Papatyam Forum - Tekil Mesaj gösterimi - BİR DAMLA SEN...
Konu Başlıkları: BİR DAMLA SEN...
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10 May 2006, 12:09   Mesaj No:3

Papatyam

Papatyam Site Yöneticisi
Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:Papatyam isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 1546
Üyelik T.: 11 March 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
Mesaj: 1.864
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Aşklar ve Kuşlar Göçerken...

[size=18px]Aşklar Ve Kuşlar Göçerken...[/size]

Dönüyorum düşümden. Gerçeğime, kendime. İçim bomboş. Bu sabah bütün insanlar gibi asık suratlı yürüdüm kentte. Ayaklarım yolunu bulamadı, iki külçe beton yığını gibi sürükledi beni. Hayır! Gitmek istediğim yer orası değil... Gittim yine de. Bütün zorunluluklarını yutkunarak hayatın gittim. Her zaman ki devinimlerini yapıp sabahın gittim. Ordaydım. "Kuşları anlatacak mısın bana?"

Hangi sazın telinden sökeyim, hangi şiirin mısralarını kanatayım, hangi bilgiç araştırmalardan, hangi resmin suyundan uçurayım sana kuşları? Bana özgürlüğü anımsatır, tutsaklığı esir tutarak karnında. Herkes gibi, her şey gibi, yığınaklarını çelişkiye yapmış kuşlar da...

Kuşların, göç yollarını buluyorlar. Her ilkbahar, her sonbahar, her olmayan bahar...

Aşkların göç yollarını da bulabilirler mi? Bütün iklimlerinden yonta yonta, bütün ülkelerinden dünyanın, bütün evrene sığdırabilirler mi bu yolların göçünü? Aşkın göçünü... Hey! Göğün nazlı gelinleri, vahşi kanatları; uysal, asi bağırtkanları. Beni de alın, beni de alın geçerken. Siz sıcağına ben ayazına düşeyim köhne memleketlerin. Beni de halkalatın ayaklarınıza. Yurdum kanatlarınız olsun artık. Ayaklarım basmasın yere, sürün benim sicilimi de en ıssız maviliğe...

Bir güvercinin ayağında umut olurum belki, jurnal bekleyen devletlere; bir martının ayağında deniz olurum, kimse çıkaramaz beni derinliklerinden; bir yalıçapkını olurum. Şalvarlı, mintanlı kızlara ıslık çalarım, sevgililerinden yadigar. Bir kartal olurum, bir şahin, atmaca ya da. Özlemlerin, gidenlerin, sevdanın başını koparan cellatların, şehir basan, köy yakan eşkıyaların, bencillerin, sahte suratların, meşakkatli dünyanın, hepsinin hepsinin gözünü oyayım diye... Boğsunlar diye beni yalın bir uçurumun kenarında, çatlasın diye bütün isyanlar gölgelerime, heybetime yanaşmasın diye hiç bir cümle bile...

Leylek leylek havada...
Yumurtası bende.
Çaldım onu.


Bir çingenenin aya'ma baktığı yerle, sürü gibi çoğalan yalanlarıyla oynaşan zaman gibi.

Çaldım onu. Onlar beni nasıl çaldıysa anamım rahminden bende... çaldım. Hep onlar getirir ya bebelerin süt kokusunu eşiğime, bu sefer ben götüreyim için bir anneye, bu sefer ben salayım için gözlerini göğe, yüreğimden söküp atarak.

Bir serçe gibiyim şimdi. Tüm ayrıntılarıyla mekandan, tüm açlığıyla üzerimden gelip geçenlerden, bir kırıntı yerine boğazıma dolan egzozlardan, ürperiyorum şimdi.

Küçücüğüm. Elimden bir şey gelmez ki...

Ben bir 'toy'um. Adımı bile bilmez kimse, neslimi, nerden gelip nereye gittiğimi.

Ömrüm benim kaç bin yıllık ve kaç bin yılını tükettiniz, göz görmeye görmeye? Gözlerime bakın! Gözlerimdeki yanılgı dehşete düşürür, yok olma ihtimali yeniden bağlar hayata.

Hayat mı? O da ne?

Bana yaşamamam için vermediniz mi onu? Bana hiç gözlerim gibi derinden akmadınız. Bakmadınız bana. Ezildim, parçalandım, yandım... Herkes gibi salınacak göğüm yok benim, herkes gibi konacağım toprak... Bacaklarım bile yetişmez sizin kilometre taşlarınızı adımlamaya.

Hayat mı? O da ne?

Doğarken belli olan sonum. Sonumdan sonraki 'son'um. Ben bir toyum.

Aşklar ve kuşlar göçerken,
Aşklar ve kuşlar yaşarken,
Aşklar ve kuşlar çoğalırken,


Ben yükünü omuzlayan yolcuyum. Aşklar ve kuşlar göçerken, kaybolurum. Gözlerim bütün dünyaya kapalı...

Emine Tansu
__________________
"Bilgi Paylaştıkça Çoğalır"
Alıntı ile Cevapla