Papatyam Forum - Tekil Mesaj gösterimi - ÜLKEMİZDE PEK ÇOK YABANCI PARASI DOLAŞIYOR"
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 15 June 2006, 08:18   Mesaj No:2

REHA

Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:REHA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 553
Üyelik T.: 07 October 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:10.Köy
Yaş:63
Mesaj: 1.867
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart rs

Sadi SOMUNCUOĞLU


Ve resmen AB mandası olduk
Erdoğan-Gül ikilisi artık resmen "AB ile fiili müzakereleri" başlatan kahramanlar ilan edilebilir. Hatta bu "zaferin" arkasından bir baskın seçim de gelebilir.

Yıllardır AB-Türkiye arasında oynanan oyunun son perdesi önceki gün Lüksemburg şovuyla tamamlandı.

Bu dönemde, Kıbrıs'tan bölücü teröre, azınlıklardan Ermenistan'a, bilumum devlet politikası adım adım alaşağı edildi. Ön planda ise hep Kıbrıs yem yapılıp, inanılmaz ve kabulü mümkün olmayan onlarca başka siyasi şartın üstü örtüldü. Ama el altından gereği yapıldı. Tüm bunların karşılığında da 3 Ekim göstermelik müzakereleri başlatıldı.

O günü-geceyi hatırlayalım. Yine Erdoğan-Gül ikilisi AB'ye, "gelmeyiz ha" restleri çekti. Sonra Erdoğan'ın "öyle kelimeler var ki, öldürür" dediği Müzakere Çerçeve Belgesi, hiçbir değişiklik yapılmadan kabul edildi. Oysa MÇB'nde, sadece Kıbrıs değil, Türkiye'nin neyi var neyi yoksa hepsinin alınacağı, karşılığında değil üyelik, zırnık verilmeyeceği açıkça belliydi. Başlayan da gerçek müzakereler değil, 2000 yılından beri sürdürülen "tarama"ydı.

KİRLİ OYUNLAR

Önceki gün de aynı filmi izledik. Öyle bir film ki, iki toplantı ve iki belge ustaca birbirine karıştırıldı. AB'nin Hükümetlerarası Konferans toplantısı ve yayınlanacak Pozisyon Belgesi ile normalde Nisan'da olması gerekirken, bu tarihe ertelenen Türkiye-AB Ortaklık Konseyi toplantısı ve buradan çıkacak Ortak Tutum Belgesi'nden söz ediyoruz. Yine en öne Kıbrıs meselesi ve Rumların "inadı" kondu. Güya Rumlar çok ağır şartlar istedi, biz de kabul etmedik. Tüm AB ülkelerinin seferberliği neticesinde Rumlar ikna edildi ve Gül Lüksemburg'a gitti!..

Evet görünürde Pozisyon Belgesi'nde ufak tefek kelime oyunları yapıldı. Ama bizim için asıl önemli olan Ortak Tutum Belgesi'nde tek harf değiştirilmedi. Rumların tüm istekleri de bir değil, birkaç kez bu belgede aynen yer aldı. Limanların açılması, "Kıbrıs Cumhuriyeti" ile ilişkilerin normalleştirilmesi, yani tanınması, NATO başta tüm uluslararası kuruluşlardaki vetomuzun kaldırılması vb.

Peki bu pis oyun niye sahnelendi? Tüm dikkatler "Rum itirazına" çevrilirken, yine başta Kıbrıs, Türkiye'yi "manda"laştıracak ne kadar ağır ve haksız şart varsa, Ortak Tutum Belgesi'nde toplanıp, kabul ettirildi. Ve bu gerçekler, fiili müzakereler başlıyor aldatmacasıyla Türk Milleti'nden kaçırıldı.

