 12:38   Mesaj No:1

PESTEMAL

Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:PESTEMAL isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 145
Üyelik T.: 16 February 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 3.815
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Leyla Da Kim Oluyor?

Leyla Da Kim Oluyor?

[size=18px]LEYLA DA KİM OLUYOR?
Arif Nihat Asya, Mecnun'un Leyla'ya kavuşamayışının sebebini şöyle açıklar:
"Kays olmasa Mecnun, Leyla'yı düşürmezdi kucaktan"
Kays da bu kanaatte olmalı ki, kendisini yok edip Mecnun oldu. Gel gör ki, Leyla'ya özlemi daha da arttı.
Açılan bir perdedir Kays, Leyla da açılması gereken bir başka perde. Ama kolay mı? Bunu başaramayınca önüne çöller açılır Mecnun'un ve çölleri doldurur feryadı: Leyla Leyla!
Şehrin valisi, merak eder Leyla'yı. Çok çok güzel bir kadın olmalıydı. Dayanamaz çağırtır makamına, ama ne görsün? Her gün caddede-sokakta rastlanılan türden, sıradan bir kadın.
- Leyla sen misin?
- Evet, Leyla benim ama sende beni fark edecek göz yok.
Bu cevapta güzelliğin göreceliği var bir, bir de perdelenen sır.

* * *

Güzel problemini ilk defa felsefî ve fizikötesi bir kavram olarak ele alan Platon, "Güzel nedir?" sorusunu ortaya atar. 'Büyük Hippias' diyalogunda Sokrates'in ağzından "güzel"i tanıtan filozof, "tüm tek tek güzel şeylerin, güzelliklerini aldıkları şey" ifadesini kullanır. 'Şölen' diyalogunda ise, güzeli tanımlamada yeni bir kavram olarak "sevgi" (Eros) de çıkar karşımıza. Platon'un söylediği güzel, sevilendir; canlı-cansız hiçbir şeyde, hiçbir mekânda bulunmayan, fakat her şeyin ondan pay aldığı 'gerçek varlık'tır.
Öyleyse bir mutasavvıf şairin dediği gibi:
"Gül, sümbül, bülbül
Hepsi birer bahane Aranılan hep O'dur"

* * *

Daha bu bedenlere bürünmeden çok önce, ta ezelde; Bezm-i Elest'te, biz çok güzel bir varlık gördük ve çok güzel bir ses işittik. O gördüğümüz ve duyduğumuz, aslında güzelden de öte, güzelliğin ta kendisiydi. O güzellik, aynı zamanda Vedud'du ; yani aşkın ta kendisi.
Onun huzurunda mest olan gönüller, o zamandan beri mecnundurlar. Ondan bir hatıra yerleşmiştir hafızalarına. Bu dünyada o hatırayı canlandıracak herhangi bir şey, yeter mecnunluklarının açığa çıkmasına. Yani qşıklık öncedendir, tezahürü sonradan. Bu yüzdendir ki, şair şöyle diyor:
"Aşk ehline alemde dilara mı bulunmaz,
Mecnun isen ey dil, sana Leyla mı bulunmaz?"

* * *

Leyla'nın sıradanlığını gören Vali, Mecnun'u getirtir karşısına ve ona, "Leyla'dan çok daha güzelleri var, sana yazık oluyor. Şehri gez ve beğendiğin kızı bana söyle, sana onu alayım" der.
Günler sonra, kimi beğendin, diye sorduğunda, aldığı cevap kesindir: "Leyla'nın aşkı kılıç olmuş, ense kökümde duruyor. Başımı kaldırıp kimseye bakamıyorum."
Aşk öyle bir kılıç olmuştur ki, Leyla'yı bile aşmıştır artık. Vali ne bilsin Mecnun'un, sana geldim, diyen Leyla'yı bile geri çevirdiğini. Vali ne bilsin Mecnun'un, Fuzuli'de beyitleşen şu duasını:
"Ya Rab bela-yı aşk ile kıl aşina beni
Bir dem bela-yı aşktan etme cüda beni."
* * *
Bir şahsa yönelmiş gibi görünen, ama aslında 'Gerçek varlık olan Vedud'a, yani 'aşkın ve güzelliğin kendisi' olana yönelik sevgiye "aşk-ı mecazî" derler. Bir de o perdeyi aşabildi mi, artık "aşk-ı hakiki" olmuştur. Burada sözü Mevlana'ya bırakmak gerekir:
"Biz aşkın aşığıyız, Müslüman başkadır
Biz arık bir karıncayız, Süleyman başkadır
Bizdeki sararmış bir yüzle ciğer parçalarıdır
Pazarda şeker kamışı satan başkadır."
[/size]--------------------------------------
1- Kays: Mecnun'un asıl ismi
2- Vedud: Çok seven, çok müşfik (Allah'ın sıfatlarından)
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz
Alıntı ile Cevapla