Durumu:
Papatyam No :
145
Üyelik T.:
16 February 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj:
3.815 Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir!
|
T.C. Tarihi Cumhuriyet Dönemi ÖZET
BEŞİNCİ BÖLÜM
TÜRK ORDUSU VE MİLLİ SAVUNMA
Türk Ordusu ve Milli Savunma
Türk devletlerinin kuruluş ve yıkılışlarında ordu genellikle birinci derecede rol oynamıştır.
Türk ordusu gerektiğinde milletle bir bütün oluşturmuştur. Bunu en iyi örneği de Kurtuluş Savaşı’nda verilmiştir. Türk ordusunun temeli, disiplin, cesaret ve vatan sevgisine dayanır.
Bugün TSK, dört ana bölümden oluşur:
Kara Kuvvetleri Komutanlığı,
Hava Kuvvetleri Komutanlığı,
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı,
Jandarma Genel Komutanlığı.
Türk ordusunun görevi, anayasada belirtildiği gibi, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni iç ve dış tehlikelere karşı korumak ve kollamaktır”. Ayrıca gerektiğinde doğal felaketlerde de halka yardım eder.
Milli savunma, Milli Savunma Bakanlığı’nca yürütülmektedir. Ordunun, beslenme, barınma, silah, araç-gereç ihtiyacının giderilmesi ve askerlik işleri bu bakanlığın görevidir. Ordunun savaşa hazırlanması ise genel Kurmay Başkanlığı’nca yürütülür.
ALTINCI BÖLÜM
TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN DIŞ SİYASETİ
1. Nüfus Mübadelesi.
2. Yabancı Okullar Sorunu.
3. Irak Sınırı ve Musul Sorunu.
4. Milletler Cemiyeti ve Milletler Cemiyetine Girişimiz.
5. Balkan Antantı.
6. Montrö Sözleşmesi.
7. Sadabat Paktı.
8. Hatay Sorunu ve Sonucu.
Milli dış politikamız: Atatürkçü düşünce sisteminin esasları doğrultusunda barışçı bir yönde oluşturulur.
Milli dış politikamızın dayandığı başlıca esaslar:
Öncelikle milli gücümüze dayanmak ve bağımsızlığımızı üstün tutmak,
Milli sınırlar içinde kalmak,
Gerçekçi ve barışçı olmak,
Uluslar arası ilişkilerde eşitliğe dayanan ilişkiler kurmak,
Milli politikayı yürütürken iç teşkilatı dikkate almak,
Başka devletlerin politika ve yönetim sistemlerinden etkilenmemek,
Bilim ve teknolojiyi rehber kabul etmek.
Atatürk dış ilişkilerde özellikle bağımsızlığımızın zedelenmemesine dikkat edilmesini istemiştir. Çünkü Atatürk’e göre bağımsız olmayan devlet gerçekte devlet değildir. Atatürk’ün önem verdiği ikinci ilke de ilişkilerin mutlaka barışçı yoldan sürdürülmesi olmuştur. Bunu da “ Yurtta barış dünyada barış” ilkesiyle açıklamıştır.
Musul Sorunu ve Sonucu:
Musul sorunu Lozan Anlaşması’nda çözülememişti. Daha sonra İngiltere ile yapılacak görüşmelerde çözülmesi kararlaştırılmıştı.
1924’te başlayan görüşmelerde İngiltere, Musul’un Irak’a ait olduğunu belirtiyordu. Gerçekte amacı, Irak’ın kendi sömürgesi olduğundan buradaki petrol yataklarına sahip olmaktı. Hatta Musul’un yanı sıra Hakkari’nin de Irak’a katılması gerektiğini belirtiyordu.
İlk başta görüşmelerden sonuç alınamamış ve sorun, İngiltere tarafından Milletler Cemiyeti’ne götürülmüştür.
Bu arada İngilizler, Türkiye’yi iç işlerinde uğraştırmak için ortaya çıkan Şeyh Sait Ayaklanması’nı desteklemiştir.
