|
Öyküler & Hikayeler Bu Bölümde Türk ve Dünya Edebiyatından Öykülere, Hikayelere Yer Verebilir, Yorum Yapabilirsiniz... |
|
Seçenekler |
27 February 2007, 13:32 | Mesaj No:1 |
Durumu:
Papatyam No :
145
Üyelik T.:
16 February 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
|
Osmanlı Döneminden Nükteler
Osmanlı Döneminden Nükteler Osmanlı Döneminden Nükteler 1 Saltanat Benim İse Padişah II. Murat, henüz 13. yaşında bulunan oğlu Fatih Mehmed'e tahtı bırakmıştı. Bu sırada Balkanlarda ortaya çıkan düşman tehlikesi yüzünden kendisinden tekrar tahta çıkması istenmişti. II. Murat söz konusu istek üzerine oğluna şöyle bir haber göndermişti. "Bizim tahtı oğlumuza bırakmaktan maksadımız, istirahat etmek ve geri kalan beş on yılımızı ibadetle geçirmekti. Saltanat kendisine lazımsa din ve devleti savunsun." Fatih Mehmed bu haberi alır almaz babasına II. Murat'a şöyle mukabelede bulunmuştu: "Saltanatı senin ise düşmanlar İslam ülkelerini alarak ilerlemektedir. Osmanlı Devletini ve İslam ulusunu bu felaketten kurtarmak asıl görevinizdir. Yok saltanat benim ise, yine ordunun başına geçmeniz için padişahın fermanı vardır. Göreviniz ihtar olunur." Teşekkür Fatih Sultan Mehmed, İstanbul'u fethedip şehre girdiğinde, Bizans'ın ileri gelenleri huzuruna çağırmıştı. Gelenler arasında Bizans'ın Başbakanı Notaras da bulunuyordu. Notaras huzura girer girmez, Fatih'i memnun bırakıp hayatını garantiye almak düşüncesiyle Padişahın ayaklarına kapanarak şöyle dedi: "Neyim varsa hepsini sana takdim ediyorum, lütfen kabul buyurunuz." Fatih, Notaras'ın ne yapmak istediğini biliyordu. Verdiği hediyelerle Padişahı bir nevi teşekküre zorluydu. Fakat Fatih, Notaras'ın arzu ettiği gibi davranmadı, onun ayağa kalkmasını işaret ettikten sonra: "Bu şehri bana veren kimdir?" diye sordu. Başbakan hç çıkararak: "Elbette Allah'tır," diye cevap verdi. Söz sırası tekrar Fatih'e geçince şöyle dedi: "O halde bana verdiğiniz şeylerden dolayı teşekkür beklemeyiniz. Allah dururken kimseye teşekkür edemeyeceğim." Fazla Bahşiş İstanbul'u aldıktan sonra Fatih Sultan Mehmed'e birçok şair kaside sunup bahşişlerini alırmış. Onlardan biri olan Türkmen saz şairinin beyti ise şu şekildeymiş: "Devleti Hünkârım, sabahınız hayırlı olsun. Yediğin bal ile kaymak, güzerğahınız çayır olsun." Padişah sözkonusu şairin bu mısralarını çok beğenmiş ve ona iyi bir bahşiş vermiş. Padişahın adamları bu işe şaşırmışlar ve: "Padişahım," demişler daha iyi şiirlere az bahşiş verdiğiniz halde buna neden çok bahşiş verdiniz?" Şöyle cevap vermiş Fatih Sultan Mehmed: Bu şair diğer şairlerin hepsinden daha samimi ve yalandan arınmış. Zavallı ömründe hiç iyi yemek ve yumuşak bir yatak görmemiş. En iyi yemeğin bal ile kaymak, en iyi yerin ise çayır olduğunu sanıyor." Herkes Yediğinde Gönderir Uzun Hasan, Fatih'e kutu içinde bir hediye gönderir. Kutu açılınca içinden akrepler ve yılanlar çıkar. Bunun üzerine Fatih de Uzun Hasan'a hediye olarak bal gönderir. Bu durum bazılarının şu soruyu sormalarına vesile olur: "Padişahım neden böyle yaptınız?" Fatih, şöyle yapar açıklamasını: "Herkes yediğinden gönderir."
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz |
27 February 2007, 13:34 | Mesaj No:2 |
Durumu:
Papatyam No :
145
Üyelik T.:
16 February 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
|
Osmanlı Döneminden Nükteler
Osmanlı Döneminden Nükteler 2
Hasta Olmayasın Diye Fatih Sultan Mehmed bir Anadolu seferi dönüşünde, Balıkesir'den geçiyordu. Hava oldukça sıcaktı. Bu sıcaktan herkes gibi Fatih Sultan Mehmed de nasibine düşeni almıştı. Öylesine yorgundu ki... Kendisini bu halde gören bir köylü kadını bir tas içerisinde ona ayran ikram etti. Ayranın üstünde iki üç tane saman çöplerini üfleye üfleye ayranı içti. Sonra da kendisini bir ana şefkatiyle seyreden ihtiyar köylü kadına: "Allah razı olsun," dedi. "Ama şu saman çöpleri ayranı bir nefeste içmeme engel oldu." İhtiyar kadın Fatih'in bu sözlerine anne şefkatinin boyutlarını gözler önüne seren, şu cevabı verdi: "Oğul, ben onları ayranın üzerine kasıtlı koydum.Sen uzak yoldan geliyorsun. Sonra terlemişsin de. Soğuk ayranı bir yudumda içersin de hasta olursun, hasta olmayasın diye böyle yaptım Kılıcın Hakkını Unutma Fatih, İstanbul'u fethetmişti. Şimdi atının üzerinde ordusuyla şehre giriyordu. Dervişlerden biri Fatih'in atının yularına yapışıp Padişaha şöyle dedi: "Padişahım! İstanbul'u biz dervişlerin duaları sayesinde aldığını unutma. Fatih, dervişin bu haline ve sözüne hafifçe gülümsedi ve: "Doğru söylersin" dedi. Eliyle kılıcını işaret ettikten sonra da şöyle dedi: "Ama sen de şu kılıcın hakkını unutma." Alçak Sesle Söyle Fatih bir gün dilencinin birine bir altın vermişti. Dilenci, Padişahın verdiği altını az bularak şöyle bir soru sordu: "Bu nasıl olur Padişahım? Ben senin kardeşin olduğum halde nasıl olur da bana bir altın verirsin?" Dilencinin ne demek istediğini tam anlamayan Fatih sordu: "Sen benim nereden kardeşim oluyorsun?" Dilenci şu açıklamayı yaptı: "İkimizde de Adem babamız ve Havva anamızdan dünyaya gelmedik mi? Böyle bir durumda kardeş sayılmıyor muyuz?" Fatih gülümsedi. Bu cevap hoşuna gitmişti çünkü. Dilencinin kulağına eğilerek şöyle dedi: "Aman alçak sesle söyle. Bu söylediğini diğer kardeşlerimiz de işitip gelirlerse, senin payına bir altın bile düşmez." İstanbul'u Değil Dünyayı Alırım Fatih, Edirne'de bir gün kıyafetini değiştirip çarşıda gezmeye başlamış. Bir ara bir bakkala uğrayıp yağ istemiş. Yağı aldıktan sonra da bal istemiş. İstemiş istemesine ya bakkal balı vermeyip şöyle demiş: "Bal var, yalnız onu da şu bakkaldan alın efendim." Padişah şaşkınlık içerisinde şu soruyu sormuş: "Niye sen vermiyorsun?" Bakkal, sen şekilde cevaplandırmış Fatih'in sorusunu: "Yalnızca ben kazanırsam öteki bakkallar açlıktan ölürler. Onların da çoçukları var, onlar da kazansınlar." Padişah, hayretler içerisinde diğer bakkallara da uğramış ve hep aynı cevabı almış: "Sadece ben kazanmayayım, onlar da kazansın," demişler her biri. Bunun üzerine şöyle söylemiş Fatih Sultan Mehmed: "Birbirlerine bu derece bağlı, birbirlerini böylesine düşünen bir halkım olduktan sonra ben değil İstanbul'u, bütün dünyayı bile alırım."
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz |
27 February 2007, 14:33 | Mesaj No:3 |
Durumu:
Papatyam No :
553
Üyelik T.:
07 October 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:10.Köy
Yaş:63
|
Osmanlı Döneminden Nükteler
O ruh Osmanlıyı Osmanlı yapmış. İmanla yoğruluş insanların davranışları böyle olmalı. Teşekkürler ŞAHİKA
__________________
[size=10pt]ŞU FANİ DÜNYADA BAKİ GİBİ YAŞIYORUZ
BİRDE HASTAHANE KÖŞELERİNDE[/size] |
27 February 2007, 15:03 | Mesaj No:4 | |
Durumu:
Papatyam No :
835
Üyelik T.:
12 April 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
|
Re: Osmanlı Döneminden Nükteler
Alıntı:
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz |
|
27 February 2007, 15:14 | Mesaj No:5 | ||
Durumu:
Papatyam No :
145
Üyelik T.:
16 February 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
|
Re: Osmanlı Döneminden Nükteler
Alıntı:
uyarın için teşekkür ediyorum...dorumu yanlış mı bilememde senin anlattığın nükteyide biliyom okumuştum...uyarın için tekrar teşekkür ediyorum.
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz |
||
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Papatyam Forum Ana Kategori Başlıkları |
Cevaplar | Son Mesajlar |
Osmanlı Torunu Onur! | umut | Trabzonspor | 0 | 28 November 2013 23:04 |
Osmanlı döneminde parfüm | PESTEMAL | Güzellik ve Bakım | 0 | 20 March 2008 16:07 |
Osmanlı padişahların eşleri | PESTEMAL | Osmanlı Tarihi | 0 | 25 February 2008 13:45 |
Osmanlı Padişahları | PESTEMAL | Osmanlı Tarihi | 39 | 25 February 2008 13:44 |
Güzel Nükteler | PESTEMAL | Deneme & Düz Yazılar | 1 | 06 February 2007 08:57 |
Tefekküre Davet Köşesi |
|
Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın |