09 September 2006, 00:23
			
			
		 | 
		
			 
			Mesaj No:1
			
		 | 
	
	
			
			
			
			
			 
 
 
 
Durumu: 
 
Papatyam No :
 778 
Üyelik T.:
16 March 2006 
Arkadaşları:0
	Cinsiyet:  					
Memleket:Kastamonu 
		
		
Mesaj:
505 Konular:
  
	  
Beğenildi:
Beğendi: 
 
Takdirleri:10  
Takdir Et: 
	 
       		
				Konu Bu  
				Üyemize Aittir!  
        | 
	
	
	
		
		
			
			
				 
				DETERJAN EVLİYASI
			 
			 
			
		
		  
 
 
  DETERJAN EVLİYASI    
 [size=18px]       Cuma Namazlarını Melek Mescit adı verilen bir yerde kılıyoruz. Burası esasında son derece işlek bir kapalı  
 
çarşı. Vakit gelip ezanlar okunmaya başlandığında, alışveriş kesilip yerlere halılar seriliyor ve çarşı bir anda  
 
mescit haline geliveriyor. Geç kalanlar ise, çarşının dışındaki toptan gıda dükkanlarından büyükçe bir  
 
mukavva kutu aldıktan sonra, onları açıp namaza duruyorlar.  
 
Son haftalardan birinde ben de aynı şeyi yapmak zorunda kalıyorum ve en yakındaki toptancıdan aldığım  
 
koliyi kullanıyorum, seccade niyetine. Kullanıyorum ama, daha secdeye ilk varışımda gözlerim biber gibi  
 
kavrulup sulanmaya başlıyor. Bu arada yanmaya başlayan burnum da, yanaklarımdan süzülen yaşlara eşlik  
 
etmekten geri kalmıyor. Selam verir vermez işi kavrayıp namaz kıldığım kutunun üzerindeki yazıyı okuyorum;  
 
ismi cismi duyulmamış bir deterjan kolisi bu. Kutunun üzerine sinen deterjan kokusu, nefes borumun ne kadar  
 
uzun olduğunun bana tarif edercesine ciğerlerime ulaşırken nefesim darlanıyor, hapşıracak gibi olurken  
 
yüzüm şekliden şekile giriyor ve bu işi bir türlü beceremeyince oluk oluk yaşlar dökülüyor gözlerimden.  
 
Hemen yanımda duran nur yüzlü bir ihtiyar sağımda oturan gençlere beni gösterip;  
 
- Bu adam mutlaka büyük bir evliyadır, diyor. Ben bu yaşıma kadar namazda böyle ihlasla ağlayan bir  
 
insan daha görmedim.  
 
Ben: “Estağfurullah efendim, evliyalık benim gibi bir günahkarın ne haddine” falan diyecek oluyorum ama,  
 
yaşlı adama dönüp ağzımım her açışımda, boğazımdan iniltiye benzeyen birhıçkırık sesi çıkıyor, o berbat  
 
deterjan kokusu yüzünden. Hutbe’den sonra namazın farzının kılıp kaçmayı planlıyorum bu arada. Ama ne  
 
mümkün? Arka saftakiler hemen namaza durdukları için ister istemez tamamlayacağım namazı. Üstelik de on  
 
rekatlık mübarek, kıl kıl bitmiyor. Daha yarısına gelmeden, üzerinde namaz kıldığım karton sırılsıklam oluyor  
 
göz yaşlarımdan. Ve her secdeye varışımda burnuma değen kutunun kokusu, hıçkırıklara boğuyor beni. Sekiz  
 
rekatı tamamlayıp selam verdiğimde, herkesin namazı falan bırakıp büyük bir hürmetle bana baktığını fark  
 
ediyorum. Acele ile iki rekat daha kılıp ayağa kalktığımda çevremdekilerde saygıyla fırlıyorlar ayağa. Biri  
 
ayakkabılarımı giydirirken, diğeri de namaz kıldığım deterjan kutusunu yerden kaldırıyor ve sırtımım sıvazlayıp  
 
dua istiyorlar benden. İçlerinden yeşil takkeli olanı, ellerime sarılarak:  
 
- Ben hayatta bir damla bile gözyaşı dökemedim, diyor. Bunun bir hastalık olduğunun söylüyorlar ama,  
 
dua buyursanız da ben de o şerefe nail olsam.  
 
Ben, işi uzatmayıp bir an önce kaçabilmek için “olur” der gibilerden başımım sallar sallamaz, adamın  
 
gözlerinin yaşardığını ve biraz sonra da bozuk çeşmeler gibi gözyaşı akıttığının görüp hayretler içinde  
 
kalıyorum.  
 
Gerçekten de evliya mıyım nedir?  
 
Adamla birlikte çevremi saran insanlar da kendilerinden geçmiş vaziyette.  
 
- Mübarek evliya, diyorlar benim için. Daha dua eder etmez, gözyaşı dökmeye başladı adam.  
 
Ben, biraz olsun açılmaya başlayan gözlerimi zorlukla aralayıp ağlayan adama baktığımda, onun hemen  
 
tanıyorum. Bu adam, üzerinde namaz kıldığım deterjan kutusunu yerden kaldıran adamın ta kendisi.  
 
Mukaddes bir emanet gibi bağrına bastığı kutunun kokusu adamın şimdiye kadar akıtamadığı gözyaşlarının  
 
kökünden kurutacak. Arada bir inleyerek hıçkırması, diğerlerini de ağlatmaya başlamış. Tertemiz insanlar  
 
bunlar. Esasında gerçek evliya kendileri ama haberleri bile yok.  
 
Tekrar ıslanmaya başlayan deterjan kutusunun adamdan kibarca aldıktan sonra, müritlerimle helalaşıp  
 
ayrılıyorum Melek Mescit’den. Buraya en az birkaç uğramayacak ve ne yapıp yapıp izimi kaybettireceğim. Ama  
 
yandaki toptancıda o kutular hala duruyorsa, daha bir çok “Deterjan Evliyası” çıkabilir ortalığa. [/size]
   
 
		
		
		
		
		
			
		
		
		
		
	 | 
	| 
		
		 | 
	
	
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 |