Papatyam Forum - Tekil Mesaj gösterimi - ŞEYTANIN HİLELERİ
Konu Başlıkları: ŞEYTANIN HİLELERİ
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 06 March 2006, 16:10   Mesaj No:4

mevlutgunes

Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:mevlutgunes isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 164
Üyelik T.: 01 March 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:Afyon/Bolu
Mesaj: 971
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart ŞEYTANIN HİLELERİ

Bundan sona Resullullah (s.a.) Efendimiz şöyle sordu :
—<< Madem ki , sözlerinde doğru olacaksın. O halde bana anlat : Halk arasında en çok sevmediğin kimdir ? >>
Şeytan şu cevabı verdi :
Sensin ya Muhammed. Allah' ın yarattıkları arasında senden daha çok sevmediğim kimse yoktur. Sonra senin gibi kim olabilirki?
Resullullah (s.a.) Efendimiz sordu :
<< Benden sonra , en çok kimlere buğuzlusun ve sevmezsin?...>>
Şeytan anlattı :
Müttaki bir gence ki ... varlığını Allah yoluna vermiştir.
Bundan sonra , sual cevap aşğıdaki şekilde devam etti. Resullullah (s.a.) Efendimiz sordu ; şeytan anlattı :
<< Sonra kimi sevmezsin ? >>
Kendisini sabırlı bildiğim , şüpheli işlerden sakınan alimi ...
<< Sonra ? >>
Temizlik işinde ... yıkadığı yerleri üç defa yıkamayı adet eden kimseyi.
<< Sonra ? >>
Sabırlı olan bir fakiri ki ; ihtiyacını kimseye anlatmaz... Halinden şikayet etmez.
<< Peki, bu fakirin sabırlı olduğunu nerden bilirsin ? >>
— Ya Muhammed , ihtiyacını kendi gibi birine açmaz. Her kim ihtiyacını kendi gibi birine üç gün üst üste anlatırsa, Allah onu
sabredenlerden yazmaz. Sabırlı kimselerin işi buna benzemez. Hasılı , onun sabrını ; halinden , tavrından ve şikayet etmeyişinden anlarım.
<< Sonra kim ? >>
Şükreden zengin.
<< Peki, ama zenginin şükreden olduğunu nasıl anlarsın ? ...>>
— Onu görürsem ki , aldığını helal yoldan alıyor ve mahalline harcıyor. Bilirim ki : şükreden bir zengindir.

Resullullah (s.a.) Efendimiz bu defa mevzuu değiştirdi ve ona başka bir sual sordu :
<< Peki, ümmetim namaza kalkınca , senin halin nice olur? ..>>
Ya Muhammed, beni bir sıtma tutar . Titrerim.
<< Neden böyle olursun ; ya lain ? .. >>
Çünkü bir kul , Allah için secde edince bir derece yükselir.
<< Peki ya oruç tuttukları zaman nasıl olursun ?...>>
O zaman da bağlanırım. Taa, onlar iftar edinceye kadar.
<< Peki ya hac yaptıkları zaman nasıl olursun ? >>
O zaman da çıldırırım.
<< Peki, ya Kur'an okudukları zaman nasıl olursun ? ..>>
O zaman da, eririm. Tıpkı ateşte eriyen bir kurşun gibi eririm.
<< Peki ya sadaka verdikleri zaman halin nasıldır ? .. >>
— Ha, işte.. o zaman halim pek yaman olur. Sanki sadaka veren , bir testere alır eline , ve beni ikiye böler.
Resullullah (s.a.) Efendimiz sebebini sordu :
<< Neden öyle testere ile ikiye biçilirsin, ya Ebamürre ? >>
Bunun üzerine iblis : Onu da anlatayım .. Dedikten sonra anlatmaya başladı : Çünkü sadakada dört güzellik vardır. Şöyle ki ;
1 - Allah-ü Teala, sadaka verenin malına bereket ihsan eyler.
2 - O , sadaka veren kimseyi halkına sevdirir.
3 - Allah-ü Teala, onun verdiği sadakayı , cehennemle arasında bir perde yapar.
4 - Allah-ü Teala, belayı sıkıntıyı ve ahları ondan defeder.