Türkiye, Milletler Cemiyeti ve Lahey Adalet Divanı kararlarını reddetmiştir. İkinci defa İngiltere-Türkiye arasında görüşmeler başlamış ve sonuçta 5 Haziran 1926’da varılan anlaşmaya göre, bugünkü sınırımız çizilmiştir. Musul Irak’a bırakıldı. Ancak Irak elde ettiği petrolün %10’luk bölümünü 25 yıl süre ile Türkiye’ye verecekti.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi :
Lozan Anlaşması ile Boğazların her iki yakası askersiz bırakılıyor ve yönetim uluslar arası bir komisyon tarafından sağlanıyordu. Türkiye bu şartları devletlerin silahsızlanmaya gitmesi şartıyla kabul etmişti. Ancak devletlerin 1933’ten sonra hızla bir silahlanma yarışına girmesi, Almanya’nın Ren bölgesine girmesi, Japonya’nın Mançurya ve İtalya’nın Habeşistan’a saldırması Türkiye’yi de kendi güvenliği açısından Boğazlar konusunda harekete geçirdi.
Lozan Anlaşmasını imzalayan ülkelere bir nota gönderen Türkiye, İsviçre’nin Montrö kentinde bir konferansın toplanmasını sağladı. Burada imzalanan sözleşmeye göre;
1. Boğazlar Komisyonu kaldırılıp görevleri Türkiye’ye verildi,
2. Boğazları her iki yakasında Türkiye asker bulundurabilecekti,
3. Ticaret gemileri Boğazlardan geçebilecektir,
4. Savaş gemilerinin geçişi için bazı sınırlamalar getirildi,
5. Türkiye, savaş durumunda, savaş gemilerinin Boğazlardan geçişi konusunda serbesttir.
Balkan Antantı
I.Dünya Savaşı’ndan sonra dünya barışının sağlanamaması, ülkelerin 1933’ten sonra silahlanmaya gitmesi, Almanya’nın Balkanları hedefleyen politikaları, Türkiye ve Yunanistan’ı telaşlandırmış ve bunlara Yugoslavya ve Romanya’nın da katılması ile dört ülke arasında Balkan Antantı imzalanmıştır. Amaç, sınırları güvence altına almak ve tehlikeleri önlemektir. Ayrıca ekonomik alanda da işbirliği sağlanacaktı.
Sadabat Paktı
1935 yılında İtalya’nın Habeşistan’a saldırması, Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’yu tehlikeye düşürmüştü. Bu yüzden Türkiye, İran, Irak ve Afganistan bir araya gelerek birbirlerinin güvenliklerini sağlayıcı işbirliği gidip aralarında Sadabat Paktı’nı imzaladılar.
Hatay Sorunu ve Sonucu:
20 Ekim 1920’de, Fransa ile imzalanan Ankara anlaşması ile Türkiye-Suriye sınırı çizilmiş ve Hatay Fransa’nın mandası altında kalmıştı. Burada yaşayan Türklere hakları verilmişti. Ancak Fransa’nın buradaki mandasını kaldırması üzerine Hatay yeniden gündeme getirilmiştir. Konu Milletler Cemiyeti’ne götürülmüş ve Türkiye-Fransa arasında görüşmeler başlamıştı(1936). Sonunda 2 Eylül 1938’de bağımsız bir Hatay Devleti kuruldu. Ancak bu durum uzun sürmemiş ve Hatay meclisinin aldığı bir kararla Hatay ülkemize katıldı(1939).
Hatay’ın ülkemize katılmasında Atatürk’ün üstün çabası etkili olmuştur. Barış yoluyla kazanılmış siyasi bir başarıdır.
Jeopolitik: Bir devletin ekonomik, coğrafi, siyasal ve stratejik özelliklerinin dış politikayı etkilemesidir.
Türkiye, sahip olduğu coğrafi konum, uluslar arası politikaları etkileyen özelliklere sahiptir. Bunların başlıcaları:
Türkiye’nin Asya, Avrupa ve Afrika’yı birleştiren stratejik bir konumda olması,
Boğazlar sayesinde deniz ticaret yollarına hakim olması,
Batı ile Orta Doğu arasında bir köprü durumunda olması,
Bir dünya savaşı ihtimalinde çok önemli bir coğrafi konumda olması,
Zengin eski uygarlıkların mirasına sahip olmasıdır.