İşte gizlenen ağır şartlar:

-TSK, sadece askeri konularda, o da hükümetin izniyle konuşabilecek.
-Milli güvenlik stratejisinde, özellikle komşu ülkelerle ilişkilerde, TSK söz sahibi olmayacak.
-Hakim ve savcılar Türk değil, Avrupa hukukuna göre karar verecek.
-AİHM'in tüm kararları zamanında ve tam uygulanacak.
-Güneydoğu'daki askeri operasyonlar sınırlandırılacak.
-"Kürt sorunu" "diyalog" dahil kapsamlı gelişmelerle çözülecek.
-Koruculuk kaldırılacak.
-Mayınlı bölgeler temizlenecek.
-TCK 301 başta, ifade özgürlüğü ile ilgili maddeler AB standartlarında olacak. Mesela, "Ermeni soykırımı olmadı" demek suç sayılacak.
-Terörle Mücadele Yasası'yla özgürlükler kısıtlanmayacak. Yani bölücülük, örgüt propagandası serbest olmaya devam edecek.
-Gayrı Müslim azınlıkların kilise, mülkiyet, eğitim sorunları giderilecek. Türk vatandaşı veya değil, tüm papazlara oturma ve çalışma izni verilecek. Kendilerine ait olduğunu iddia ettikleri tüm mülkler azınlık vakıflarına devredilecek.
-Papaz Okulu, bizim yasalarımıza göre değil, imtiyazlı ve uluslararası keşiş okulu olarak açılacak.
- Gökçeada ve Bozcaada'daki Rum azınlığın tüm istekleri karşılanacak.
-Alevi vatandaşlarımıza statü ve temsil hakkı verilecek.
-Kürtçe radyo-tv yayınlarında hiçbir sınırlama olmayacak.
-Türkçe dışındaki dillerin öğrenilmesi teşvik edilecek.
-Azınlıkların (Kürt kökenli vatandaşlarımız) korunmasında, sadece bizim değil, bazı AB üyesi ülkelerin bile imzalamadığı, imzalayanların ise uygulamadığı Azınlıkların Korunması Sözleşmesi, en iyi şekilde uygulanacak.
-İyi komşuluğu etkileyecek hareket ve tehditlerden kaçınılacak. Yani Ege'de Yunan isteklerine evet denilecek.
-Ermenistan sınırı açılıp, diyalog kurulacak.
-Uluslararası Ceza Mahkemesi kabul edilecek.
-Ve Türkiye'nin güvenlik ile dış politikası tamamen AB'ye endekslenecek.

Bunlar yıllardır yazılıp çizilen şartlar denebilir. Doğru da, çok önemli bir ayrıntı var. Diğer belgeleri AB tek taraflı hazırlıyordu. Bu Ortak Tutum Belgesi ise, Türkiye'nin de taraf olduğu tek organ Türkiye-AB Ortaklık Konseyi'nden çıktı. Özetle, Gül Lüksemburg'a giderek, bu şartların altına imza attı.

İKTİDARIN YETKİSİ YOK

Dahası bu imza, Ortaklık Konseyi'nin böyle siyasi bir belge hazırlama, bizimkilerin de kabul etme yetkisi bulunmadığından hukuka aykırı.

Zira Ortaklık Konseyi, Ankara Antlaşması'yla, daha 1964'te oluşturulan bir mekanizma. İşi de, gümrük birliğinin işletilip, ekonomi politikalarının yakınlaştırılması. Nitekim geçen seneye kadar yapılan 43 toplantının gündemi tamamen gümrük birliğiydi. İlk defa geçen seneki 44 ve şimdi 45. toplantıda kabul edilen belgelerde, egemenlik haklarımız AB'ye devredildi. Hem de üye yapılmayacağımız bilindiği halde.

Ne diyelim; AB mandası, muhiplerine hayırlı olsun!..
__________________
[size=10pt]ŞU FANİ DÜNYADA BAKİ GİBİ YAŞIYORUZ

BİRDE HASTAHANE KÖŞELERİNDE
[/size]
Alıntı ile Cevapla