SENDEN ÖNCESİ
Giderken sen, kırk bir parçaya bölündüm. Yüzümü çevirmedim, başımı eğmedim, beni gizlemedim. Göz yaşlarıma set çekmesini bildim ama yüreğimin kanamasına hala bir derman bulmuş değilim.
Gittin de ne oldu, başın göğe erdi mi? Zalımın kızı, sılada mutlu musun şimdi?.. Hani lafta “Altı üstü bir hayattı” ... Her şey altı üstü bir hayat ise, nerede bu cümleyi konuşan yürek nerede?
“Uzaksın, yakınsın, özlenensin ama bugün değil, yarın gibi bir şeysin sen ..” üstat böyle söylüyordu, bizde kendi halimizce, işte böyle bir sevdanın yürekleriyiz derce sine, susup kalıyorduk, oldu mu şimdi ...
Allah’ım!.. duy sesimi, dermanı olmayan aşk acısını hak edecek; dinmek tükenmek bilmeyen, bu kalp sızılarını, çekilir gibi olmayan bu yürek kasılma sancılarını, hak edecek ne yaptım ben ... bilseydim bu aşkın bu kadar umutsuz, aşkımın bu kadar umarsız ve bir bu kadar yüreksiz olduğunu hiç sevdalanır mıydım, hiç yürek paralar mıydım.
Dönme dolap bir hayatın, atlı karınca çocukları bizler, yeterince üzüldük. Artık aşk tedavülden kalkalı yıllar oldu, yerini “YALAN” diye ne olduğu halen bilinmeyen iğrenç bir mikrop aldı, bilim adamları yıllardır formülünü bulmuş değil, çalışmalara bu ara Türk Dili Ve Edebiyatının en mükemmel kalemleri ve bir taraflarda da, unutulduğunu düşündüğümüz, sessiz çoğunluk can yürekler, bu iğrenç virüsün, insan yüreği üzerindeki ölümcül etkilerinin nedenini ve “YALAN” isimli kanserin panzehirini bulmak adına, araştırmalarını büyük bir hız ve titizlik içerisinde sürdürmekteler ...
Papatyam, sen yazdıklarıma aldırma, anlattıklarımı sitem sayma, yokluğunda elden bir şey gelmiyor, duygu limanlarındaki, duygu esnemelerim beni zaman zaman tutarsız bir ruh hali içerisine sokuyor. Biliyorsun “ACI TEK KİŞİLİKTİR, TEK BAŞINA YAŞANIR VE SOYLUDUR” neyse sana yazacaklarım şimdilik bu kadar, bir başka mektupta, bir başka duygu esnemesinde görüşmek üzere... öperim...
__________________
img]http://img321.imageshack.us/img321/8944/alaksresi7dg1fk7ca8xj1zm.gif[/img]
|