Türkiye’nin bu önemi, güçlenmemizi istemeyen bazı devletleri, aleyhimizdeki bazı faaliyetleri desteklemekte ve gelişmemizi engellemeye çalışmaktadırlar. Bu amaçla iç ve dış tehdit unsurlarını desteklemektedirler. Özellikle terörizm faaliyetlerini destekleyerek hem Türkiye’yi içten çökertmeye çalışmakta hem de kendilerine silah pazarı yaratmaktadırlar. Bu şekilde davranan devletler terörizmin yayılmasına en büyük katkıyı yapmış olmaktadırlar. Bunun yanı sıra bazı devletler geçmişte yaşanan bazı olayları günümüzde gerçek dışı bir durumda ortaya çıkarmakta ve uluslar arası ilişkilerimizi bozarak bizi zor durumda bozmaya çalışmaktadırlar. Ermeni soykırımı iddiası bu amaçla kullanılmaktadır.
Bütün bu tehditlerin önüne geçmek ve sahip olduğumuz stratejik avantajları korumak, toplum olarak birlik olmamız ve her alanda güçlenme çalışmaları yapmamızla mümkündür.
YEDİNCİ BÖLÜM
ATATÜRKÇÜLÜK - TÜRK İNKILABININ DAYANDIĞI İLKELER VE TÜRK İNKILABININ NİTELİKLERİ
A) Temel İlkeler:
1. Cumhuriyetçilik.
2. Milliyetçilik.
3. Halkçılık.
4. Laiklik.
5. Devletçilik.
6. İnkılapçılık.
7. Bütünleyici İlkeleri
8. Milli Egemenlik
2. Milli Birlik ve Beraberlik, Ülkü Bütünlüğü
3. Özgürlük ve Bağımsızlık
4. Yurtta Barış, Cihanda Barış.
5. Bilimsellik ve Akılcılık.
6. Çağdaşçılık ve Batılaşma.
7. İnsan ve İnsanlık Sevgisi.
Türk İnkılabının Nitelikleri :
Atatürkçülük: Atatürk’ün, devlet, fikir, ekonomik hayat ve devlet kurumlarını ilgilendiren görüş ve ilkelerinin bütünündür.
Atatürkçülüğün Oluşmasına neden olan başlıca etkenler:
Osmanlı Devleti’nin yönetim şeklinin(Mutlakıyet) günün şartlarına uymaması,
Fransız İhtilali’nin etkisi ile ülkenin dağılışının gittikçe hızlanması,
Osmanlı Devleti’nin Avrupa’daki bilimsel ve teknolojik gelişmeleri izleyememesi,
I.Dünya Savaşı sonunda vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığının tehlikeye düşmesi,
Osmanlı padişah ve hükümetlerinin olaylar karşısında çözüm üretememeleri.
Atatürkçülüğün başlıca amaçları:
Tam bağımsızlık,
Toplum refahını sağlama,
Millet egemenliğini sağlama,
Akıl ve bilimi rehber kılma,
Türk milletini çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma.
Atatürkçülüğün Nitelikleri:
Milletin ihtiyaçlarından kaynaklanmış olması,
Hayalci olmaması,
Bir bütün olarak Atatürk ilklerine dayanması,
Akıl ve bilimi rehber kabul etmesi,
Düşünce ve vicdan hürriyetine saygılıdır,
Milli birlik ve bütünlüğe önem vermesi,
Barışçı olması.
Atatürkçü Düşüncede Özellik Taşıyan Önemli Yaklaşımlar:
Atatürkçü düşünce, kişinin hak ve hürriyetlerini koruyucu bir anlayışa sahiptir,
Uluslar arası düzeyde kabul edilen tüm hak ve özgürlükler, Atatürkçü düşüncede yer alır,
Atatürkçü düşünce hürriyeti her ilerlemenin anası kabul eder,
Atatürkçü düşünce, devleti kişinin hak ve hürriyetlerinin korunmasından sorumlu tutar,
Kişi hak ve hürriyetlerine karşı kişi vatandaşlık ödevleriyle yükümlü olur.
Atatürk İlkeleri:
Atatürk’ün inkılaplarını gerçekleştirirken uyguladığı yöntemlerin dayandığı esasların sistemidir.
Atatürk İlkelerinin Amaçları:
Türk toplumunu aklın ve bilimin rehberliğinde uygarlık düzeyine çıkarmak
Türk toplumuna mutlu bir yaşam sağlama,
Bağımsız ve güçlü bir Türkiye yaratmak şeklinde özetlenebilir.
