|
Öyküler & Hikayeler Bu Bölümde Türk ve Dünya Edebiyatından Öykülere, Hikayelere Yer Verebilir, Yorum Yapabilirsiniz... |
|
Seçenekler |
18 April 2006, 15:48 | Mesaj No:1 |
Durumu:
Papatyam No :
523
Üyelik T.:
24 August 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
|
Ateşle Su
Ateşle Su Ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında sevdalanmış onun deli dalgalarına. Hırçın hırçın kayalara vuruşuna, yüreğindeki duruluğa demiş ki suya: Gel sevdalım ol,hayatıma anlam veren mucizem ol... Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa al demiş; Yüreğim sana armağan... Sarılmış ateşle su birbirlerine sıkıca, kopmamacasına... Zamanla su, buhar olmaya,ateş, kül olmaya başlamış.Ya kendisi yok olacakmış, ya aşkı...Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de yüreğindeki kederi de alıp gitmiş uzak diyarlara su... Ateş kızmış, ateş yakmış ormanları... Aramış suyu diyarlar boyu, günler boyu, geceler boyu Bir gün gelmiş, suya varmış yolu Bakmış o duru gözlerine suyun, biraz kırgın, biraz hırçın. Ve o an anlamış;aşkın bazen gitmek olduğunu. Ama gitmenin yitirmek olmadığını.... Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla. İşte o zamandan beridir ki:Ateş sudan, su ateşten kaçar olmuş..Ateşin yüreğini sadece su, Suyun yüreğini sadece ateş alır olmuş... Alınt (yazarı belli değil)
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz |
18 April 2006, 17:33 | Mesaj No:2 |
Durumu:
Papatyam No :
523
Üyelik T.:
24 August 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
|
xl
Ve o an anlamış;aşkın bazen gitmek olduğunu.
Ama gitmenin yitirmek olmadığını.... Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla.
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz |
18 April 2006, 17:59 | Mesaj No:3 |
Durumu:
Papatyam No :
809
Üyelik T.:
29 March 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:aşkın olduğu he
|
Ateşle Su
Pardon! Acaba sizi sevebilir miyim?
Neden? Neden olacak, korkuyorum! Korkuyor musun? Evet ya, korkuyorum. Çünkü seni seversem hemen huyun suyun değişecek. Sende sevdiğim şeyler farklılaşacak. Şımaracaksın. Beğenmez olacaksın artık beni. Çünkü ben artık muhtaç olmuş olacağım sana, senin gözünde. Çünkü bilinç altı atacaksın beni önceden programladığın bir yere. Sesine, görüntüne, ellerine, gülümseyişine hatta nefesine bile mahkum edilmiş olacağım...ve adına "Aşk" diyeceksin hemen, daha ben ne olduğumu bile bilemeden. Öyle değil mi? Bilmez misin? Muhtaç olmak acizliktir. Simdi seni sevdiğim için cezalandıracaksın beni biliyorum! Hor göreceksin. Bekleteceksin. Aramayacaksın. Menfaatlerin ön plana çıkacak. Şayet menfaatlerini de sevmezsem beni sileceksin. Yalan mi? Sileceksin iste! Sonra her gün benden azar azar uzaklaşacağını seyredip kahrolacağım. Yahu ben bir seven'im. Yani seni sevgimle onurlandırmış bir insan. Dünyayı ayakta tutacak insan kudretinin adidir Sevgi... Simdi ben sevdim diye, bu kudrete ve cesarete sahip oldum diye sen beni nasıl ve ne hakla cezalandırabilirsin? Aklim almıyor. Zeka seviyemde. İnsanlığımda. Yüreğimde. Yok! "Seni seviyorum" cümlesini çok sarf etme eskir! Yok! Herkese "seni seviyorum" deme, sadece aşık olunca kullan! Yok! "Seni seviyorum" demeden önce binbir hokkabazlık yap ve şirin görün ki sevdiğin sevildiği için kendini dev aynasında görmesin, onu inlet, süründür, aklını başına getirt, mahvet! Neden? Çünkü, bu makbul.. Kaç....sevsen de sevmesen de kaç! Neden? Çünkü kaçan kovalanır aptal! Kaçan kovalanır... İyi de, neden sevdiğim için kaçıyorum ki? Ben kaçacak ne yaptım? Kaçarak daha mi makbul olacağım? Kaçarsam daha mi kıymetim anlaşılacak? Sevmek utanç verici bir şey mi ki kaçmam gerek?! Anlayamıyorum... Oysa ben zaten sevdiğimi severek devleştirmişimdir. Onun dev aynasında kendisini yeniden