Durumu: 
 
Papatyam No :
 145 
Üyelik T.:
16 February 2005 
Arkadaşları:0
	Cinsiyet:  					
		
Mesaj:
3.815 Konular:
  
	  
Beğenildi:
Beğendi: 
 
Takdirleri:10  
Takdir Et: 
	 
       		
				Konu Bu  
				Üyemize Aittir!  
        | 
	
	
	
		
		
			
			
				 
				YALAN-DÜRÜSTLÜK
			 
			 
			
		
		  
 
 
 İNTERNET'TE......DÜRÜSTLÜK  
 
Beni okuyorsanız eğer, buralara kadar ulaştıysanız yani, sizin de  
bu ortamda dostluk ve sevgi aradığınızı ya da er geç arayacağınızı  
düşünüyorum... Örneğin okumakta olduğunuz bu dergiye  
emek veren kişiler, birbirini görmeden, tanımadan sevdiler,  
dostluk adına çabalarını sürdürdüler... Birbirimizi görmeden,  
tanımadan ve sadece "hissederek" yürüttüğümüz dostluk  
ilişkisi yaşamımızdaki diğer ilişkilerden çok farklı gelişiyor..  
Gerçek yaşamda önce fizikleriyle, giyim kuşamlarıyla, sonra da  
fikirleriyle ve yaşam görüşleriyle, zihinleriyle tanışırız insanların..  
Oysa burada, sanal ortamda, önce fikirler ve görüşler ön plandadır,  
birbirimizi zihinlerimizle tanırız, severiz ( ya da sevmeyiz  )  
ve bazen de tanımak isteriz, görüşür tanışırız....Değer verir,  
dost oluruz.. Çok sevdigim bir şair ve filozofun, Halil Cibran'in  
sözlerini yazım süresince paylaşacağım sizlerle: "Dostunuz size  
aklından geçenleri açıklarken ne 'hayır'ı ne de 'evet'i  
ona söylemekten korkmayınız. Ve o sustuğunda yüreğiniz  
onu dinlemeyi sürdürsün; eğer dostun senin içindeki denizin  
alçalacağını bilmek zorundaysa, bırak yükseleceğini de bilsin..  
Yanlızca zaman öldürmek için aranılan dost nedir ki ?  
O, sizin ihtiyacınızı karşılamak içindir, yoksa anlamsız  
boşluğunuzu değil.. Ve dostluğunuzun uyumunda,  
bırakın kahkahalar yükselsin ve zevkler paylaşılsın..."  
Bazen bu büyü bozulmasın diye, dürüst olamadığımız için,  
bu tanışmayı istemeyiz. Karşımızdakinin dürüstlüğü veya  
bizimki. Bir şekilde kafamızda hep dürüstlüğü sorgularız,  
güvenmek isteriz yazılana, dostlarımıza.... Gerçekten o kişi mi...  
Gerçekten böyle mi düşünür.O mu gerçekten bizim etkilendiğimiz,  
sevgi duyduğumuz... Yoksa yalan mı bize söyledikleri... Yoksa...  
Yoksa... Bize sevgiden bahseden, yüce duyguları bayrak etmiş  
kişi, evinde eşini veya çocuklarını döven biri mi? En azından,  
insanları, iddia ettiği kadar sevmiyor olabilir mi? Zaman içinde  
tanıdıkça kuşkular başlayacaktır... Hiç kimse yalanı sürekli  
sürdürecek kadar zeki değildir...Ve hiç kimse de bu yalanlara  
sonsuza kadar inanacak kadar saf değil...Dürüstlük, özgürlük  
demektir ve özgürlük kısıtlanmamalıdır asla... "Özgürlüğünüz,  
kendisine vurulmuş olan zincirlerinden kurtulduğunda,  
daha büyücek bir özgürlüğe zincir olur." Sürdürmeye  
çalışacağımız yalan, hatırlamak zorunda olduğumuz uydurma  
kişilik en çok kendimizi rahatsız edecektir bir gün... İnsan  
karşısındakini bir süre aldatabilir belki... Hatta uzun bir  