Atatürk İlkelerinin Ortak Özellikleri:
Sorunları akıl ve bilimin kurallarına göre çözmeyi öngörür,
Kişinin hak ve özgürlüklerini korur,
Demokratik kurallara uymayı esas alır,
Başkasına özenerek veya taklit ederek belirlenmemiş, toplumun ihtiyaçlarından doğdu,
Atatürk ilkleri bir bütün olarak değerlendirilir, birbirini tamamlayıcıdır.
Atatürk İlke ve İnkılaplarının Dayandığı Esaslar:
Vatan ve millet sevgisi,
Milli egemenlik,
Bağımsız ve özgür düşünce,
Milli birlik,
Ülkenin bölünmezliği,
Türk toplumuna inanma ve güvenme.
Atatürk İlkeleri:
a)Cumhuriyetçilik:
Egemenliğin sahibinin millet olduğu bir yönetimdir,
Temsili demokrasiyi esas alan bir yönetimdir,
Milletin seçtiği temsilcilerden oluşan TBMM son söz yetkisine sahiptir,
Millet temsilcilerini değiştirebilir,
Atatürk, Gençliğe Hitabesinde cumhuriyetin korumalığını Türk gençliğine vermiştir.
b)Milliyetçilik:
Milleti sevmek ve milli çıkarları her şeyden üstün tutmayı öngörür,
Vatandaşlar arasında hiçbir ayrım yapmaz, birlik ve beraberliğe dayanır,
Vatanın bütünlüğünü ve bağımsızlığını esas alır,
Tüm vatandaşları Türk olarak kabul eder,
Irkçılığı reddeder.
c)Halkçılık:
Türkiye vatandaşı olan herkesi kanun önünde eşit sayar,
Halkın devlet yönetimine eşit katılımını sağlar,
Siyaset ve yöneticilerin halk için çalışmasını öngörür,
Halkı bir bütün kabul ettiği için sınıf ayırımını reddeder.
d)Devletçilik:
Atatürk’ün ekonomik görüşlerini ifade eder
Ekonomik kalkınmada özel teşebbüsün yanı sıra devletin de yatırımları yapmasını öngören karma sistemi esas alır.
Sosyal güvenliğin sağlanmasını devletin görevi olarak görür.
e)Laiklik:
Din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını ön görür,
Din ve vicdan özgürlüğünü sağlar,
Dini inançları kullanarak halkın sömürülmesinin önüne geçer,
Devlet yönetiminde aklın hakim olmasını ister,
Dinde de serbest düşüncenin ve araştırmanın önünü açar,
Toplumun inancında hoşgörünün hakim olmasını sağlar,
Dinin gerekleri için hizmet edilmesini de sağlar,
f)İnkılapçılık:
Yeniliği esas alır,
Sürekli yeniliklere açık olmayı ister,
Yeniliklerle toplumun ihtiyaçlarının karşılanmasını amaçlar,
Atatürk ilkelerine sahip çıkarak devamlılığını sağlamak bizim temel görevimizdir.
Çünkü;
Türkiye Cumhuriyeti’nin devamının garantisidir,
Hak ve özgürlüklerimizin sağlayıcısıdır,
Millet egemenliğini sağlarlar,
Kalkınmamız için gerekli bilimsel programın sağlayıcısıdır,
Milli birlik ve beraberliğimizi sağlarlar,
Bu ilkelerin devamını sağlamak için onların anlamını bilmek yeterli değildir. Bu anlamı yaşamamız gerekir. Ayrıca bunları gelecek nesillere aktararak sonsuz kılmalıyız.
1919-1938 yılları arasında verilen mücadele ile bağımsızlığımız, milli egemenliğimiz, cumhuriyetimiz ve demokrasimiz sağlandı. Bu mücadele Atatürk ilkeleri doğrultusunda yapılmış ve başarılmıştır. O halde Atatürk ilkeleri bizim varlığımız kadar önemlidir. Çünkü varlığımız bu sayede sağlanmıştır.
Hedefimizi ve hedefimizin gerçekleştirilmesi yolunu bize Atatürk ilkeleri göstermektedir. Bu ilkeler doğrultusunda, gelişmişliğimizi daha da ileriye götürmeliyiz.
SEKİZİNCİ BÖLÜM
ATATÜRK'ÜN ÖLÜMÜ VE İSMET İNÖNÜ'NÜN CUMHURBAŞKANI SEÇİLMESİ
1. Atatürk'ün Ölümü.
2. İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanı Seçilmesi.
3. İsmet İnönü'nün Keşiliği ve Devlet Adamlığı.
Atatürk ölünce, 11 Kasım 1938 tarihinde toplanan TBMM, Atatürk’ün en yakın silah ve fikir arkadaşlarından olan İsmet İnönü’yü Türkiye’nin 2. cumhurbaşkanı seçti.
İnönü, Atatürk’ün yolunda memleket ve milletine 1950 yılına kadar cumhurbaşkanı olarak hizmet etmiştir.
I.Dünya Savaşı’nın ardından yapılan barış anlaşmaları kalıcı bir barış getirmedi. Aksine yenilenlere çok ağır anlaşmalar imzalatıldığından yeni bir savaşın tohumlarını ekti. Nitekim Almanya’da Hitler, İtalya’da ise Mussolini, iktidara gelince ırkçı bir politika izlemiş kısa sürede silahlanmaya başladılar. Bu ise yeni bir savaşın belirtileriydi.
Atatürk, Hitler’in ve Mussolini’nin politikalarını değerlendirirken yakında bir savaşın olacağını önceden görüyordu. Bu da Atatürk’ün ileri görüşlülüğünü gösterir.
DOKUZUNCU BÖLÜM
II. DÜNYA SAVAŞI VE SONRASI
A) II. Dünya Savaşı :
1. Savaş Öncesi Devre ve Üçlü Paktı.
2. II. Dünya Savaşıın Nedenleri.
3. Savaşın Gelişimi ve Sonuçları.
4. II: Dünya Savaşında Türkiye'nin Tutumu.
(Kahire ve Adana görüşmeleri üzerinde durulması)
B) II. Dünya Savaşından Sonra Türkiye'nin İç ve Dış Siyaseti:
1. Birleşmiş Milletler ve Türkiye'nin Üye Olması.
2. Çok Partili Döneme Geçiş.
3. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi.
4. Kore Savaşı.
5. Kuzey Atlantik Paktı.
II.DÜNYA SAVAŞI
II.Dünya Savaşı’nın Sebepleri:
1. I.Dünya Savaşı’nın ardından imzalanan anlaşmalar Avrupa’nın dengesini bozmuştu,
2. Almanya, yeni sömürgeler elde etmek bir yana kendi topraklarını bile kaybetmişti,
3. İtalya, I.Dünya Savaşı’ndan galip çıkmasına rağmen ağır bir ekonomik sıkıntısı vardı,
4. Japonya Uzakdoğu’da bir imparatorluk kurmak istiyordu,
Aynı politikayı izleyen Almanya ve İtalya, Mihver Devletler Grubu’nu kurdu. Daha sonra bunlara Japonya da katılacaktır.
Bir süre sonra Almanya ve İtalya, önceki anlaşmaları tanımadılar. İtalya Habeşistan’a; Almanya da Ren bölgesine saldırıp Avusturya’yı ve Çekoslavakya’yı da işgal etti.
Fransa ve İngiltere, kendi ekonomik sorunlarıyla uğraştığı için ilk başta bu işgallere ses çıkarmadılar. Ancak Almanya, Polonya’yı Sovyet Rusya ile bölüşünce daha önceden Polonya’ya güvence veren Fransa ve İngiltere Almanya’ya savaş ilan etti.(1 Eylül 1939).
Kısa sürede savaş yayılacaktır. İtalya, Japonya, Bulgaristan, Macaristan ve Romanya Almanya’nın yanında savaşa katılacaktır.
Almanya, Fransa’nın Paris kentinin yanı sıra Norveç, Danimarka, Belçika, Lüksemburg’u işgal edip İtalya ile beraber Yunanistan ve Afrika’da Mısır’a kadar ilerlediler.
ABD, 1941’de Japonya’ya savaş ilan edince Almanya ve İtalya da ABD’ye savaş ilan ettiler. Savaş 1945 yılının ortalarına kadar devam etti. Savaşın çok uzaması ve geniş bir alana yayılması nedeniyle zayıflayan Almanya ve taraftarları yenilerek teslim oldular. Japonya bir süre daha savaşı sürdürmesi üzerine ABD, iki atom bombasını Hiroşima ve Nagazaki kentlerine attı. İki şehir yok olup yüz binlerce insan öldü.Japonya teslim olmak zorunda kaldı.
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz
|