Bundan sonra Resullullah (s.a.) Efendimiz ashabı hakkında bazı sorular sordu :
<< Ebubekir için ne dersin ?>>
İblis ise şu cevabı verdi :
O bana cahiliyet devrinde bile itaat etmedi... İslam'a girdikten sonra nasıl bana itaat eder ?
<< Peki, Ömer b. Hattab için ne dersin ? .. >>
İblis ona da şu cevabı verdi :
Allah'a yemin ederim ki ; her gördüğüm yerde ondan kaçarım.
<< Peki , Osman b. Affan için ne dersin ? >>
Ondan utanırım ... hem de çok ... Nasıl ki , Rahman' ın melekleri de ondan utanırlar...,
<< Peki, Ali b. Ebutalib için ne dersin ? >>
İblis onun için de şöyle dedi :
— Ah onun elinden bir kurtulsam... O, kendi başına kalsa ; ben kendi başıma kalsam... O beni bıraksa.... ben de onu bıraksam .. Ben onu bırakırım ; ama o beni bırakmaz.
Resullullah (s.a.) Efendimiz , yukarıdaki soruları sorduktan ve şeytanın verdiği cevaplar kısmen bittikten sonra ,
şöyle buyurdu :
<< Ümmetime saadet ihsan eden ; seni taa, belli bir vakte kadar şeki kılan Allah'a hamd olsun. >>
Resullullah (s.a.) Efendimiz ' in o cümlesini duyan lain iblis şöyle dedi :
— Heyhat, heyhat... Ümmetin saadeti nerede ? Ben , o belli vakte kadar diri kaldıkça, sen ümmetin için nasıl ferah duyarsın ?..
Ben , onların kan mecralarına girerim. Etlerine karışırım. Ama onlar , benim bu halimi göremez ve bilemezler. Beni yaradan ve
baas gününe kadar bana mühlet veren Allah'a yemin ederim ki: Onların tümünü azdırırım. Cahillerini ve alimlerini ... Ümmilerini
ve okumuşlarını ... Facirlerini ve abidlerini ... Hasılı, bunların hiçbiri elimden kurtulamaz. Fakat , Allah'ın halis kullarını ... Evet, bunları azdıramam.
Bunun üzerine Resullullah (s.a.) Efendimiz sordu :
<< Sana göre ihlas sahibi olan muhlis kullar kimlerdir ? ... >>
Bu suale İblis şu cevabı verdi :
—Bilmez misin ? ya Muhammed , bir kimse ki , dirhemini ve dinarını sever ... O Allah için bir ihlasa sahip değildir. Bir kimseyi
görürsem ki ; dirhemini dinarını sevmez ; övülmekten, medhedilmekten hoşlanmaz.. bilirim ki o : ihlâs sahibidir... Hemen onu
bırakır kaçarım. Bir kul malı ve övülmeyi sevdiği süre , kalbi de dünya arzularına bağlı kaldığı müddet , o size vasfını yaptığım kimseler arasında bana en çok itaat edendir. Bilmez misin ki : mal sevgisi , büyük günahların en büyüğüdür. Bilmez misin ki ya Muhammed , baş olma sevgisi yine büyük günahların en büyükleri arasındadır.
İblis anlatmaya devam etti :
—Ya Muhammed , bilmez misin ? ... Benim yetmiş bin tane çocuğum var. Bunların her birini bir başka yere tayin etmişimdir.
Sonra ... o her çocuğumla birlikte yine yetmiş bin tane şeytan vardır. Onların bir kısmını ulemaya gönderdim. Bir kısmını gençlere yolladım.Bir kısmını da , meşayihe saldım. Bir kısmını da ihtiyar kadınlara musallat ettim. Gençlere gelince , aramızda hiçbir anlaşmazlık yoktur. Onlarla gayet iyi geçiniriz. Çocuklara gelince ... onlarla da , bizimkiler istedikleri gibi birlikte oynarlar. Bizimkilerin bir kısmını da abidlerin başına dert ettim. Bir kısmını da zahidlerin. Onlar bunların yanına girer.; halden hale sokarlar. Bir tepeden öbürüne ... hep dolaştırıp dururlar. Öyle bir hal alırlar ki ;başlarlar, sebeplerden herhangi birine sövmeye... İşte ... böylece , onlardan ihlası alırım. Onlar bu halleri ile yaptıkları ibadeti, ihlassız yaparlar gayrı .. Ama , bu hallerin farkında olmazlar.

İblis, bundan sonra , aldattığı bir rahibin hikayesini anlatmaya geçti. Ve şöyle dedi :
— Bilmez misin ; ya Muhammed, Rahip Borsisa : tam yetmiş yıl ihlas ile Allah ' a ibadet etti. Bu ibadetleri sonucunda ona öyle
bir hal ihsan edilmişti ki ; Her dua ettiği hasta , duası ve bereketi ile şifayap oluyordu. Onun peşine takıldım. Zina etti. Katil oldu. Sonunda da küfre girdi. Bu o kimsedir ki ; Allah-ü Teala aziz kitabında , ona şöyle anlatır :
<< .... Şeytan hali gibidir ki ; o insana : – Kafir ol .. Dedi. Vaktaki o kafir oldu. : bu defa ona şöyle dedi : Ben senden uzağım . . Ben alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım .>> (59/16)
__________________
img]http://img321.imageshack.us/img321/8944/alaksresi7dg1fk7ca8xj1zm.gif[/img]
Alıntı ile Cevapla