süre de bunu devam ettirebilir... Ama kendini kandıramaz,  
bunu hep sürdüremez. Sürdürürse, kişilik sorunları  
başlayacaktır, yarattığı kahramanı yaşatmaya çalışırken,  
kendisini yaralamış, hatta öldürmüş olabilir...  
Ne kaybederiz oysa, ne olur boyumuz kısa veya uzun ise,  
zayıf veya şişman isek... Sağlığımız yerinde veya değil ise...  
Eksiklerimiz varsa... Paramız olsa veya olmasa...  
Veya o filmi görmemişsek, o şiiri duymamışsak....  
Ya da o ülkeye gitmemişsek...Sesimiz güzel değilse...  
O konuya yabancı isek....Söylediğimiz yaşta değilsek...  
Manken-fotomodel bir kadın veya atletik vücuda  
sahip bir erkek değilsek.. Ya da yaşamımızda olmadığını  
söylediğimiz birileri varsa... Ne farkeder dostluk adına..  
Yalanların esiri olarak yaşamak ve  
bir gün herşeyden kaçmaktansa,  
dürüst olmayı denesek dostlarımıza ve kendimize...  
Yarattığımız dünyanın birgün başımıza çökmesindense...  
Daha kötüsü, bir başkasının dünyasını yıkmaktansa....  
"tıpkı okyanusun sahilinde durmadan kumdan  
kaleler yapan ve sonra da bir vuruşta  
gülerek yıkıveren çocuklar gibi. Oysa sizler kumdan  
kaleler yaptıkça okyanus sahile daha çok kum yığmaktadır,  
ve yaptığınız kaleleri yıktıkça okyanus sizlere gülmektedir.."  
Kendine mükemmel bir kişilik yaratmak çok kolay...  
Zor olan, olduğunu dürüstçe olabilmek... En acı gerçeğin  
bile en güzel yalandan üstün olduğunu hatırla...  
Dürüstlük temelinde oturan dostlukların daha değerli  
ve uzun ömürlü olacağını ta içinde biliyorsun...  
Unutma,uzun vadede dürüstlük her zaman galip gelecektir...  
Kendini zor olsa da, acı olsa da, kabullen... Çünkü sen biriciksin,  
çok değerlisin. Sonradan acısını çekeceğin hayalleri  
yaratma.."Acınız, idrakinizi kaplayan kabuğun kırılmasıdır.  
Nasıl ki, bir meyvanın yüreğinin güneşi görebilmesi  
için kabuğunun çatlaması gerekir, acı da sizin için öyledir.  
Kalbinizi güncel yaşantınızın mucizelerine hayran tutabilseydiniz,  
acınız mutluluğunuzdan daha az görkemli olmazdı. Tıpkı;  
tarlalarınızdan geçip giden mevsimler gibi, yüreğinizin  
mevsimlerini de kabul edebilseydiniz, Pişmanlık ve üzüntülerinizin  
Kış'ında çevrenize huzur içinde bakabilirdiniz... Acılarınızın çoğu  
kendinizce seçilmiştir. İçinizdeki hekimin hastalıklı benliğinizi  
tedavi amacıyla verdiği tatsız ilaçtır... Bu nedenle, içinizdeki  
hekime güvenin ve uzattığı devayı sükûnetle ve yatışarak için.."  
Karşındakine güvenmek istiyorsan,dürüstlük arıyorsan,önce  
kendini güvenilir kılmalısın. Bunun da yolu; acı da olsa,  
zor da gelse kendinle tanış ve bize seni sun..  
Çünkü biz seni seviyoruz, klavyenin tuşlarındakini,  
sahte dostu değil, sadece ve tam da şu halinle seni...  
 
Ali Soysal
  
 
		
		
		
		
		
			
				__________________ 
				mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz
			 
		
		
		
		
	 |