14 March 2006, 15:06
|
Mesaj No:1
|
Papatyam Site Yöneticisi
Durumu:
Papatyam No :
1546
Üyelik T.:
11 March 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
Mesaj:
1.864 Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir!
|
Nisan! Umutlarımı, Aşklarımı Geri Ver...
Nisan! Umutlarımı, Aşklarımı Geri Ver...
[size=18px]Nisan! Umutlarımı, Aşklarımı Geri Ver...[/size]
"Günlerini düşler krallığında geçirmeyenler, günlerin kölesi olur."
Halil Cibran
Söz'ün, aşkın ve umudun bittiği katran karası gecelerde alıp başımı gidemedim. Nisan yağmurlarının sokakları aceleyle terkettiği, avuçlarında kıpır kıpır yıldızlarla dolunayın camlarda dans ettiği saatlerde, ayrılığın kollarında uçup gidemedim uzaklara... Kopamadım bu "gidemeyenlerin ülkesi"nden... Açıp penceremi, Cahit Külebi'nin dizeleriyle uçurdum hayallerimi :
"Bir gün geleceğim alıp şu başımı bir gün geleceğim"
Yazın eteklerinde, ilkyaz coşkularımı hep "düşler krallığı"nda yaşadım, günlerin kölesi olmadım... Nisanlarda âşık, nisanlarda hep isyankar oldum... Bütün sırlarımı nisanlara sakladım, "aşk"la korundum belalardan...
Kendi yurdunda hayalleri her gün biraz daha soldurulanları, "gidemeyenleri" uzaktan seyretmek acı veriyor insana...
Biliyorum bunun sonu hazan, aşkın da, umudun da mevsimi çoktan geçti. Müthiş bir sessizliğin içine yuvarlanıyoruz. Umutlarını kaybedenler sonbahara daha yakın şimdi...
O sessizlik, gözyaşlarının, feryatların yanıbaşından geçiyor...
O sessizlik, ruhların dağların tepesinden uçurumların dibine yuvarlanmasını seyrediyor...
Nisan yanıbaşımızda ama aşka dokunamıyoruz, sanki sonbahardan kalma bölük pörçük yapraklar gibi solgun, yorgun ve yalnızız...
Günahlarımız ağırlaştıkça, su başlarını tutmuş devlerin ihanetine kilitleniyor bileklerimiz... Sadakatin ihanete ram olduğu bir "utanç denizi"nde, katillerle kolkola meçhul bir finale doğru akıyoruz. Ve aşkın mavisi her gün biraz daha soluyor...
Ama biliyoruz ki, aşksız da, umutsuz da yaşanmaz. Bir gün gelecek, "Paris-Teksas" filminin Travis'i gibi düşlerimizi kaybettiğimiz hüzünlü istasyonlarda yeniden bulacağız. Nereye doğru olduğunu bir türlü kestiremediğimiz bu kederli yolculuğun en mahzun istasyonunda, kendimizle ve sevdalarımızla buluşacağız. Şimdi, her sabah kanımıza yeni isyan satırları karıştıran taze nisan yağmurları çalıyor kapımızı. Ve gökkuşağının ufuk çizgisiyle buluştuğu noktada yaralarımızı unutup, çığlık çığlığa baharı karşılıyoruz.
Hoş geldin nisan, hoş geldin bahar, aşk bizi unutma...
Nisan! Beyaz bir gül kadar taze umutlarımı, aşklarımı geri ver...
Nisan! Hayalleri çalınan kızlarımızı geri ver...
Nisan! Ülkemi geri ver...
Mehmet OCAKTAN
__________________
"Bilgi Paylaştıkça Çoğalır"
|
|
|