devleşmesine ne gerek var ki? Bir görebilse benim gözlerimle kendini, eminim kıskanacaktır bendeki kendisini... Yok ama yok! Bilmez sevgililer sevilmenin eşsizliğini, bilmez... Ondandır bol keseden sevgiyi böyle tüketişleri... Ben hiç şımarmayan, değişmeyen, yozlaşmayan, uçup gitmeyen, tükenmeyen sevgi görmedim. Artık cenaze törenleri iki türlü yapılmalı. Biri bedenler için, Diğeri zorla öldürülen sevgiler için!... Ne demiş Yılmaz Erdoğan, " Ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim " Anlayın artık varlıkları değil, ihtimalleri sever olduk... Neden? Çünkü ihtimaller hayallerimizdir. Sevmekse hayatin bir gerçeği. Hayallerimizde sevgilimiz hiç değişmez. Hatta "seni seviyorum" dedikçe ya gözleriyle, ya elleriyle ya da tatlıdiliyle " beni sevdiğin için teşekkür ederim aşkım " der... Teşekkür etmek?! Beni sevdiğin için... Evet ya... Bir onurdur, bir ödüldür, bir şereftir sevmek ve sevilmek. Özgürlüğümüzdür. Cesaretimizdir. İnsanlığımızdır. Ayrıcalığımızdır. Ama ne yazık ki birde bütün bunları farkında olamayışımızdır sevmek... Korkuyorum. Hep sevdiğim için cezalandırıldım. Artık "seni seviyorum" derken bana tuhaf tuhaf bakmayacak varlıkları daha çok sevmeye niyetliyim... Bir çiçek gibi... Bir hayvan gibi... Bir dağ manzarası gibi... Bir su damlacığı gibi... Bir küçük tomurcuk gibi henüz doğmakta olan... Çünkü hepsinin insanlarda var olan bir büyük silahtan arındırılmışlığı var. Yani dilleri yok, dilleri! Konuşamazlar... Sadece dinlerler... Sevginizi anlayarak hissederek dinlerler. Onlara "Pardon! Acaba sizi sevebilir miyim? " demeniz gerekmez. Direkt söylersiniz sevginizi hesapsızca, umarsızca... Saymadan... Ne güzeldir huzurla sevebilmek. Ne güzeldir bir çiçeğin kokusu, bir kusun sesi, bir manzaranın görüntüsü, bir sıcacık bakışla ödüllendirilmek. Bizim için ödül demek, elle tutulabilen bir şeydir. Bir nesne. Öznesiz. Özne biziz...ama nesneye muhtaç. Özne özneyi sevemez mi? Nesnesiz öznelik olamaz mi? Nesne özneyi sevemez mi? Ben severken bedenimi unutmak istiyorum. Sadece elimde kalbim olsun. Bir kısa bir uzun vuruşlarla atıp dursun. Tek armağanım bu olsun verebildiğim bir sevgiliye. Bundan kutsalı? Daha ne olsun! Anlasın artık beni anlasın. Sevmek istiyorum Utanmadan, korkmadan, reddedilmeden, küçük görülmeden sevmek... Ve sevgimi ifade edecek her türlü çılgınlığı hesapsızca yapmak istiyorum. Gurur denilen sözcüğü sözlüklerden çıkartmak, sevdiğim için sevilerek ödüllendirilmek istiyorum... Bir insani sevebilme yeteneğimin bulaşıcı olmasını istiyorum. Ve bu mükemmel hastalık tüm dünyaya bulaşsın istiyorum. İnim inim inlesin mutluluktan insanlar. Sevilmekten ölebilsinler belki de! Sevgisizlikten değil!... Sevgi üretilsin. Sevgi ile her şey topraktan fışkırır gibi fışkırsın istiyorum. Pardon! Acaba sizi sevebilir miyim? diye sormayı değil, bugün sana "seni seviyorum" demeyi atladım galiba beni affet diye hesap soran bir yüreğe ifade vermek istiyorum mutlu mutlu gülümseyerek... Hey sen...Okuyucum. Sen de bir ben'sin... Ben de bir sen'im... Yok birbirimizden farkımız ama... Şayet isyanlarımla beni, bende kendini, kendinde dünyayı hissedebildiysen eğer hiç görmediğin bir yüz, duymadığın bir ses, "Ne fark eder ki?" dedirtebildiyse sana amaç hayatini yasadığın yüreğini ortaya koymaksa, sevmekte cömertsen, göstermekte cesur. Öyleyse soruyorum simdi sana.İki küçük kum tanesi sevgi ile bir fırtına yaratabilir (di) mi? Ben'ce : Sevdiğiniz ve sevildiğiniz her günü bir teşekkürle ödüllendiriniz...
__________________
<<<KEşKe_Bir_Vİtrİn_CamIndAn_İçEri_DüşsEm de_Cam_ParÇalaRı_Benİ_ŞeRiTLer_HaliNDe_KeSSeDe_RuH uMlA_BedEnİm_aYNı_oLSa!!!>>> |
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Tefekküre Davet Köşesi |
|
Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın |